Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler, der İbn Haldun.
Osmanlı Devleti, büyük bir coğrafyaya hüküm sürmüş, 600 yıldan fazla varlığını devam ettirmiş bir devlet. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi Osmanlı da o sona çok yaklaşmıştır. Girilmemesi gereken bir savaşa girilmiş, yapılmaması gereken hatalar yapılmış ve
Üzgünüm, duymak isteyeceğiniz şeyleri bu incelemeye yazmayacağım.
Hatta incelemem belki de birçok arkadaşı(mı)n hoşuna gitmeyecek. Ama bu gerçekleri söylemekten çekineceğim anlamına asla gelmiyor.
İlk çıktığı zaman kitabı elime aldım. Yavaş yavaş ve sindire sindire okuyup bir nevi önyargılarımı silmeye çalıştım. Ama üzgünüm, kitabın kapağını
Nazım Hikmet'in Aziz Hatırasına
Dünya tarihinin belki de en kanlı yüzyılının başında doğdu. Dönemin koşullarına göre oldukça varlıklı ve eğitimli sayılabilecek bir aileden geldi.
“Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim” der Otobiyagrafisinde.
Paşazadeydi aslında burjuva karşıtı olmasına rağmen. Ancak çok kızardı kendisine “Paşazade” diye
4-İnce Memed
Toroslardan inen İnce Memed, yanına Seyran ve Hürü Ana'yı alarak Çukurova'ya yerleşir. Kendine burada bir konak satın alır. Konağı dayar döşer.
Topal Ali, üçüncü kitapta Molla Duran'ın yanıydayken Murtaza Ağa'nın karısı Hüsne Hatun'un ısrarlarına dayanamaz. O da Murtaza Ağa'nın evine yerleşir ve
Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
1919 yılı Mayıs'ın 19. günü Samsun'a çıktım. Genel durum ve görünüm:
(...)Saltanat ve hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet zavallı, beceriksiz, onursuz ve korkak; yalnızca