Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
159 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi
"biz unutkan bir ulusuz. olanları bitenleri çabuk unuturuz. bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra, daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olay da unutulur." Demiş Uğur Mumcu ___ umag'ın unutmayalım unutturmayalım sloganıyla birlikte düşünceleri faili meçhul cinayetlerde katledilenleri anarken hatırlattığı dize ve kitabın
Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi
Vurulduk Ey Halkım Unutma BiziUğur Mumcu · Uğur Mumcu Vakfı Yayınları · 1996177 okunma
Şehrin Ölümü
Duvarlar çıkıyor önüme Şehrin mahpus yüklü duvarları Hiçbir sır kalmamış ardında hiçbir duvarın Nereye gitti diyorum benim elbisem nerede Şehir soyunmuş diyor biri Şehrin elbisesini çalmışlar Bütün şehir çöküyor yüzünde bir insanın Şehir boğuluyor içinde insanların kan gibi bir sesle Mor bir kabus çöküyor üstümüze Parkta son ağaç da ölüyor
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Sana, Bana, Vatanıma Ülkemin İnsanlarına Dair
"Telgrafın tellerini kurşunlamalı" Öyle değildi bu türkü bilirim Bir de içime Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen Haberler bilirim mektuplar bilirim Gamdan dağlar kurmalıyım Kayaları kelimeler olan Kırkikindi saymalıyım Kırk gün
“Haydi bakalım — bana erik getir” demiştim. Koşup gitmiştin: Bahçede bir erik ağacı olduğunu biliyordun. Epey sonra (hatta, biraz daha gecikseydin, kalkıp sana bakmağa gidecektim), alı al, moru mor, kan-ter içinde geri gelmiştin : elinde bir külah: Manavdan, harçlığının son kuruşuna kadar vererek aldığın erikler... Ağaçta erik yoktu; ama Baban senden erik istemişti... — Ne yapabilirdin ki...
Kim olduğunu hatırlayamadığı için kendisi, nereden geldiğini unutamadığı için bir başkası olamayan adamın dilemmâsı bizimki. Çok örselenmiş, çok hırpalanmış, asırlar boyu yediği dayaklardan üstü başı kan revan, yüzü gözü mor içinde; aynaya baktığı vakit kendisini değil kendisine dayak atanların bıraktığı izleri seyreden bir adamın acısı. Hadisâtı başkasının kelimeleriyle yorumlamaktan kalbini, başkasının aklıyla düşünmekten kelimelerini, kelimeleriyle konuşmaktan kendini yitiren bir adamın trajedisi. Ahvâlimiz budur, biz buyuz.
Reklam
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
-Serserinin Ölümü- syf. 80-81
İki üç gece kuşu ötüşürken derinde, Hayaletler uçuştu bu yangın yerlerinde. Gölge gibi yokluğa karıştı yanık evler Bacalar gökyüzüne uzanan iri devler Gibi yumruklarını karanlıklara sıktı... Gece ümitsizsizlerin kalbinden karanlıktı. Bir silâhın alevi yırttı bu karanlığı, Görüldü bir vücudun yerinde sallandığı... Uzakta kaybolurken hızlı koşan
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kaçan validemi rüyamda görsem Kan ağlar gözleri yaşlı görünür Bize edenlerin defterin dürsem Ejder olmuş yedi başlı görünür Haktan bulsun bize eden muzular İki bacım kardeş der de bozular Sılada bağrışır körpe kuzular Mor sümbülüm siyah saçlı görünür Seyranî'yim kaldı dostlar yasımda İçtiğim su zehir oldu tasımda Eşim dostum yolum bekler kasımda Düz ovalar bize taşlı görünür
Yaşlar yuvarlanıyor ateşli yanağından... Dalga dalga kan olmuş mor çiçekli mintanı, Göğüsünü parçalayıp çıkmak istiyor canı... Istırap korku hüzün gözlerinde birikmiş, Sönük nazarlarını sabit bir yere dikmiş. O gözler bazan her şey bazan da buzlu bir cam...
Sayfa 80 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir türkünün güzelliğinde takılı kalmaktır belki de hayat...
Dosta Düşmana Karşı Zindanlardan taşa taşa kar beni Mamaklardan Metrislerden sor beni Diyarbekir'e kanla bastım mührümü Ceset ceset kefen kefen sar beni Bu türkü mor dağların emanetidir Firari mahpuslara bir avuç su
EĞİLİP ÖPSEM;
youtu.be/_cJx64UatSU?si=... Şeveren deresinin sesidir yüreğim akıp giden suyun sesi, uykusuz dağların, türkülü yağmurların sanki sesini yaşama ilk defa sunan yüreğim... kendi sesini ilk tanıyan... renginde güneşin binlerce tadı, dilinin ucunda kenidinin ilk nefesi... mevsimlerden derinen ve yüreğim eğilip öpmek istiyor
Aşktan sonra sarhoşluk günümüz ülkemizde Sevine sevine Sağlığımın elleri uzasaydı dağların eteklerine yerin şarkılarına Aşkın mağara konuklarındaki şarkılarına İlkel bir duyguyla bağırır kalırdım Yöremde mor lekeler gibi duran bir basamaklı melekler ve gelenler olur birden Bütün meleklerden bir melek Bak diyor bakıyorum Ve bak diyor ellerimi bıçakla yontacağım deniyor İlkel bir sevinç destan ve kan Şiir en safında Sonra soyut heykeller
1.363 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.