- İyi kalpli akrabalar ve doktorlar esrime ve ilhamlarını tedavi etmeye kalkmadığı için Buddha, Muhammed ya da Shakespeare ne kadar da şanslıymış! -dedi Kovrin. - Muhammed sinirleri için potasyum bromür alsa ve günde sadece iki saat çalışıp süt içse, bu muhteşem adamdan geriye köpeğinin bıraktığından fazlası kalmazdı. Doktorlar ve iyi kalpli akrabalar eninde sonunda insanlığın aptallaşmasına, vasatlığın dâhilik sayılmasına ve medeniyetin yok olmasına sebep olacak. Bir bilseniz, -dedi Kovrin canı sıkılarak.- Size ne kadar minnettar olduğumu!
Fransa'nın muhteşem Örümcek Kralı XI. Louis'nin (1423-1483) astrolojiye karşı zaafı vardı. Hayran olduğu bir astroloğu sarayda barındırıyordu, ta ki adam sarayın hanımefendisinin sekiz gün içinde öleceğini söyleyene dek. Bu kehanet gerçekleşince Louis dehşete kapılmıştı, adamın ya haklılığını kanıtlamak için kadını öldürdüğünü veya biliminde son derece usta olup kralı bile tehdit ettiğini düşünüyordu. İki durumda da öldürülmesi gerekiyordu. Bir akşam Louis astroloğu kalenin yüksek yerindeki odasına çağırdı. Adam gelmeden önce kral adamlarına işaret verdiğinde gelip astroloğu pencereye götürmelerini ve yüzlerce metrelik boşluğa bırakmalarını söyledi. Astrolog kısa sürede geldi, ama kral işaret vermeden önce son bir soru sormaya karar verdi. "Astrolojiyi anlıyor ve diğerlerinin kaderini biliyor gibisin, peki bana kendi kaderini ve ne kadar yaşayacağını söyle bakalım." "Sizden tam üç gün önce öleceğim, Sayın Majesteleri," diye сеvap verdi astrolog. Kralın işareti hiç verilmedi. Adamın hayatı kurtulmuştu. Örümcek Kral astroloğunu yalnızca kendi yaşadığı sürece korumakla kalmadı, onu hediyelere boğup sarayın en iyi doktorları tarafından bakılmasını sağladı. Astrolog Lois’den bir kaç yıl fazla yaşadı, böylece kehanetin yanlışlığını, ama gücünün yüceliğini kanıtlamış oldu.
Sayfa 122
Reklam
Kuiju şehrinde birbirinden muhteşem mabedler ve binalar var. Halkın hepsi Budist; Kubilay Han’a bağlı. Halk, ticaret ve el sanatlarıyla geçiniyor. "Kuiju, güzel bir eyalettir ama bir dert var başımızda." diye yakındı yaşlı rehberimiz. "Ne derdi?" diye sordum. Sürüyle aslan var burada. Belki inanmayacaksınız, şehrin civarında yahut tenha yerlerinde evleri olanlar, aslanların korkusundan karanlık basınca tek başlarına sokakta dolaşamazlar. O kadar ki geceleyin dışarıda kalmak değme babayiğidin harcı değildir. Aslanlar adamı parçalayıverir. Hatta şunu ifade edeyim: nehrin kıyısından epey içeride kayıkta gecelemek, kayığı kıyıya yanaştırıp uyumaktan iyidir. Çünkü aslan gelip sizi pençeleriyle kayıktan bile alır, sürükler. Bir adam iki köpekle pekâlâ bir aslanın hakkından geliyor. Yanına ok ve yayını alıp, atına binen bir adam, farz et ki aslanın saldırısına uğradı. Köpeklerin biri önüne diğeri de arkasına saldırır. Köpekler cesur ve alışık olduğu için aslanın yanına yanına gelip onu kudurtur ve kaçarlar.” "Ata binmiş adam var ya; köpeklerin saldırısıyla kaçmaya başlayan aslanı kovalar. Aslan, şehrin veya kasabanın yakınındaki ormana kaçar. Ama bizim köpekler onun peşini bırakmaz, orada da arkasından ormana dalarlar. Aslan sığınacak bir in veya sık bir ağaç kümesi görünce dalar, işte o sırada adam elindeki okla aslanı vurur, yıkar yere.
Son...Filmi de bir o kadar muhteşem bir şölen.
Zavallı mutsuz Erik! Ona acımak mı yoksa onu lanetlemek mi lazım? O sadece herkes gibi olmayı istiyordu. Fakat çok çirkindi! Normal görünen bir yüze sahip olsa, insanların en asillerinden biri olabilecekken, dehasını gizlemek ya da o dehayı, insanları oyuna düşürmek için kullanmak zorunda kaldı. Dünyayı içine alabilecek büyüklükte bir yüreğe sahipken, sonunda bir mahzenle yetinmek zorunda kaldı. Hiç kuşku yok ki Operanın Hayaleti'ne acımak lazım!
Sayfa 359Kitabı okudu
sadece var olmayı sevmek...
Vince hayata tapardı; işsiz, hasta, sersefil dahi olsa, sadece var olmayı, yeryüzünde olmayı, sabah uyanıp akşam yatmayı, rüzgarın esmesini veya güneşin parlamasını, yağmurun usul usul ya da bardaktan boşanırcasına yağmasını dünyanın en muhteşem armağanı olarak görmüştü her zaman.
KUTSAL KAYA'NIN BEKÇİSİ Kubbetü's-Sahra
Kudüs'ün en önemli sembolü olarak addedilen mekânına geldi sıra. Altın Kubbeli bu muhteşem eser Kubbetü's Sahra'dır. Bu eserin en gözde mekân olmasını birçok etkenle açıklayabiliriz elbette. Üzerinde durduğu kaya, kayanın içinde bulunduğu arazi, bu kayanın civarında yaşamış ve burada ibadette bulunmuş peygamberler, sahabiler, din adamları ve ünlü devlet adamları... Binanın bizatihi sahip olduğu orijinalite elbette büyük önem taşımaktadır. İslam mimarisi kapsamında inşa edildiği gibi tarih boyunca ayakta kalabilmiş en eski eserdir Kubbetü's Sahra. Kâbe dahi yüzyıllar içinde defalarca yıkılmış ve yenilenmiş iken Kubbetü's Sahra 691'de, Emevi Halifesi Abdülmelik bin Mervan'ın inşa ettiği haliyle durmaktadır. Tabii bu mukavemetinin birçok sebebi vardır. En önemlisi de üzerinde durduğu kayadır. Bura ya gönül vermiş nice kişi yeryüzünün yaratılmaya bu kaya ile başlandığı inancına sahiptir. Yeryüzünde Allah'a en yakın olma noktalarından biridir Muallak Kayası. Hem madden hem de manen böyle bir kayanın üzerine bina olunması Kubbetü's Sahra'yı özel kılmıştır. Nice deprem gören şehirde, dolgu malzemesi üzerine inşa edilen Mescid-i Aksa Cuma Camii dahi defalarca yıkılmasına rağmen bu yapı Allah'ın izniyle dimdik ayakta durabilmiştir.
Sayfa 256
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.