Bence konu iyi izah edilmis ,klasik aşk düşüncesi dışına çıkılarak.....
Muazzez Akkaya, "Mona Roza" değil. İstese de olamaz. Olamayacak. Moza Roza, Sezai Karakoç'un ideal maşuk imgesiydi. Muazzez Akkaya'nın varlığı böyle bir imgeyi taşıyacak kudrette, asalette ve vasıflarda değil. Vasat bir ilham perisi olmaktan öteye gidemeyecek bu yüzden. Sezai Karakoç, âşk ahlakı, âşk estetiği ve âşk raconunu en iyi bilendi. Sezai Karakoç bu yüzyılın asaleti, sahiciliği, adanışı, yaşayışı, vasat bir imgeye dahi aşkın sadakati ve bütün vasıflarıyla en erişilmez âşığıydı. Ve bu dünyada, bu yüzyılda hiç kimse, onun âşıklık istidadının binde birine dahi erişemeyecek. Onun âşkı bu dünyada muhatap bulabilecek bir âşk değildi. O yüzden ait olduğu yerde, erişilmez bir sonsuzlukta ve ancak kendi ruhuna denk hakiki bir muhatabıyla 1 olacak
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç'un ölmeden 1 ay önce "Monna Rosa" şiirini yazdığı kadın Muazzez Akkaya'ya rastlaması.. "Monna Rosa seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek.."
Reklam
Ama öldü:( daha gitsen ne olacak gelme Muazzez gelme
Ömer

Ömer

@mukitubi
·
12 May 00:15
Sezai Karakoç’un Mona Roza şiirini yazdığı Muazzez Akkaya, Karakoç’un mezarını ziyaret etmiş. "Yıkıldı yolunu bekleyen şehir, artık gelsen de bir, gelmesen de bir." Zamanında gerçekleşmemiş tüm eylemler, acı bir sözle daha da derin anlamlar kazanabiliyor
Muazzez Akkaya anlatıyor... Sezai Karakoç'u vefatından bir ay kadar önce Fenerbahçe sahilinde gördüm. Karşıdan yürüyordu ve o kadar dikkatli bana bakıyordu ki... Ama beyaz saçları, sakalları olunca tanıyamadım. Bir süre sonra gazetede vefat ilanını görünce onun Sezai Karakoç olduğunu anladım. Eğer o olduğunu bilseydim, bir kafede oturup beraber bir kahve içmek isterdim." ** Merhum Üstad Sezai Karakoç'un Mona Rosa şiirinde geçen bu satırlar ise bu son karşılaşmayı seneler evvelinden fotoğraflıyor... Açma pencereni perdeleri çek, Mona Rosa seni görmemeliyim. Bir bakışın ölmem için yetecek. Anla Mona Rosa ben öteliyim.
Akadların Zulmü ile Yok Olan Sümer Uygarlığı
📜Yapabilme becerisi hiç olmadığı halde yalnızca çenesi çalışan; kaypak, karaktersiz, sığ ve basit insanların haksız koltuklarda oturduğu bir düzen ihya oldu. Dahası düzeni düzenlere alkış tutan bir toplum ve bu çelişkiye macun olacak türlü tefrika, ballı nifaklar ve yağlı çıkarlar vücut buldu. Üstün olanı toplum yararına görmek yerine topluluk adına bir ayrıcalık sayan çirkinlik ve günahı akladılar. Bu şartlar altında doğruları yanlışa armağan eden elim bir güruhun mevsimine girdik. Bereket yerini belâya, adalet yerini dalâlete, huzur yerini kaosa bıraktı. Dahası bundan müşerref olan bir kesim; doğruluğun, iyiliğin, hakkaniyet ve adaletin kıyımına girişti. Sümer tabletinden çeviren: Muazzez ilmiye Çığ kaleminden...✍️ M. S. 2024 'te biz bunları yaşıyoruz. Tıpkı M. Ö. 4000'de Sümerde olduğu gibi.
Elbet bir gün...
Sezai Karakoç’un Mona Rosa şiirini ithaf ettiği Muazzez Akkaya, Karakoç’un mezarını ziyaret etti.
Reklam
Sezai Karakoç’un Mona Roza şiirini yazdığı Muazzez Akkaya, Karakoç’un mezarını ziyaret etmiş. "Yıkıldı yolunu bekleyen şehir, artık gelsen de bir, gelmesen de bir." Zamanında gerçekleşmemiş tüm eylemler, acı bir sözle daha da derin anlamlar kazanabiliyor
"Her şeyin başı iletişim. Düşündüğünü saklamayacaksın, konuşacaksın. Ama düşünürken de sadece kendini düşünmeyeceksin." Muazzez İlmiye Çığ
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.