Okullaşmanın gizli müfredatı halkı her yerde bilimsel bilginin kılavuzluğundaki bürokrasilerin etkili ve yardımsever oldukları yolundaki mite inandırmaktadır. Aynı müfredat üretim ne kadar artarsa aynı oranda iyi bir yaşam standardına ulaşılacağı yolundaki miti öğrencilerin kafasına yavaş yavaş yerleştirmektedir.
Öğrenciler zorunlu bir müfredat programına katılmaya zorlanmamalıdır ya da bir diploma veya sertifika edinme gibi bir ayrımcılığa tabi tutulmamalıdır.
Reklam
Araç-gereçleri sadece müfredat amaçları doğrultusunda kullanmak, bunları genel kullanım ortamından uzaklaştırmaktan daha kötü bir etki yapar. Bu durum öğrencilerin davranışlarında bir yozlaşmaya yol açabilir.
Müfredat programlarının ezici yükü altında bunalan şimdiki mekteplerde her çocuğun ayrı ihtiyaç ve istidadı hesaba katılamaz. Talebe derse çalışmaktan ve imtihana hazırlanmaktan şahsî araştırmalara da vakit ve enerji bulamıyor.
Üniversite, toplumun tümü için milli "müfredat" ve "maarif/ eğitim (bildung)" oluşturmanın ocağı olarak düşünülmek yerine: ideolojik ve politik hegemonya kurmanın aparatları olarak algılanmaktadır. Hâsılı "kültürel hegemonya" oluşturma yerine; hep "politik hâkimiyet" peşinde koşuyoruz...
Sistem genellikle, mevcut durumu aşamayan,kendi dışında ve gerçek hayatta işe yaramayan, sadece kendisinin varlığında geçerli unvanlar vermiştir. Gerçekten bir şey öğretmek isteyen ve kendini eğiten öğretmenler de Sistem içerisinde istisnadır. Onların da dilediğini öğretme veya öğrencilerinin aklını özgürleştirme izni yoktur; müfredat ve program aracılığı ile Sistem buna emgel olur. Eğitim görevini idame ettiğini söyleyen Sistem işi kolaylaştırmış ama bilginin değerini ucuzlatmıştır.
Reklam
konu nereden nereye geldi durduk yere..
Giacomo dört dörtlük bir öğrenci olduğunu gösterdi ve çok geçmeden teolojik tartışmalarda hocasını alt eder hale geldi. Evde müfredat dışı dersler alma fırsatı da vardı. Rahibin ergenlik çağındaki kız kardeşi Bettina, bir sabah yeni bir çift beyaz çorabı giydirme gibi uyduruk bir bahaneyle kucağına aldığı küçük öğrencinin ateşini tutuşturdu ve onu baştan çıkardı. Casanova’nın ifadesiyle “gönlünde baskın hale gelecek bir tutkunun ilk kıvılcımlarını çaktı.”
Sayfa 150Kitabı okudu
Türklerden, Türk'ün bir millet olduğundan, Türk birliğinden yani tek kelime ile Turancılıktan bahsetmek bir günah değildir. Edebiyat tarihinin gerekli kıldığı bir iştir. Bir müfredat mes’elesidir, bir mecburiyettir. İşte onun içindir ki ben 7 yıllık öğretmenlik hayatımda Gökalp'i anlatırken onun esaslı bir fikri olan Turancılıktan
Bana da 'yapamazsın' dediler! Ben de en büyük hayalimi gerçekleştirmemi çevremdekiler tarafından 'mantıksız' bulunan bir seçimime borçluyum. Benim kişisel gelişim uzmanı olma serüvenim de o günün şartlarında çok 'mantıksız' görünen bir karardı. Durum özetle şöyleydi: O dönem Türkiye'nin en yüksek puanla öğrenci
Sayfa 125Kitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.