Yine de sağlıklı insanın “ben” diye bildiği, sezdiği bir mevcudiyeti vardır. Yanında kimse yokken de, içinde olduğu şeyin “ben” olduğunu hisseder ve oraya yerleşiktir. Felsefeden metafor ödünç alırsak; insan ormandaki ağaçsa, otantik benlik onu gören kimse yokken de ağaç olduğunu bilir ve bir ağaç olarak var olabilir. Türüne göre yeşerir, çiçek açar, yaprak döker; göreni azsa daha az gelişir belki ama yaşar. Kişilik bozukluğu düzeyindeki narsist birey ise, ona bakan, onu gören, onu seyreden yoksa, kendi gözünde yok olur. Benliğini hissedemez. Benlik, bedene kurulum yapamamış, yerleşememiştir çünkü. Carl Gustav Jung, bütüncül, merkezi bir benlikten söz eder. Jung’a göre benlik (self), insan ruhsallığını oluşturan parçaları bir araya getiren, düzenleyici, birleştirici, bağlayıcı, organize edici bir prensip gibi işlev görür. Bu prensibi manyetik alana benzetebiliriz. Merkezi bir mıknatıs gibidir benlik. Parçaları bir arada tutar. Mıknatıs ne kadar güçlüyse bireyin ruhsallığı o kadar bütünlüklü ve dayanıklıdır.
Ruh sağlığında hastalığın şiddetini gerçeklikten kopuk oluş düzeyine bakarak tespit ederiz. Narsisistik kişilik bozukluğu, en ağır ruh hastalığı olan psikozla dirsek temasında, zaman zaman da iç içedir. Narsist birey kapalı devre bir üstünlük fantezisi içinde yaşadığı için zihninde olanla dış dünyada olanı birbirinden tam olarak ayrıştıramaz. Psikotik birey içerideki nesneyi3 dışarıda, narsist birey ise dışarıdaki nesneyi içeride algılar. Yani narsist bireyin durumu da aslında delüzyonel (sanrılı) oluştur.
Reklam
Yeryüzünde varolmaya çalışırken geliştirdiğimiz baş etme mekanizmaları, bizi birer ruhsal deri ya da kabuk gibi saran, kapsayan, bir arada tutan (ya da tutamayan) savunmalarımız, kişiliğimizi teşkil eder. Bireyin yatkın olduğu ve öğrenegeldiği savunmalar adaptif yani çevreyle uyumlu ise o savunmalar yönünde bir kişilik örüntüsü oluşur.
NARSİST BİREYİN TERAPİSİ
Psikoterapide iki eşik vardır. Birincisi terapiye başlama eşiği, ikincisi değişme eşiğidir. Başkalarının zoruyla terapiye gelen kişilik bozukluğu düzeyinde narsist bireylerin çoğunda ikinci eşik aşılamaz. Çünkü "durumum iyi değil'in idrak ve kabulü yoktur. Carl Rogers, insanın ancak kendini olduğu gibi kabul ettiğinde değişebileceğini vurgular. Narsist bireyin temel sorunu kendini inkâr olduğu için değişim çoğu zaman oldukça zordur. Danışan ikinci eşiği aşmaya ve değişmeye yönelik bir niyet taşımalıdır ki terapist danışana değişme cesareti verebilsin ve beraberce, işbirliğiyle değişme yoluna çıkabilsinler.
Sayfa 124Kitabı okudu
"Çift Kişilikli Gibi" Diye Tabir Edilen Oluş
Normalde sakin, sessiz, ürkek, çekingen, mütevazı hatta silik biri olup alkol ya da madde kullandığında öfke patlamaları yaşayan, sözel ve/ veya fiziksel şiddetle yakınlarına kan kusturan bağımlıların pek çoğu örtük narsist ya da borderline yapıdaki bireylerdir. Kişi ayık olduğunda gerçekliği yadsıyarak, duygularını bastırarak, kendini kuma gömerek hayatla baş edebilirken, alkol/ madde etkisiyle inhibisyon( baskılama) zayıfladığında baş edemez olur. Öfke, nefret, haset, kin, hınç ve bastırılan başka ne varsa açığa çıkar, etrafa dökülüp saçılır. Bağımlılık neden değil sonuçtur, özellikle kişilik bozukluğu söz konusuysa.
Felsefeden metafor ödünç alırsak; insan ormandaki ağaçsa, otantik benlik onu gören kimse yokken de ağaç olduğunu bilir ve bir ağaç olarak var olabilir. Türüne göre yeşerir, çiçek açar, yaprak döker; göreni azsa daha az gelişir belki ama yaşar. Kişilik bozukluğu düzeyindeki narsist birey ise, ona bakan, onu gören, onu seyreden yoksa, kendi gözünde yok olur. Benliğini hissedemez. Benlik, bedene kurulum yapamamış, yerleşememiştir çünkü.
Reklam
Bir narsist aldatmayı hakkı olarak görebi­lir; sınır kişilik bozukluğu olan bir kişi rutin ilişkiden sıkılabilir; bir antisosyal eşinin canını acıtmak için aldatmayı seçebilir ... Bu nedenle kişilik bozukluğu olan bir eşle yaşamak diğer konularda olduğu gibi sadakatsizlik riskini de artırabilir.
.... Narsist Kişilik Bozukluğu Nedir? Narsist kişilik bozukluğu, psikolojik bir durum olup bireyin kendini aşırı derecede önemseme, başkalarını manipüle etme eğilimi ve empati eksikliği gibi belirgin özellikleri içerir. Bu kişilik bozukluğuna sahip bireyler genellikle kendi yeteneklerini ve görünüşlerini abartılı bir şekilde yücelterek,
“ Normalde sakin, sessiz, ürkek, çekingen, mütevazı hatta silik biri olup alkol ya da madde kullanıldığında öfke patlamaları yaşayan, sözel ve/veya fiziksel şiddetle yakınlarına kan kusturan bağımlıların pek çoğu örtük narsist ya da borderline yapıdaki bireylerdir. Kişi ayık olduğunda gerçekliği yadsıyarak, duygularını bastırarak, kendini kuma gömerek hayatta baş edebilirken, alkol/madde etkisiyle inhibisyon ( baskılama ) zayıfladığında baş edemez olur. Öfke, nefret, haset, kin, hınç ve bastırılan ne varsa açığa çıkar, etrafa dökülüp saçılır. Bağımlılık neden değil sonuçtur, özellikle kişilik bozukluğu söz konusuysa. “
Patolojik narsisistlerin, obsesif kompulsif kişilik bozukluğundaki gibi mükemmeliyetçi yönleri vardır; ancak narsisistlerde, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu olan kişilerde görülen kendini eleştirme eğilimine hemen hemen hiç rastlanmaz.
Sayfa 16
228 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.