"insan bir anda seviyor işte, anlamaya fırsatı bile olmuyor..."
Înanır mısınız siz, ilk görüşte aşka, bağlılığa, onsuz bir yaşamın imkansız oluşuna....
Öyle bir aşk hikayesi okudum ki, film tadında, soluksuzca,
Kimi yerinde ağzı kulaklarinda, hayranlıkla, kimi yerinde kızgınlık, öfke...
Kimi yerinde ise üzüntü ve keder ile...
Karmaşık duygular yaşayacağınıza kefilim ben bu kitapla...
Yazar o kalemi öyle bir tutku ile konusturmus ki,
Sayfalar arası heyecanla okuyacağınız bir hikaye.
Öyle bir aşk ki; tutku, sevgi, bağlılık,..
Ve öyle bir aşk ki; entrika, ihanet, intikam...
Ve #sinem; nasıl bukadar güçlü olabildin, nasıl yılmadan, pes etmeden mücadele edebildin...
Hayranlıkla okudum seni...
⊰ Roma Ağıtları - XIII ⊱
“Ta yürekten gelen bir aşk bağlıyor bizi hep, ve bir de sadık istek,
Değişimleri ise tutku, sadece kendi tekelinde tutuyor.
Bir el sıkışı, ve o göğün rengini taşıyan gözler görüyorum ki
Yeniden açılmış. – O, hayır! Bırakın beni huzur bulayım yaratıcılığımda!
Kapalı kalın! Kafamı karıştırıp sarhoş ediyorsunuz beni,
Katıksız gözlemin sessiz keyfini elimden çok erken alıyorsunuz.
Bu biçimler, ne kadar da görkemli! Nasıl da soylu esneklikte uzuvlar!”
⊰ Römische Elegien - XIII ⊱
“Herzliche Liebe verbindet uns stets und treues Verlangen,
Und den Wechsel behielt nur die Begierde sich vor.
Einen Druck der Hand, ich sehe die himmlischen Augen
Wieder offen. – O nein! Laßt auf der Bildung mich ruhn!
Bleibt geschlossen! Ihr macht mich verwirrt und trunken, ihr raubet
Mir den stillen Genuß reiner Betrachtung zu früh.
Diese Formen, wie groß! Wie edel gewendet die Glieder!”
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
'-Lanet olsun kumara! Hemen bırakırdım, tabii eğer...
-Eğer kazansaydınız değil mi? Ben de öyle düşünmüştüm, sonunu getirmeyin...'
Tutku, Aşk,Hırs, Cesaret...
Yazarın bu 187 sayfanın içine sığdırdığı güçlü duygular.
Bir insanın , yavaş yavaş nasıl bağımlı olduğunu okumuyoruz ,izliyoruz. Adeta gözümüzün önünde gerçekleşiyor kahramanın değişimi. Hırsı, tutkuyu ,cesareti ellerimizle kavrıyoruz ; benliğimizde hissediyoruz sanki...
Her Dostoyevski kitabı gibi; aşk, anlaşmazlıklar, açılamamalar, yanlış anlamalar yüzünden platonik yaşanıyor; esas oğlan sevdiğine kavuşamıyor. Bir burukluk yaratıyor insanda , keşke söyleseydi sevdiğini ,keşke böyle demeseydi , niye öyle yaptı ki diye diye hayıflanıyoruz.
Hikayede geçen olaylar çok bildik ama anlatış tarzı, ruhsal betimlemelerin diyaloglar aracılığıyla yapılması gerçekten beni çok etkiledi.
Çok beğendim. Dostoyevski'ye teşekkürü bir borç bilirim...
