Barman

Barman
@musbarman
“Yokluktaki aslı üzere bâkîdir”
Biz büyüdükçe başarımıza karşılık aldığımız ödüllerin niceliği artarken süreçteki hazzımız azalmaya başlar. Aldığımız risk arttıkça ceza korkusu da artar. Küçükken yaptığımız yaramazlığın sonunda sevdiğimiz bir tatlıdan olurken, bir yetişkin olarak işimizden olabiliriz. İşte stres böyle oluşuyor. Disiplinli olmak, yapılacaklar listemizdeki kutucukları tiklemek, beklentileri karşılamak, kurallara uymak, hayat mücadelesindeki iyi askerler olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Başarmak, zevk almaktan daha önemli hale geliyor. Biricik, değerli hayatımı bitmeyen bir mücadelenin içinde yaşamak istemiyorum. Haydi, savaş alanından kaçıp oyun alanına dönelim! Nasıl mı? Kendi satranç oyunumuzu kazanarak! Öncelikle ödülleri ve cezaları unut; oynamamızın sebebi bunlar değil. Oynuyoruz, çünkü yaşamak bu. Oyuna konsantre ol, sadece oyuna. Bu oyun evini temizlemek, bir sunum yapmak, bebeğinin altını değiştirmek, bir rapor hazırlamak ya da bahçeyle uğraşmak olabilir. İşin ne olduğu önemli değil, tamamen ana odaklan. Sonucu düşünme. Amacımız, dikkati ve farkındalığı yakalamak. İç huzurun anahtarı budur. Korkularımızı dindirir, stresimizi azaltır, kalbimizi hazza ve sevgiye açar. Pusulamız kalbimizdir. Korkuya ve strese tutsak olmuş bir kalp değil, sevgi ve mutlulukla dolu huzurlu bir kalp.
Sayfa 47
Reklam
"Ben Şalem kralıyım” demişti yaşlı adam. "Bir kral niçin bir çobanla çene çalsın?" diye sordu delikanlı; tedirgin olmuş, alabildiğine şaşırmıştı. "Bunun birçok nedeni var. Ama diyelim ki, bunun en önemli nedeni senin 'Kişisel Menkıbeni' gerçekleştirme gücüne sahip oluşun." Delikanlı "Kişisel Menkıbe"nin ne anlama
Sayfa 38
"Diyorum ki, savaş kararı alacak olan liderin, mesela George Bush'un, bu kararı almak için bir çocuğu elleriyle öldürmesi şartı konsa. Nasıl olsa binlerce çocuğun idam kararını imzalıyor, bunu yapmak için tek bir çocuğun canını alması gerekse. Iyi olmaz mı? Çünkü kendileri sıcak ofislerinde bir imza atıyor, bir damla kan bile görmeden yaşıyorlar. Ama bombardımanlarda yüz binlerce kadın ve çocuk ölüyor. Başkanın suçu yok, emir kulu pilotun suçu yok, o zaman suç kimde abi? Bu insanları basılan bir düğme mi öldürüyor?”
Sayfa 436

Reader Follow Recommendations

See All
Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim. Gücü olmayan adalete mutlaka bir karşı çıkan olur, çünkü kötü insanlar her zaman vardır. Adaleti olmayan güç ise töhmet altında kalır. Demek ki adalet ile gücü bir araya getirmek gerek; bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir. Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söyle mişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
Sayfa 416
"Merhaba! Elli dokuz sene sonra İstanbul Üniversitesi'ne dönmüş bulunmaktan çok büyük bir şeref duyuyorum. "Fyodor Dostoyevski, insanın ancak acı çekerek olgunlaşacağını söyler. Bu açıdan bakınca İstanbul'un benim hayatımda çok önemli bir yeri var. Çünkü ben bu şehirde olgunlaştım. Ama ben size geçmişten değil bugünden bahsetmek için
Sayfa 54
Reklam
Reklam
Reklam