Zorba'nın deliliğinin, dünyayı tefe koyup çalışının, bohem yaşam stilinin ayrı bir tadı olsa da kağıt faresinin yaşamıyla kıyaslanarak yüceltilmesinden biraz rahatsız olmuş gibiyim. O iyi, bu kötücü değilim ama birini seçmeli miyiz gerçekten? Ya kağıt faresi ya da zorba gibi mi olmalıyız? Paletimize ikisinin renklerinden de koysak: biraz dahilik, biraz delilik, biraz itidal, biraz kaygısızlık, biraz şarap, biraz müzik, biraz dans, biraz da mürekkep... Ölmeden önce bin fırça darbesi vurduğumuz bu boş tuvale var olmanın her tonunu eklesek. Zorba gibi dünyanın tepesinde zıplarken hayatlarımızda kağıt faresi gibi yavaşlayamaz mıyız?