"Filipinli hemşirenin, Maz'ûn Sultan'ın o günkü kalp krizinden birisine bahsettiğini varsaydım. Ne kadar yorulduğunu gördüm ve sabah neredeyse ölmesine rağmen hiç kimsenin -resmen hiç kimsenin- nasıl olduğunu öğrenmek için aramamasına sinirlenmiştim. Kendisiyle dobra bir münasebetimiz vardı ve ona karşı çok dürüsttüm. 'Herkesle böyle yakından ilgilenmeniz çok güzel, ama size kim bakıyor?' diye sordum. Ve beti benzi atmış, yıkıcı bir tıbbi krizden henüz çıkmakta olan bu bitkin kadın, küçümseyici bir bakışla yastıklarından kalktı -bu öfkeden daha fazlasıydı, tam bir küçümsemeydi- ve sanki 'Seni aptal beyaz kadın! Ben tenezzül buyurup seninle arkadaş oldum, ama sen cehaletten gebereceksin!' diyordu. Parmağıyla göğü işaret etti ve 'Allah bana kafidir, o bana bakar; benim onun dışında hiçbir şeye ihtiyacım yok' dedi. 'Bunun ne olduğunu bilmiyorum ama işte bunu istiyorum,' diye düşündüm. 'Bunu hayatımda istiyorum'"
Sayfa 281
Ölü mevsimin mort sezonuna rastladınız beni daha önce görseydiniz daha önceleri neredeydiniz neden bana gülmeden cesaret verdiniz gülseydiniz dağılırdı derdiniz bilseniz ne rahat ederdiniz gülerdim tamam oldu artık size sen diye hitap edebilirim yorulmak bilmezdi gücünün son noktasına gelinceye kadar durmazdı vatandaşlarıma benzemiyorum kendimi
Reklam
Islık çalınsın isterim arkamdan yine. İçler çekilsin. Başlar dönsün geçerken bir yerden, karşıma geçip otursunlar tam karşıma denk getirip çeksinler sandalyelerini kıyı kahvelerinde. Beni gören yerler kapılsın eskisi gibi hatta. Gözlerime bakamasınlar doğrudan yani. Kızarsınlar konuşurken gene. Saçmalasınlar. güldürmek istesinler beni aptal
İbni Tahir nehri aştı. Karşıya geçince de kaleden ayrılırken elbiselerini sakladığı yeri kolayca buldu. Hemen üzerini değiştirip vadiye doğru yöneldi. Kendisine eşlik eden birliktekiler gözden kayboluncaya dek arkasından baktılar. Sonra da komutanları Rey’e dönme talimatı verdi. Vadi girişinde bulunan kuledeki muhafız onu tanıyıp geçmesine müsaade
Uyumuşum, diye söylendi. hava aydınlanıyordu. kadını tekrar görmek için gözlerini kapadı. hayaller ve kelimeler, rüyadaki anlamlarını hemen kaybettiler. oyunlar tek başına oynanmıyor evladım hikmet. saatine baktı: altıya geliyordu. şimdi albayımı uyandırmak olmaz. işte hürriyet, işte çalışmıyorsun; daha ne istiyorsun? neler yapacaktık değil mi?
Geri118
189 öğeden 181 ile 189 arasındakiler gösteriliyor.