Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yâ Rab kerem et derdimi dermâna yetişdir Bu yolda benim 'ıtkımı fermâna yetişdir
İnsan-insan ilişkisi
Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah'ın nuru ile bakar.
Sayfa 99 - Taberâni, el-Mu'cemü'l-Kebîr, IV, 253.Kitabı okuyor
Reklam
Derdli olanın derdine dermân ne güzeldir Mü'min olanın afvına fermân ne güzeldir
Her bir derdin elbet dermânı vardır Dermân ise derde dâima yârdır Erbâb-ı derd olan bil bahtiyârdır Derd ile kurbiyyet intihâ eyle Derd odur ki kulu bahtiyâr eder Derdi dermân olur veremler gider Derdliye Mevlâ'sı merhabâ eder
Seyr eyle güzel kudret-i Mevlâ neler eyler Allah'a sığın adl-i Te'âlâ neler eyler Elbet yürüdür fermânını Kadir u Kayyûm Herkese lâyık sırr-ı tecellâ neler eyler
Bu âlem-i ibretde dîvâneleri seyret Gülzâr-ı gülistân-ı dilde açılan güller Gözler verir hayret dürdâneleri seyret
Reklam
Gülşen-i gönülde açıla verd-i muhabbet Cân bülbülünü terk-i diyâr eyleme yâ Rab
Öyle bir yâre yetiş yarîn ola yâr sana Öyle bir mir'âtı tut göstere dildâr sana
"Rahmeten li'l-âlemîn" dir hem Habîbullâh odur Şâh-ı evren şefaatdir Muhammed Mustafa
Medine’de Muhammed ‘in statüsü yükseldiği ve erki arttığı için, kendi karakterinde ve Kuran bildirimlerinin karakterinde bir değişim yer aldığı görülüyor . Bu değişim hem üslupta hem de sözlerin içeriğindeki değişikliklerde yansır . Batılı eleştiricilerin okunması zor , sıkıcı ve zahmetli olarak değerlendirdikleri Kuran’daki uzun metinlerin hemen hemen yalnızca Medine’de düzenlenmiş surelerdir. Medine ‘de , Mekke vahiylerini aydınlatan destansı çoşku ve dinsel heyecanda belli bir düşüş vardır . İnanan sadece bir duacı olmuş , Peygamber de bir din bilgini ..
Reklam
Kullarına ettiği ihsâna bak Kullarının ettiği isyâna bak Rahmetini âşık etmiş abdine Kabûl eder kim dönerse kendine
Muhabbet-i Muhammed nûr-ı Hak'dır Muhabbet ehline cennet durakdır
Şeyh Abdülkadir Geylânînin şeytana galip gelmesi;
Şeyh Abdülkadir Geylânî şöyle demektedir: "Bir keresinde ibâdet ediyordum. Üzerinde nur bulunan büyük bir arş gördüm. Bu nur bana seslendi: "Ey Abdülkadir! Ben senin Rabbinim, başkalarına haram kıldıklarımı sana helâl ettim." Cevap verdim: - Sen, kendisinden başka ilâh olmayan Allah'sın öyle mi? Defol buradan ey Allah'ın düşmanı! Bunun üzerine bu nur darmadağın oldu ve kopkoyu bir zulmete dönüştü. Arkasından da şöyle seslendi: - Ey Abdülkadir, benden dinindeki fıkhın (kavrayışın), ilmin ve ulaştığın mertebeler sayesinde kurtuldun. İnan ki, ben aynı şeyle yetmiş kişiyi saptırdım. Abdülkadir Geylânî'ye soruldu: - Onun şeytan olduğunu nasıl bildin? Cevap verdi: - Bana "Başkalarına haram kıldığımı sana helâl ettim" demesinden... Çünkü biliyordum ki, Hz. Muhammed (s.a.v)'in şeriatı nesholunmaz ve değişmez. Bir de onun "Ben senin Rabbinim" deyip de "Ben, zâtımdan başka ilâh olmayan Allah'ım" diyememesinden..."
Mısr-ı ma'nada Yûsuf-ı câna âşıkdır gönül Yûsuf olmazsa bu âlem ayn-i zindandır bana Yâri kim ağyâri kim fark etmez ise bir gönül Gafletinden zanneder ki dostu düşmândır bana Ey güzellere güzellik bahşeden mahbûb-ı cân Lutf u kahrin cânıma bahşîş-i yeksândır bana
Civânlık zamanı gün be gün gider Bu dünya bin derde mübtelâ eder Bin kerre öldürür ölüme kadar Gider bu güzellik sana da kalmaz
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.