"Hayatın ruhumu yırtıp açtığı bir vakitti... Muazzam bir çığlığı hissettim, evet, sonsuz bir çığlık duydum... Sonra da Çığlık resmimi yaptım."
Kainatta Tefekkür
Ne acâyiptir ki insan, son derece şâşaalı ve müzeyyen bir saray görse ona hayran kalır. Onu hatırından çıkaramaz, hayatı boyunca onun güzelliğini anlatıp durur. Ancak ilâhî bir sanat hârikası olan şu muazzam kâinâtı sürekli görüp durduğu hâlde onun inceliklerini lâyıkıyla düşünmez ve ondan yeterince bahsetmez. Normal bir şeymiş gibi üzerinde durmayıp geçer gider. Tıpkı üzerinden akıp giden bahar yağmurlarından hiçbir nasibi olmayan kayalıklar gibi... Halbuki hayran olduğu o fânî saray, şu muazzam kâinâtın en küçük cisimlerinden biri olan Dünya'nın küçücük bir zerresidir...
Reklam
Bakın Nazım Hikmet, Süleymaniye'yi nasıl anlatıyor: "Açılan öğle güneşinin altında, Sinan'ın Süleymaniye'si bulutlara yaslanmış bir dağ gibiydi... Süleymaniye benim için Türk halk dehasının, şeriat ve softa karanlığından kurtulmuş, hesaba, maddeye, hesapla maddenin ahengine dayanan en muazzam verimlerinden biridir. Sinan'ın evi, maddenin ve aydınlığın mabedidir. Ben ne zaman Sinan'ın Süleymaniye'sini hatırlasam, Türk emekçisinin yaratıcılığına olan inancım artar. Feraha çıkarım." Bir mimari şaheser, her şeyden önce ve her şeyden sonra, fiziğin ve geometrinin güzelliğe bürünmüş halidir. Mimariden müziğe hangi sanat dalı olursa olsun, eser nasıl bir esinle yaratılırsa yaratılsın ya da seslendirilsin, yapıt esini aşar ve bambaşka kanallara uzanabilir.
Sayfa 91 - 1. Basım: Aralık 2023 - Sia Kitap
Nazım, Temmuz 1930'da Resimli Ay dergisinde "Süley­man" müstear ismiyle çıkan "Muazzam Şair Mayakovski Neden İntihar Etti?" baş­lıklı yazısında, Mayakovski'nın öncülük ettiği solcu fütürizm anlayışının bazı özel­liklerine dikkat çeker (YI :39). Bu sanat anlayışı öncelikle, "içtimai bir gayenin ta­hakkuku için şuurla çalışmayı" ön görür. Yenilikçidir, biçim ve İçerik açısından ye­nilikler getirir. Gerçekçidir, toplumsal gerçekliği hareket ve varış noktası olarak görür. İdeolojik bilincin oluşmasına hizmet eder, halkın aydınlanmasına yönelik mesaj­lar taşır ve propagandayı önemser. Ruhiyatçılığa ve mİstisizme karşı çıkar. İyimser­dir, gelecekteki güzel günlere inanır. Sayılan bütün bu özellikler Nazım' ın şiir ve sa­nat anlayışının da özünü oluşturur. O, öncelikle şiirleriyle halka ulaşmak İster. Buna göre, şiir bir işe yarama, bir fayda sağlamalıdır. Bu faydanın ortaya çıkabileceği alan, toplumsal alandır. Bu fayda en çok halkın bilinçlenmesinde ve bu bilinçlenme eylemindeki kılavuzlayıcı rol de ortaya çıkar. Şiir, halk denilen o büyük kitleyi hare­ kete geçirebilmeli ve ona öncülük edebilmelidir.
Modern hayatın hammaddesi ne demir, ne petrol, ne kömür, ne de kauçuktur; kağıttır. Her gün, koskoca ormanlar, ne ağaç kadar sağlam ne de onun kadar dayanıklı bir maddenin büyük miktarda üretimi için balta altında yok edilmektedir. Eğer kağıtçılar kapansa, uygarlık felce uğrar. Eski zamanlarda paralar madendi, belgeler tirşeye yazılır, yahut doğrudan doğruya mermer ve tunç üzerine kazınırdı. Aşurlularla Babilliler kitaplarını tuğlaya yazarlardı. Bugün dayanıklı, devamlı hiçbir şey yok. İnsanların hakları ve malları, bilim ve sanat hazineleri, çürüyen ve yanan maddelerden ibaret. Bir parça odun hamuru ile bir parça zamka emanet ediliyor. Nem, ateş, böcekler, güveler, fareler, dünyada bizim için en kıymetli ne varsa, hepsinin içinde yazılı bulunduğu bu muazzam kağıt yığınını mahvedip ortadan kaldırabilirler. Acaba bu, geçici olduğunu bilen bir uygarlığın sembolü müdür, yoksa kayıtsız bir aptallık mı?
Sayfa 198Kitabı okudu
Bir insana tavsiyeler
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et. 2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter. 3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin. 4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak. 5. Gül. Sana yakışıyor. 6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece. 7.
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
360 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.