📖 Çift ve tek üstüne ant içerim, Kılıç ve haklı savaş üstüne ant içerim, Sabah yeli üstüne ant içerim, Akşam namazı üstüne ant içerim: Hayır, seni terk etmedim ben. Ya kimdi başını okşayarak O korunaklı yere götürdüğüm,
Ülke
Kasketimi eğip üstüne acılarımın Sen yüzüne sürgün olduğum kadın Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin . Yalnız aşkı vardır aşkı olanın Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan Sen yüzüne sürgün olduğum kadın Kardeşim olan gözlerini unutamadım Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını Dostum olan ellerini unutamadım Karım olan karnını ve önlerini Orospum olan yanlarını ve arkalarını İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını Nasıl unuturum hiç unutamadım. . Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi . Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya Yokluğun gayri şurdan şuraya geldi Bir günler şölenlerle egemen ülkende Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor.
Reklam
Nurullah Genç
Nurullah Genç
diyor ya hani 'Söyle bana Hindiba, Kartallar uçar mı bir harabeden Köprülerden benim yarim geçer mi? Sen nasıl bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları' İşte bu çiçeğin adı Hindiba ☺️
Bir adam, çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra kadın ansızın onu terk etti. Adam, kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı. Ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiğinde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''merhaba'' dedi. Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı. Kadın, ''beni tanıdın mı? '' dedi. Adam, ''hayır tanıyamadım'' dedi. ''Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben, seni şair yapan kadın ''dedi kadın. Adam kadına baktı ve şöyle dedi: ''Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu..." Pablo Neruda
Bir adam, çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra kadın ansızın onu terk etti. Adam, kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı. Ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu. Yıllar sonra kadının yaşadığı kente gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu. Dinleti bittiğinde kadın kolunda kocası ile çıkışa geldi ve adama ''merhaba'' dedi. Adam ona sıradan bir insana bakar gibi baktı. Kadın, ''beni tanıdın mı? '' dedi. Adam, ''hayır tanıyamadım'' dedi. ''Nasıl tanımazsın! Uğruna şiirler yazdığın kadınım ben, seni şair yapan kadın ''dedi kadın. Adam kadına baktı ve şöyle dedi: ''Keramet sende olsaydı, kolundaki adam da şair olurdu..." Pablo Neruda
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Reklam
Geldi benim favori şiir
... İşte günlerden bir gün Elâgözlüm, Yeni bir başlangıçta bitecek ömrümüz. Amenna ve Saddakna, Bari hoş geçse günümüz... Hangisine tasa edeceğiz, şaştık. "Ölüm derdi, kalım derdi" derken Dimyata pirince giden misali,
Bir kahve yapayım diyorum İki fincan koyuyorum, süt hazırlıyorum sana Sessizlikten mi nedir Bütün bunları yüksek sesle söylüyorum. İnsan başka nasıl katlanır ölüme, bilmiyorum
Etmekte şu levha-i tabiat, Bir halika pek açık şehadet Bilmem nasıl eylemekte inkar Hallak-ı Hakimi ehli gaflet? Her sahada parlayan bedayi Eyler bizi intibaha davet, Mağlup oluyor heva-i nefse Hayfa ki, zavallı ademiyet Dünyaya perestiş eyliyenler Nadim olacaklar en-nihayet Bir faide bahşeder mi heyhat! Vaktinde edilmeyen ne damet.
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.