Londra Konferansı Millet Meclisi Hükûmeti'nin (TBMM) çalışma düzeni ve ilkeli işleyişi dış dünyada etkisini gösterdi. İtilaf Devletleri Sevr'in Ankara tarafından reddini hesaba katmak zorunda kaldılar. Ancak toplanacak Londra Konferansı'nın bir ciddi tashih değil, oyalama olduğu anlaşılıyordu. Hatta Londra Konferansı bir
⚡ Sürüngen Beyinli Toplumlar İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki bir çok sosyal bilimcinin beynini bir soru kemiriyordu: Kant, Hegel gibi büyük filozofları, Einstein gibi bilimcileri, Goethe gibi büyük yazarları, Wagner gibi büyük bestecileri çıkarmış bir Alman toplumu, nasıl olur da Hitler gibi bir delinin peşinden gitmişti? Üstelik
Reklam
... Bu telgraf Mustafa Kemal Paşa hakkındaki şüpheleri kuvvetlendirilmiş ve Sultan Vahdeddin'i asla tatmin etmemişti. Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ikinci grup namı ile anılarak muhâfazakârlıkları ile temayüz etmiş bulunan muhalif meb'usların ısrar ve sıkıştırması üzerine Meclis adına Mustafa Kemal imzası ile bütün millete
·
Not rated
Türk'ü Türk'e Türkçe tanıtmak
Türkiye kurulalı beri arz üzerindeki bütün Türkler için bir yurt, adeta ikinci bir vatan olmuştur. Türkistan Bağımsızlık Hareketinin önemli isimlerinden Alaşçı Mustafa Çokay bunu şöyle ifade eder: ""Her Türk'ün iki vatanı vardır: Birincisi kendi doğduğu topraklar, ikincisi Türkiye'dir." Atsız'ın daha veciz ifadesi
Sibirya’dan Türkiye’ye Asırlık Göçün Hikayesi Böğrüdelik Tatarları
Sibirya’dan Türkiye’ye Asırlık Göçün Hikayesi Böğrüdelik TatarlarıSeviye Udmir · Kitaparası Yayınları · 20210 okunma
Dünyanın en eski medeniyetlerine beşik olan Türk topraklarında genellikle toplum hayatı, bir ilkçağ ilkeliği içindeydi. Türk milleti perişanlığın, fakirliğin, çaresizliğin en ilkel düzeylerinde yaşıyordu. Halk cahildi, bakımsızdı, sefildi. Memleket yolsuz, işsiz, asayişsiz bir düzensizlik içinde bunalıyordu. Sonu gelmez savaşlar, milletin genç kudretini eritmiş, bitirmişti. Hem de bu savaşlar, İstiklal Savaşında olduğu gibi millet için, millet yararına da yapılmamıştı. Yüzyıllarca Anadolu ve Rumeli halkı, bizden olmayan, bizim olmayan yabancı ve uzak ülkelerde boş yere eritilmiş, gitmişti. Tarım en ilkel bir sürünüş gibiydi. Sanayi yoktu. Sonra memlekette derebeylik, âyan, eşraf, mütegallibe nizamı alabildiğine köklüydü. Şeyhlik, müritlik, hacılık, hocalık, afsunculuk yaygındı. Tekkeler, zaviyeler çöküntü halinde, fakat ayaktaydı. Dağları eşkıya sarmıştı. Hulâsa o günlerde yeni Türkiye, sosyal ve ekonomik yapısı bakımından eski, kağşamış bir kalıntıdan ibaretti. Bu kalıntının temizlenmesi, topyekûn değişmesi ve çağın isteklerine, çağın akımlarına göre yeniden düzenlenmesi lazımdı. Bu bel vermiş yapının ve ilkel hayatın yeni bir düzene yönelişi için, Gazi Mustafa Kemal'in şahsiyetinden başka bir ümit yoktu.
Sayfa 197 - Remzi kitabeviKitabı okudu
Gür ve güzel bir sese sahip olan Yüzbaşı Ömer Lütüfü, gençs ubay öğrencilerine okul bahçesinde talim yaptırırken verdiği komutlar bütün semtte yankılanırmış. Sürekli bu sesi duyan Corinne senin sahibini merak eder dururmuş. Aradan birkaç yıl geçmiş ve Corinne bir gün evinin yanındaki fırından alışveriş yaparken içeriye bir grup askeri okul öğrencisi girer. Genç subaylar aralarında konuşurlarken Corinne, Ömer Litfü Bey'in sesini tanır. Genç subay ince uzun yapısıyla, yukarıya doğru kalkık bıyığıyla, kara gözleri ve kalın kaşlarıyla Corinne'i adeta büyüler. Ömer Lütfi de karşısındaki narin, zarif çehreli, gizel gözlü, gür saçlı kıza gözü takılınca, o güne kadar tanımadığı hislere kapılır. Yıldırım gibi geçen birkaç saniye iki genci bir anda başka âlemlere taşıyiverir.O günden sonra Ömer Lütfü Bey, Corinne'e rastlamak ümidiyle sık sık fırına gelmeye başlar. Aynı umutla yaşayan Corinne de, gereği olmadiği halde fırından alışverişini sıklaştınr. Her karşılaştıklarında birbirlerinden daha da hoşlanan ve heyecandan ancak birkaç kelime konuşabilen iki genç evlenmeyi arzulayarak konuyu ailelerine açmaya karar verirler.Ömer Lütfü Bey, emir eriyle Corinne'in babasına bir mektup göndererek kendisiyle görüşme talebinde bulunur. ... İtalyan kökenli olmasına karşın Türk Adetlerine uyum sağlayan ve kızlarını da Osmanlı terbiyesiyle yetiştiren baba Tergiman, Yüzbaşı Ömer Lütfü'nün görüşme isteğinin nedenini öğrenince hemen olumlu yanıt vermez. Önce bir araştırma yaptırma gereği duyar, ancak elde ettiği bilgileri olumlu bulunca Ömer Lütfü'yü evine davet eder.
Reklam
1,000 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.