Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gokmer

Gokmer
@mrvlc
İlef. Yargilardan uzak. Hep tefekkurlu.Kabullenmis. Allahtan baska kurtarici yoktur. Her sey bir yere kadar. Farkli olmaya calismiyorum, farkli hissediyorum bunun izahini yapamiyrm. Cogunlukla icime sinmiyor. Ve cok az ait hissediyorum.
21 okur puanı
Nisan 2017 tarihinde katıldı
İnceliklerinden incinenlerin serzenişleri.
Yaşadıkların anlatamadiklarindan ibaret. Ve sen arkadaşım kendini anlatma gayreti ile yaşadıklarından daha cok yoruluyorsun. Oysa ne degisti. Hicbir sey. Arzu ettiğin noktadan, anlasilmaktan ne kadar da uzaksın. O zaman neden bu caba. Degistiremediklerinle alıp veremedigin ne bırak oyle kalsın. Bırak, sığınma riyakar kalabalıklara. Yalniz ya da anlaşılmaz ol, uzlaşılmaz ol. Yorulacaksan bu özgürlüğünün bir parçası olsun.
Reklam
Surda ölsek salyangozun yerkabugundaki pırıltısı kadar izimiz kalmayacak...
güzel iliskiler nasiptir belki
Kardeslik, herkese nasip olmayan aile ilişkilerinin belki de en derini ve eglencelisi. Kendi adima konusursam ki ben hep kendi adima konusmayi severim. Baskalari digerlerini bana anlattiginda da haz etmem bundan. Bir insanla ilgili bir tasavvurumuz olacaksa bu tamamiyla olmasa bile büyük ölçüde kendi kurduğumuz ikili iliskile dayali olmali. Kendime gelirsek dun, bugun, yarin; gecmiste ve gelecekte birini kaybettiğinde ozellikle ailendense kardesinse acısı tartışmasız çok büyük olur. Ama birisinin arkasından cektiginiz acı iyi anılariniz, iliskinize olan hassasiyetiniz ve yakınlığınız nedeniyle artacaktır. Acının büyüklüğü yaşanan güzel anıların sonucudur. Bu bir teselli değil. Sadece bir farkındalık oluşturma çabası . Çünkü yasarken bu kisi güzellikler vermiş , umut vermiş , paylaşım içinde olmus, kıymet vermiş ki kıymet göstermişsiniz . Simdi acının dışına bir an çıkıp o kişinin bunların hiçbirini size vermediğini dusunurseniz gerçekten acınız bu kadar büyük olur muydu? Ya da acı yine cok büyük olurdu özellikle de kardeş iseniz; ancak yaşanılanların tadı , sevinci ve yaşanmayacak olanlara büyük hasret yerine yasanamamis olanlara pişmanlık kalsaydı. Hicbir zaman samimi olamadığın bir yakinin ama uzağında . Adeta bir yabancı. Degerli hissetmemiş, hissettirememis, çabaların boşa gitmiş. Guzel anılar birikmemiş sadece yaşanamayanlar var ise o zamanki acı nasıl olacaktır? Buz gibi bir acı, soğuk ve uzak. Görev misali bir aci. Biyolojik bağdan kaynaklı bir acı. Guzel zamanların yitirilmesinin verdiği cok daha degerli. Mutlaka cok acı; ama yasanmamis olanlara degil. Sadece hic yasanamayacak olanlara. Acınıza saygıyla.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sınıf Farkı
Mutlularin dunyasi, mutsuzlarin rüyası.
egoistlerin kopegi olmadik hic.
İnsanlar ozellikle cevremizde bulunanlar hatta toplama kampi gibi denk gelenler ;cunku tahmin ediyorum ki istedigi gibi kisilerle cevresini donatmak herhalde buyuk nimet; nedense hep manipulasyon arzusu içinde kivraniyorlar gerçekten iliskilerde ozgur mutlular olmak yerine adam secip tasmalari da hic ellerinden birakmiyorlar. Kimsenin istenmedigi yerden uzaklasma arzusu olamazmis gibi secme ozgurlugune sahip olanlar ,seckinler, diyelim gel diyelim gelsin git diyelim gitsin istiyorlar. Etrafimda ol ama hem de olma bu ne cesit bir tatmin bilemedim ama aptalca. Anlami yok derinligi yok hele ki sen secilmis bir azinliksin ki kendini orda goruyorsun. Siradan cogunlugun pervane olmasini arzulamalari yok mu bir siradan cogunluk uyesi olarak kendimi bana degerli hissettiriyor ve en iyi pratigim de kendime o tasmayi taktirmayacak kadar konumumdan bihaber olmama halim. Biliyorum, goruyorum ve uzak kaliyorum en azindan tasmamin ipi genis ve arsiz manasiz manipulasyona asla izin vermiyorum. Ya varim ya yokum sonuc olarak da ben yerimi biliyorum siradanim. Seni yürüdüğüm yolda denk gelmemem gereken bir engel olarak goruyorum sayin seckin kisi.
