Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilginin sansürlenmesi ve insanlara ne düşünmeleri gerektiğinin söylenmesi; düşünce polisliğine, otoriter yönetim biçimlerine, aptalca ve mantık dışı kararlar verilmesine ve uzun vadede çöküşe giden yolu aralar.
Sayfa 403 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Açgözlülük, sanayi devrimi, serbest girişimcilik sistemi ve varlıklı kesimin devlet adamlarını satın alarak yaptıkları yolsuzluk on dokuzuncu yüzyıl kapitalizminin yarattığı olumsuzlukları açıklamak için yeterlidir. Etnik merkezcilik, yabancı düşmanlığı, toplumsal hiyerarşiler, Almanya’da uzun bir tarihi olan Musevi düşmanlığı, Versay Antlaşması, Alman çocuk yetiştirme uygulamaları, enflasyon ve Büyük Buhran, Hitler’in nasıl başa geçtiğini açıklamak için yeterlidir.
Sayfa 402 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Yıldırımın ışığı aydınlatmaz, gözü kamaştırır, kör eder. Yıldırım çok hızlıdır, çok sürmez. Bir mum ışığının büyüsü yoktur onda. Georges de La Tour'un tablolarını getirin aklınıza. "Bir kitap okurken, müzik dinlerken ya da sinemaya gittiğimde, eseri zamanla keşfederim. Resimse ayrı hikâye. Saatler geçse bile tablo kendinden hiçbir şey kaybetmez. Ne başı, ne ortası ne de sonu vardır. Resmi severim çünkü, müdahale edilemez hareketsizliğinde, başka türlü ifade edilemeyecek bir şekilde zamanın dışında var olur sanki. Bir tablo tıpkı saatin tik taklarının sihirle durması gibi gözlerimin dinleneceği bir yer, sonsuz bir an illüzyonu yaratır." Siri Hustvedt.
Yüreklerimizi kurbanların utancına ve sefilliğine karşı taşlaştırsak bile, cehalet için her birimizin ödediği fatura çok yüksek: Tıbbi giderler ve hastanelerdeki hasta sayısı; suç oranı ve hapishaneler; özel eğitim; düşük verim ve içine düştüğümüz ikilemleri çözebilecek kapasitede olduğu halde yitirilmiş beyinler faturanın kalemlerinden bazıları.
Hidrojen atomları dışında, bizi oluşturan tüm atomları - kanımızdaki demir, kemiklerimizdeki kalsiyum, beyinlerimizdeki karbon milyarlarca yıl önce, binlerce ışık yılı uzakta olan kırmızı dev yıldızların içinde oluşmuştur. Her zaman severek ifade ettiğim gibi, hepimiz aslında bir yıldız tozuyuz.
Thomas Jefferson ve George Washington köle sahipleriydi; Albert Einstein ve Mohandas Gandhi iyi birer eş ve baba değildi. Bu listeyi sonsuza dek uzatmak mümkündür. Kimse kusursuz değildir ve herkes yaşadığı dönemin şartlarından etkilenir. İnsanları geleceğin bilinmeyen standartlarına göre yargılamamız adil olabilir mi? Çağımızın bazı alışkanlıklarının gelecek nesiller tarafından barbarlık olarak nitelendirilmesi kaçınılmazdır.
Sayfa 400 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bazen hata yaptığımızı itiraf etmektense bize daha kolay geldiği için güçlü kanıtları reddetmeyi tercih etmemiz, göz ardı etmememiz gereken bir özelliğimizdir.
Sayfa 374 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Tarihten öğrendiğimiz en üzücü derslerden biri, yeterince uzun bir süre boyunca aldatıldığımızda, aldatıldığımıza işaret eden tüm kanıtları reddetme eğilimine girmemizdir. Bir süre sonra gerçekleri öğrenmek ilgimizi çekmemeye başlar. Düştüğümüz yanılgı, zihnimizi tamamen ele geçirmiştir. Kandırıldığımızı kendimize bile itiraf etmemiz acı vericidir. İpleri bir kez şarlatanların eline verdiğinizde, neredeyse hiçbir zaman geri alamazsınız.
Sayfa 372 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Savrulup atılan, toprağın üzerinde kıvrılıp bükülen ve üzerine acıyarak basılan bir mum işığı gibi seğirerek sönmek değil, büyük alevler çıkaran bir keyif yangınında sanki rastlantıymış gibi son bulmak istiyordu. Uçuruma dans ederek düşmek istiyordu...
Her nesil kendinden sonraki nesillerin eğitim standartlarının giderek daha da düştüğünden endişe duyar. Yaklaşık 4000 yıl önce Sümer'de kaleme alınan ve insanlık tarihinin en eski yazılarından biri olduğu kabul edilen kısa bir metinde gençlerin bir önceki nesille kıyaslandıklarında korkunç derecede cahil olduklarından yakınılır.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.