243 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
sanat eseri üretmiş, satmak için yazılmamış, hayran kaldım
Nasıl başlasam ki, içimdekileri bilen ben, bildiklerimi anlatmak zorunda kalan ben, bildiklerimi anlatabilmek için nasıl yol izleyeceğimi bilmeyen ben. Çünkü ve önce şunun adını koymak gerekiyor. Okuyanlar, eğer kitabı sindirmeden, özümsemeden acele etmeden okudularsa ben ne desem hikâye kalır. Okuyacaklar, kitabı elinize alıp, dümdüz
Uykuların Doğusu
Uykuların DoğusuHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20201,291 okunma
100 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Hava yeterince soğuk değil, lakin ellerim ve bacaklarım buz gibi soğuk. Ölümün soğukluğunu, nefesimin kesilmesini, son cümlelerimi yazıyormuşum gibi hissederek kitabın etkisinde kalmış bir şekilde yazıyorum. Hiçbir şey düşünmüyorum, çok şey düşünüyorum. Annemi aramak geliyor aklıma. Sanki az önce ölen İvan İlyiç değil de babammış gibi. Çok etkilendim. Kitapların etkisi kişilere göre elbet değişir. Yaşanmışlıklarla birlikte karakterlerin arasında kendinizi buluvermeniz bu etkiyi çarpan etkisiyle katlayarak artırır. Biri öldü ve öldükten sonra yazdı. Başka bir izahı yok. Ölümle baş başa kalan insan, sırası gelince ölecek olan insan. Lakin ölüm bir hastalık sonucu, insanı yavaş yavaş beklenen, acılarla birlikte yaşarken ölünen noktaya getirdiğinde, o iç hesaplaşmaların acısıyla neler yaşanacaksa, onu yaşatmış Tolstoy. Sonucu bilinen ve beklenen durumda, ölecek insanın en yakınlarında, çevresinde aşağı yukarı nasıl davranışlar olacaksa, net bir şekilde ortaya koymak büyük bir gözlem yeteneği herhalde. Anlamsızca geçen bir yaşam, can acıtan samimiyetsizlik ve kocaman yalan. Ritüelleri gerçekleştirmek için söylenen yalanlar. İvan İlyiç’İn Ölümü sadece hasta bir insanın ölümünü anlatmaz, hasta ölecek ve diğerleri yaşama devam edecektir. Bu kadar net ve soğuk bir şekilde verir bu gerçeği. Okuyucunun yaşı da önemlidir diye yazmadan edemedim.
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202246.1k okunma
Reklam
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
On beş yaş. Bu kitap, bilmiyorum, bana on beşinci yaşımı en baştan yaşattı. Tarif edemiyorum. En başlarda kitabın uslubu biraz garibime gidiyordu. Sürekli “garip.” “garip.” Gibi söz tekrarları yapılıyordu ya da aileleriyle olan ilişkileri fazla sevecen veya çocukça geliyordu ama sonra ne oldu bilmiyorum, kapılıp gittim. On beş yaş yaşayana kadar
Aristo ve Dante Evrenin Sırlarını Keşfediyor
Aristo ve Dante Evrenin Sırlarını KeşfediyorBenjamin Alire Sáenz · Dex Yayınları · 20172,302 okunma
124 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 27 hours
İNCELEMEDE İNECEK VAR! KUŞ VAR! KEDİ VAR!
Kitap incelemelerinde kitabın içeriğini uzun uzun tez yazar gibi yazanları ve kitabı önemli ölçüde anlatacak şekilde yapılan incelemeleri ben pek okumuyorum. Kitabı almayı düşünmüyorsam okuyorum. Çünkü ona dair heyecanımı kaybetmek istemiyorum. Belki okuduktan sonra bakılabilir diğer okuyucular nasıl yorumlamış diye fakat göz attığım ne kadar
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi
Martıya Uçmayı Öğreten KediLuis Sepulveda · Can Çocuk Yayınları · 20202,020 okunma
302 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
tek kitapta tüm oğuz atay kitaplarını tekrar okumuşum gibi oldu, iyi geldi. kitapta genel olarak atay’ın kitaplarını oluşturma süreçlerini okuyorsunuz. o kitapları önceden okuduysanız ve isimlere aşinaysanız yazım süreçlerine katılmak o kadar keyifli ki bir okur olarak. Günlük okumak bana hep birinin hayatına dahil olmuşum hissi verir ama bunda kendimi direkt oğuz atay’ın zihninin içinde buldum. ayrıca oğuz atay’ı (popüler kültüre yem etmeden) daha da abartmalıymışız, bunu fark ettim. kaliteli zevkleri olan bir yazarmış, okudukları, izledikleri.. kitap boyunca hiç sıkılmadan atay’la birlikte oyunlarla yaşayanlar’ı, tehlikeli oyunlar’ı, tutunamayanlar’ı yazıyormuşum gibi keyifli bir süreç geçirdim, yeri geldi onunla birlikte yazma sancılarını ben de çekti. gözümün, üstünden süzülüp gittiği satırların nasıl bir süreçten geçtiğini gördüm. ama hiçbiri beni kitabın en sonundaki mektup kadar etkilemedi. “sevgili ilhami, ” diye başlayan, atay’ın berberi ilhami’ye yazdığı mektup.. kitabı kapattıktan sonra uzun bir süre bu mektubu düşündüm.
Günlük
GünlükOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20205.8k okunma
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
İnce hayat... Tıpkı başlığı gibi ince düşüncelerin kalem kalem aktarıldığı, tür olarak deneme olarak geçse de bence bir kişinin kendiyle, doğayla konuşması, yaşanılanı, gördüklerini betimleyip bir anlam arayışının yer aldığı muazzam bir kitap. Belki de "hayata, doğaya, dünyaya nasıl bir gözle bakmalıyız?" sorusunun cevabının vücut bulmuş hali diyebilirim. Çünkü kitap, tam olarak benim aradığım bir bakış açısını bana sunuyor. Gelelim bana hissetirdikleri ve kattıklarına: Ruh halimin bu denli hayat bulduğu satırların varlığını öğrenmek, bu satırlarda dolaşmak hissettiğim her bir duygunun anlamını kavramama yardımcı oldu. Hani bir şeyleri bilirsin, düşünürsün ama anlamını sonra kavrarsın, tıpkı bu gibi varlığını bildiğim düşüncelerimin asıl anlamını kavradım bu satırlarla. Kendimden pek cok parçaya rast gelmek yalnız olmadığımı öğrenmemi, satırlarda sanki ben yazıyormusum gibi hissetmemi sağladı. Günlük yaşamda doğaya, çevreye, kısmen yaşama bakış açımın vücut halini almış satırlar. Bu ne büyük bir mutluluk ve şükür sebebidir. Kitapta da en çok üzerinde durulan konu Şükür. Öyle ki  şükrettikçe şükür edecek şeylerin çoğalışını somut bir şekilde gösteriyor. Şükretmeyi, tevekkül etmeyi, yaşama bakışı, sorgulamanın insanı nerelere götüreceğini, bir şeyin detayına inmenin hangi kapıları açacağına her bir satırda rast geliyorsunuz. E bir de öylesine geçtiğim bir yolda, kitabın kapağındaki ağaca denk gelebildiysem bu kitap başucu kitabım olmalı. Umarım herkes bu kitapta kendinden bir parçaya rast gelir. :)
Deli Anne'den İnce Hayat
Deli Anne'den İnce HayatMümine Yıldız · Tuti Kitap · 2018648 okunma
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.