Yazar, Siyasal’da hocalarımızdan Mümtaz Soysal’ın eşiymiş ve kırk yaşında kanser sebebiyle vefat etmiş, bu vesileyle öğrenmiş oldum. Allah rahmet eylesin.
Kitaba gelince. Türk edebiyatının en iyi 30 romanından biridir bu şaheser. 1974 Orhan Kemal Roman Armağanını kazanmış. Çok çok mühim göstergeler bunlar.
Kitap, öğle vakti, kökleri çürüdüğü için düşmekte olan bir kavak üzerine kurgulanmış. Kavağın düşmeye başlamasıyla devrilmesi arasındaki bir buçuk saatlik bir zaman diliminde orada olan insanların karakterlerine, yaşam tarzlarına, siyasi düşüncelerine, hayata bakışlarına eğilerek bize 60’ların sonu ya da 70’lerin başında bir Ankara portresi çiziyor. O esnada biriken kalabalık içinden seçtiği temsili karakterlerin öykülerini birbirinden kopmadan anlatırken aslında o dönem Ankara’sının toplumsal fotoğrafını çekiyor. Fevkalade bir sosyolojik analiz sunuyor bizlere.
Çok da ilginç bir tarzı var kitabın. Romanda anlatılan olayların -klasik şekilde olduğu gibi- biri bitip diğeri başlamıyor. İlk öyküdeki kahraman -sözgelimi- sokakta yürürken yanından biri geçiyor ve birden o geçen kişinin dâhil olduğu yeni bir öykü başlıyor. Bunu bir film izliyormuşum da, kamera arkadan kızı takip ederken pat diye bir anda 180 derece dönerek yanından geçen adamın peşinden gitmeye başlıyor şeklinde canlandırdım kafamda.
Ayrıca yarı Ankara çocuğu olarak roman sayesinde Ankara’nın eski semtleri Cebeci, Kızılay, Yenişehir, Ulus, Samanpazarı, Yenimahalle gibi muhitlerde dolaşma imkânı buldum.
Edebiyat ve sosyoloji sevenlere muhakkak tavsiye ederim.