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202369k okunma
Marquez'e bir kere daha hayran kaldım. Tutku, şehvet kimi zaman felsefi düşüncelerle harmanlanmış bir aşk romanı. Bu kitapta Fermina ve Florentino'nun aşkını, 2 yıl süren mektuplaşmanın ardından hayatlarına nasıl devam ettiklerini okuyoruz. Zorluklara rağmen bir ömür süren bir aşk. Bence bir oturuşta bitirilecek bir kitap değil, Marquez'in yazım dilinden ötürü olsa gerek. Sakin bir ortamda sakin kafayla okunması kitapta verilmek duyguyu hissetmemizde yardımcı olabilir. Benim sevdiğim bir kitap oldu. Sizlere de öneririm. Alıntılarıma da buradan ulaşabilirsiniz
#75105517#75105668
Oscar Wilde'nın okuduğum ikinci eseri lady windermere'in yelpazesinden kesinlikle daha güzel genel olarak tek solukta okunacak bir eser değil.Yavaş yavaş sindirerek okunacak bir eser dorian gray'in macerası pek ilginç değil ama konular ve dialogların çoğu tartışma konusu henry karakteri mesela sözleri büyüleyici zehirli bir ok gibi aklında dolaşıp duruyor.Benim en çok üstünde düşündüğüm bir karakter oldu ama sözleri zehir basil karakteri benim en sevdiğim karakterdi sonunun bu kadar basit olacağını düşünmemiştim daha iyi bir sonu hak ediyordu.Aşk,nefret,tutku veya sonsuz gençlik bunlar herzaman hayattan almayı istediğimiz şeyler ya bunların hepsine sahip olsanız nasıl biri olurdunuz hiç merak ettiniz mi işte dorianın da bize anlattığı bu bir istek bedeli ne olursa olsun gerçek olursa ne olur.
Kanayan, yaralı etimdeki her zonklamada hissediyordum. Dünya altüst olabilir ve her gerçeklik tek tek yıkılabilirdi ama bizim beraber inşa etmeyi seçtiğimiz hayattan başka hayat yoktu.
.
Bugün son zamanlarda okuduğum en ilginç çiftin yorumuyla geldim. İki seri katil, karanlık, korku, romantizm, aşk... Bu nasıl bir kitap diyeceksiniz Ben çok
Aşk dediğin bir tutkudur, zamanın sildiği bir tutku. İlk günkü gibi kalanı, devam edeni çok azdır. Devam eden aşk piyango gibidir, nadir insanlara isabet eder.
Empresyonizmin manzaradan kağıda dökülen en saf ve yalın hali, hayallerin içgüdüselliği, insanlara verilen imge, şehirlerin insanlara yüklediği dönüşüm, doğanın ihtişamı, suretin ruhta uyandırdığı mutlak etki, hayatın anlamı olan genç kızlar, Proust ve bu toplamın harmonisi olan kötülük çiçekleri.
1919 yılında Fransa’da Goncourt ödülünü alan
Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyiVe Allah, burada yakındadır,
Şebboylar arasında, uzun çamın altında
Suyun bilincinde,
Bitkilerin kanununda.Ben müslümanım.
Kıblem bir kırmızı
"Bir şeyi gece gündüz düşünmek, uyurken ya da uykuda bile hep onu düşünmek; yani ondan dolayı, sırf onun için en nihayet başka hiçbir şeyi düşünemeyecek hale gelmek ve sadece ama sadece onu düşünmek . . . Herşeyden kesilmek . . . başka hiçbir şeye yönelmemek. . . Onu, evet her daim onu düşünmek .. Şaşırmak değil, tam anlamıyla şaşakalmak. . .
Aşk mı, sevda mı?
Sözcüklerin ne önemi var? Nasıl adlandırırsanız adlandırınız. dilerseniz tutku sözcüğünü kullanmakla yetininiz; en nihayet bu, bir tür odaklaşma . . . Dikkatin bir noktaya saplanıp kalması. .. Bakmaktan kendini alıkoyamamak. . . Bakışı başka yöne çevirememek . . . Öylece alık alık bakmak. Bakakalmak. . tutmayı istemek. Sadece
tutmak için istemek . . Tutulmak kısacası."