Sevgi neden insanlığını kaybetmemiş insanların yüreğine ekildi?
Çünkü GADDARLIK dünyada hüküm sürüyordu. Yaratan varsa neden bu zulmü görmüyor diyen us ve duyuncu felç olmuş çaresizliğin pençesine düşmüş insanlar yüzünden bu gaddarlık hüküm sürüyordu.
Zulme karşı çıkan o zulmü insanlık adına durdurabilirdi.
Ve Mobbing Bank kitabının ilk
Aşk yoktur ki gömülmesin içine acıların
Aşk yoktur ki uğruna yaralanılmasın
Aşk yoktur ki uğruna yıpranılmasın
Ve senin aşkından üstün değil vatan aşkı
Bir aşk yoktur ki gözyaşı olmadan yaşamasın
Mutlu aşk yokturYine ikimizin aşkı vardır
Artık çok geç yaşamayı öğrenmek için
Azıcık bir türkü için ne kadar mutsuzluk gerekiyorsa
Bir ürperti uğruna nasıl pişmanlık duyulacaksa
Ve bir gitar havası için ne kadar hıçkırık gerekiyorsa
Ağlasın geceleri birleşen kalplerimiz
Mutlu aşk yoktur
Uğruna yırtındığım sevgilim güzel yüzlüm benim
Yaralı bir kuş gibi içimdesin benim
Onlarsa bilmeden seyrederler geçişimizi
Can vermeye hazırdırlar iri gözlerin uğruna
Yineleyerek ardımdan ördüğüm sözcükleri
Mutlu aşk yoktur
Ellerinden silahları alınmış bu askerler gibidir Hayatı
Hani kuşandırılır ya yazgılarınız başka olacak diye sabahları
Kalksalar da çok erken değişmez ki hiç yazgıları
Yine yılgın kalırlar boşlukta kalırlar akşamları
Ömrüm deyin ve tutun gözyaşlarınızı
Mutlu aşk yoktur
Hiçbir şey ebedi kalmaz elinde insanın
Ne gücü ne zayıflığı ne de yüreği
Açıverse masumca kollarını yana bir haç olur gölgesi
Bağlanayım derken mutluluğuna parçalar onu
Yaşamı olağandışı ve acılı bir bölünmedir
Mutlu aşk yoktur
Şiir benim tanrımdır, işte ben şiiri bu denli seviyorum. Gecem, gündüzüm bunu düşünmekle geçiyor, kimsenin söylemediği yeni bir şiir, güzel bir şiir söyleyeyim diye. Kendimle baş başa olmadığım ve şiiri düşünmediğim günüm, anlamsız ve bir hiç sayılır. Belki şiir görünüşte beni mutlu kılamaz ancak ben mutluluğu kendim için başka türlü yorumluyorum. Mutluluk benim için ... güzel elbise iyi yaşam ve iyi yemek değil. Ben, ruhum memnun olduğu zaman mutluluk duyuyorum ve şiir benim ruhumu memnun ediyor. Şayet, insanların elde etmek için çırpındıkları o güzellikleri bana verseler ve karşılığında şiir söyleme yeteneğini benden alsalar, intihar ederim. Siz benden vazgeçin, siz bırakın ben sizce mutsuz ve aylak olayım, ancak ben hiç bir zaman yaşamımdan yakınmayacağım. Tannya ve çocuğumun ölümü üstüne yemin ederim ki ben sizi çok seviyorum. Sizi düşünmek gözlerimi yaşartıyor. Ben kimi zaman düşünüyorum ve düşünmüşüm, neden tanrı beni böyle yarattı ve neden şiir adlı şeytanı içimde canlandırdı ki, ben sizi memnun edemeyeyim ve hiç bir zaman sizin sevginizi alamayayım, ama bu benim suçum değildir. Benim, milyonlarca insanın kabullendikleri yaşam gibi sıradan bir yaşamı kabullenecek gücüm yoktur. Evlenmek niyetinde değilim. Ben yaşamım boyu hep ilerleyeyim ve toplumda seçkin bir kadın olayım istiyorum ve sizin, benim dediklerimi kabul etmeyeceğinizi sanmıyorum. mektup yazın.
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
"mutlu aşk yoktur"
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
“Yaşamı, alabildiğine karmaşık, parçalanmış, çok kocaman bir makine olarak düşünün. Parçaları yetilerimizi, içgüdülerimizi, tutkularımızı, gereksinimlerimizi canlandırır. Makineyi en iyi biçimde çalıştırmamız için, onu en iyi şekilde kurmak gerekir; bu iş de, daha ustası doğmadığından yapılamaz; makine, bütün bilgilerimizi saptırır: Bilgi derken,
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
"mutlu aşk yoktur" bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
Mutluluğumdan yahut mutsuzluğumdan yana bir şikâyetim yok. Mutlu olduğum zamanlar daha dışa dönük oluyor, insanlarla çok şey paylaşabiliyorum. Hüzünlü olduğum zamanlarda içimin titreyişlerine kulak kesiliyor ve şiir yazabiliyorum. Her iki durumun da ilahi bir bağış olduğuna inanıyorum. Fazladan taşıdığımı söyledikleri beş on kilo ile aram gayet iyi. Kanser yaptığını bilsem bile günde beş altı sigara tellendirmeden edemiyorum. Bütün bunlar için ilaç almaya hiç niyetim yok. Aynen Thomas Szasz gibi düşünüyorum: Hayat çözülmesi gereken bir sorun değildir. Her gün olabildiğince akıllıca, olabildiğince bütün ve olabildiğince duyarlılıkla yaşanması gereken bir şeydir hayat. Katlanmamız gereken bir şeydir. Onun çözümü yoktur.