{(Hâşiye): Zât-ı Ahmediyye Aleyhissalâtü Vesselâm'a, Âişe-i Sıddîka'ya karşı ziyade muhabbet ve şefkatini rencide etmemek için, Vak'a-i Cemel hadisesinde o bulunacağı kat'î gösterilmediğine delil ise, Ezvâc-ı Tâhirât'a ferman etmiş ki: "Keşki bilseydim hanginiz o vak'ada bulunacak?" Fakat sonra, hafif bir surette bildirilmiş ki, Hazret-i Ali'ye (R.A.) ferman etmiş "Senin ile Âişe beyninde bir hadise olsa;
فَارْفَقْ وَ بَلِّغْهَا مَاْمَنَهَا
" }
Yol güzelse yürüyorum,
Müzik güzelse dinliyorum,
Kitap güzelse okuyorum,
Muhabbet sararsa konuşuyor, ortam güzelse oturuyorum,
Ne dosta, ne hayata küsüm.
Minimalist yanıma sarılıp kimselere çarpmadan, köşeden yürümeyi seviyorum.
Eserin adı dikkatimi çekmekle beraber kimi zaman podcastlerini dinlediğim ve ilimlerine, birikimlerine, tecrübelerine , bakış açılarına, çözüm odaklı oluşlarına imrenirek baktığım iki muhterem zatın diyaloglarından oluşan eser; akıcı anlatımıyla dikkat çekip kimi zamanda eskilerin birikimlerini özellikle Saadettin Ökten’in bu manevi iklimden beslenip söyledikleri sözler ve muhatap olduğu kitleden aldığı feyzi ve ilmi, hal diline yansıtıp hissettirmesi ayrıca çok hoşuma gitti.Eserde büyüklerden, kamil olan insanlarla sohbet etmenin,gönül açlığını doyurduğunu söylüyor ve bende buna katılıyorum ki böyle zatlar şuan hayatta değilseler bile bıraktıkları eserler ile onlarla hemhal olabileceğini düşünüyorum.Ayrıca dikkatime çeken diğer konu tabiattan bahsediyor.Gökyüzünden yeryüzüne , yaradanı yarattığına bakarak anımsayacağımızdan bahsediyor. Soru cevap şeklinde olan eser sanki orda olup konuşmalara bizzat şahit olmuş gibi hissettiriyor.
Eserin başında;
“Hal sirayet eder.” denmişti inşallah bu sirayete vakıf olmuşuzdur.
Kısacası kitabın sözleri , gönlü doyuracak kişilerden oluşan muhabbet eseri olmuş…
Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.