Reklam
tükenen birileri...
Hayati sevmek ya da hayata tutunmak, mucadele etmek icin ne kadar cabaladiysam; belli bir refaha ermek icin ne yaptiysam yapayim tek basima yapabileceklerim bir yere kadarmis. Dirayetimi hedef alan, tahammul gucumu bitiren, vicdanımı sömüren asalaklarla karşılaşacağımi bilemezdim. Simdi teslim olma zamani. K.İ.
yanlışta ısrar yarınları zorlar...
Acil bir işim çıktı deyip çıkıp uzaklasmam gereken yerlerde fazladan geçirdiğim her dakika icin çuvalladım ve bedel ödedim. Ait olmadığımı hissettigim her yerden hızla kacarken bazılarında ısrar etmem karakterimin kaderime boyun egisiymis keramet bende degilmis. G.B.
kanaatkar olamamak da bir hastalıktır belki
Hayat sana belki daha güzelini veriyor; ama en güzelini sana ayırmadı diye hırçın ve hoyratsın. Elindekilerin kıymetini ne zaman bileceksin? B.O.
daha iyi yaşamalı, simdiye kadarkinden daha iyi...
Yaşarsak yaşlanacağız, bitecekse bir anda ölümle ne zaman olursa olsun ansızın gelecek. Uzerine düşünecekler. Hayatin devam ettigine el birligiyle kanaat getirecekler. O zaman suan cok daha verimli olmali, yasanmali. Butun bunlari onemsizlestirircesine. G.Y
yaşamak bu mu?
İlber Ortaylı ' Bir Ömur Nasil Yasanir'ı okurken nasıl imreniyorum. Nasıl şaşakalıyorum. Coğrafya da kaderdir, aile de kaderdir. Ya abisi bile elinden tutup gezdirmemiş bir insansın, şartlar ortam belli hep leş. Şükür edecek şeyler varsa da imrenilecek bir tarafı yok. İlişkilerimiz, bakış açılarımız her şey o kadar sığ ve sıradan ki. Yazacaklarım çok uzun olur uzun lafın kısası bizimkisi olsa olsa Bir Ömre Nasıl Sıçılır olurdu kücük insanların cahillikleri değil ama sevgisiz ve kötülükle donatılmış, küçük hesaplarla çevrelenmiş, bayağı mutluluklarla donatılmış yapay ve sıradan zoraki ilişkileri ancak böyle bir karşıtlık olarak ortaya çıkar işte. Hep ideallerim oldu, hep başka bir şey istedim; ama çevreni değiştiremiyorsan bir hiçsin. Bir de bizde zengin fakir görgülü görgüsüz kimseye nasip olmayan ya da hiç mütevazı olamayacagım kendimde ve cok az insanda olan bazı değer yargıları bu topluma cok az ugradıgı için biz sadece aykırı oluruz başka bişi çıkmaz bu yaşantılardan. Belki para... bi derece işte... bok püsür yaşantılarımız.
Reklam
Arkadaşlık
Sadece genel kültür, bilgi, yeni olan ve dunyamizi değiştiren iceriklerin paylasildigi vizyonumuzu besleyen otekilerden farkli kilan sacma salak seylere takilmadigimiz vee sadece gelismislige, dogalliga, huzura eristigimiz; sağlıklı oluşumuzun en büyük lüksümüz olduğunun bilinciyle egomuzu yalnızca bilme konusunda işe koştugumuz, birbirimizin eksikliklerini görmek yerine açığını kapattıgımız, biber kızartması, peynir, zeytin ve caylı sofraların herkesin ruhuna kadar doyurduğu, şugünkü pahalılıkta kuş sütü eksik sofralara bile burun kıvıran zavallılardan olmadığımız, en büyük şımarıklığımızın kahve olduğu, dedikodunun kesinlikle yer bulmadığı, sorguladığımız, düşündüğümüz, huzur buldugumuz, gerçek manada birbirimizi bütün fikirleriyle oldugu gibi kabul ettiğimiz.... cok ama cok ütopik değil mi?...
#Marya Kimsenin Marya'sı olamadık; oluruz sandık, kandık, olamayacagız.
Okuduklarim...
Bir iletisimci ve bir basin tarihi anlaticisi olarak Simavi ailesini okuyorum bir yandan. Burda bulamadim.