Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı idaresi yerleşince mülkiyet hakkı, gerçekten, devlete intikal etmiştir.
Sayfa 29 - Kronik YayıneviKitabı okudu
Düşünüyorum: Bir insanın bir başka insan üzerindeki hakkı ne kadardır, nereye kadardır? Bir insan, bir başka insanın tüm varlığı üzerinde, yani bedeni, ruhu, aklı, kalbi, vicdanı, hayalleri, umutları ve emelleri üzerinde hak iddia edebilir mi? Bunlar bir nesneymiş gibi, kim olursa olsun, bir başkasının mülkiyet konusu olabilir mi? Üstelik her insanın içinde birçok kişi, birçok kimlik var. Hepsini birden kim mülkiyetine geçirebilir?
Reklam
Turizmde sürekli mülkiyet hakkı yoktur. Saygı dahil her şey el değiştirir. Saygı dahil her şey kiralanır.
Tarihi haklar masalı
"Bu toprak Yahudilerin tarihi yuvasıdır" diye resmen ilan ediyordu 1919'daki Cenevre Barış Konferansı'nda Dünya Siyonist Örgutü'nün Muhtırası. 14 Mayıs 1948 İsrail devletinin kuruluş bildirisi de, bu devletin "Yahudi halkının tabii ve tarihi hakkı gereği" Filistin'de kurulmuş olduğunu belirtiyordu. Siyonist propagandada, bu "tarihî haklar" kavramı, toprak "vaadi" hakkına sık sık bağlanır. Filistin'de mülkiyet ve tahakküm hakkını İsrailoğullarına Tanrı gerçek bir "ilahi hak" olarak veresiymiş.
Sayfa 41 - Timaş Yayınları - Kasım 2023, IstanbulKitabı okuyor
Savunmadan:
Mülkiyet hakkını ortadan kaldırdığımız iddia ediliyor. Bizatihi anayasa mülkiyet hakkını toplum yararına kısıtlamıştır. Mutlak mülkiyet hakkı tanımamıştır. Elli köye bir toprak ağasını Anayasa kabul etmemiştir. Egemenlik ilkelerine karşı çıkmakla itham edilmekteyiz. Asıl egemenlik ilkelerine karşı çıkanlar, halkin sırtından geçinenlerdir. Ayrıca milli bütünlüğe karşı çıkmakla da suçlanıyoruz. 101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede, bizim, milli bütünlüğü bozmakla itham edilmemiz gülünç olmaktadır.
Turizmde sürekli mülkiyet hakkı yoktur. Saygı dahil her şey el değiştirir. Saygı dahil her şey kiralanır.
Reklam
Turizmde sürekli mülkiyet hakkı yoktur. Saygı dahil her şey el değiştirir. Saygı dahil her şey kiralanır.
Modern bir konu olan insan hakları, Musevilikte Başkalığın temeli olan bu Komşu nosyonuna dayandırılıyorsa nasıl oluyor da günümüzde On Emir (travmatik olarak empoze edilen ilahi emirler) ve insan hakları arasında olumsuz, tuhaf bir bağlantı kuruyoruz? Başka bir deyişle siyaset-sonrası liberal-müsamahakar toplumumuzda insan hakları, basitçe On Emir'i ihlal etmek için nihai olarak varolan haklardır. "Mahremiyet hakkı" - kimse beni görmezken gizlice yapılan zina hakkı. "Mutluluğu arama ve özel mülkiyet edinme hakkı" - çalma (diğerlerini sömürme) hakkı. "Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü" yalan söyleme hakkı. "Silah bulundurma hakkı" öldürme hakkı. Ve son olarak "Dini inanç özgürlüğü" - sahte tanrıları yüceltme hakkı. Elbette insan hakları doğrudan On Emir'in ihlalini görmezden gelmez ancak (dini ya da laik) güçlerin dışında kalan marjinal bir 'gri bölge'yi açık bırakır: bu şaibeli bölgede emirleri ihlal edebilirim, ve eğer güçler bana müdahale etmeye kalkarsa "Benim temel insani haklarıma saldırıyorsunuz!" diye bağırırım.
Sayfa 709 - Günümüzde Tahakkümün Yapısı: Lacancı Bir Bakış, Slavoj ZizekKitabı okudu
“Mülkiyet hakkı insanda doğuştan vardır. Mülkiyet hakkı yoksa, toprağı işlemenin sağlayacağı hiçbir çıkar da olmayacaktır. Mülkiyet hakkını ortadan kaldırın, yabani halimize geri döneriz,” dedi. “Aksine, asıl o zaman toprak, şimdiki gibi boş kalmaz. Oysa şimdi toprak sahipleri, bekçi köpeği gibi davranarak, toprağı işleyebilecekken ona sahip olmayan insanları topraklarına sokmuyorlar.”
Sayfa 408Kitabı okudu
Ruhlar dünyasında, kişisel mülkiyet hakkı işlemez. Benim, senin yoktur.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.