''Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum.'' ''Aslında,'' dedi Mustafa Mond, ''siz mutsuz olma hakkı istiyorsunuz.'' ''Öyle olsun,'' dedi Vahşi meydan okurcasına, ''mutsuz olma hakkını istiyorum.'' ''Eklemek gerekirse, ihtiyarlama, çirkinleşme ve iktidarsız kalma hakkını da istiyorsunuz; frengi ve kansere yakalanma haklarını, açlıktan nefesi kokma hakkını, sefil olma hakkını, sürekli yarın ne olacak korkusu içinde yaşama hakkını, tifoya yakalanma hakkını ve her türden ağza alınmaz acıyla işkence çekerek yaşama hakkını da istiyorsunuz.'' Uzun bir sessizlik oldu. Sonunda Vahşi, ''Hepsini istiyorum,'' dedi. Mustafa Mond omuzlarını silkti. ''Hepsi sizin olsun,'' dedi.
Sayfa 238Kitabı okudu
1922 Lozan Konferansı'na delegelerimiz eşsiz bir zaferle gittiler. Fakat orada müzakereler açıldığı zaman Batılı dev­ letler Türkiye'ye eşitlik hakkı tanımak istemiyorlar, bilhassa Türkiye'nin geri bir memleket olduğu noktası üzerinde duru­ yorlardı. Aynı tarihte Mustafa Kemal, Türk milletine şu sözlerle hi­ tap ediyordu: "Memleket behemehal asri, medeni, müteceddid olacaktır. Bizim için bu, hayat davasıdır . " O günden beri mo­ dernleşme, Türkiye için bir hayat davası, mücadelelerimizin ana meselesi olmuştur. Bugünkü meselderimizin asıl kaynağı, şüphesiz modernleşme davasıdır.
Reklam
Hakkın Nazlı Nebisi hilm ü kereminden gülümsedi ve buyurdu: -Ben senin hiddetli olup olmadığını anlarım!.. Âişe (radıyallahuanhâ): -Bunu,dedi; nasıl anlarsın? Kâinatın Efendisi dediler ki: -Hiddetli olmadığın zaman "Muhammed'in Rabbi hakkı için", hiddetli olduğun zaman da "İbrahim Rabbi hakkı için" dersin. İffet timsâli Âişe pınar pınar çağladı: -Doğru söylüyorsun,ey Allah'ın Resûlü; adını dilimden anmasam da kalbimden anarın!.. (Buhari ve Müslim)
"Siz en hayırlı ümmet oldunuz.İnsanlar için ortaya konulmuş bir numune,müstesna ümmet oldunuz.Emr-i mâruf yaparsınız,nehy-i münker yaparsınız,hakkı tutarsınız,bâtılın karşısına çıkarsınız,cihad edersiniz.Şânınız,sıfatınız bu.Allah'a inanıp mü'mince işler yaparsınız.Kendilerine daha önce kitap indirilmiş o yahudiler ve hiristiyanlat,keşke İslâm'ın hak din olduğunu anlasalar ve Kurân'a ve Hz.Muhammed-i Mustafâ'ya iman etseler onlar için hayırlı olurdu." (Âl-i İmrân, 110)
Sayfa 406 - server yayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal, Tevfik Rüştü'ye (Aras) bir mektup yazdı:
"Enver enerjiktir ve bir şeyler yapmak isteyecektir; ama hesapsızdır. Erkânı harbiyei umumiye riyasetine İsmail Hakkı'yı getirmeyi düşünmektedir. O da bir şey yapamaz. Ben o makama gelirsem, iyi işler görebiliriz."
Sayfa 124 - Sabah YayınlarıKitabı okudu
hazreti Âişe validemiz; hiddeti, hilmine mâni değil
İnsanları en iyi idare etmesini bilen Allah'ın Resûlü hanımlarının bazı hallerine tebessümle karşılık verir, onları kırmadan tatlı bir hayat sürerdi. Yine bir defasında ve öfkeli bir anında Hazret-i Aişe rahmet Peygamberine hiddetle karşılık verdi. Hakkın nazlı Nebisi hilm ü kereminden gülümsedi ve buyurdu: - Ben senin hiddetli olup olmadığını anlarım!.. Âişe (radıyallahü anhâ) : — Bunu, dedi; nasıl anlarsın? Kâinatın Efendisi dediler ki: - Hiddetli olmadığın zaman "Muhammed'in (aleyhisselam) Rabbi hakkı için", hiddetli olduğun zaman da "İbrahim'in (aleyhisselam) Rabbi hakkı için" dersin. İffet timsali hazreti Âişe pınar pınar çağladı: - Doğru söylüyorsun ey Allah'ın Resulü; adını dilimden anmasam da kalbimden anarım..
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.