603 syf.
9/10 puan verdi
Almanya'da, 2. Dünya Savaşı'nın ayak seslerinin duyulduğu bir dönem. Nazi vahşetinin sokaklarda kol gezdiği günlerde öldürülen Alman kadınlarının katilini bulmak için görevlendirilen bir Gestopo subayı ve ona yardım eden iki psikiyatr. Gerilimi ve heyecanı düşmeyen bir roman.
Mermer Adam
Mermer AdamJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20221,651 okunma
Nazi-Sozi/ Ekonomi ve Politika
Bakış açınız, ancak Yahudiler tarafından parayla satın alınmış birinin yahut da tamamen burjuvazinin ahmak bir üyesinin benimseyebileceği kadar basit ve saçma. İnsanların kaderini ekonomi değil politika belirler. Sağlıklı bir politik ortam oluşturmak, ihtiyacınız olan ekonomik prosedürleri de sağlıklı bir biçimde izlemenizi sağlar. Sağlam bir politik zemine oturtulmamış bir ekonominin sağlam olmasını beklemek ise ahmaklıktır. "Tabii günümüz devlet adamlarının sağlıklı politika yapabildiğini söylemekte pek mümkün değil."
Sayfa 17 - Zeplin Kitap/2019
Reklam
Nazi-Sozi/ Politikaya Hayır!
... "Haklısınız. Bütün partiler bir noktada destekçilerine yalan söylüyor ve dolayısıyla da onlara ihanet ediyorlar. Hiçbir partinin tam anlamıyla dürüst olduğunu söylemek mümkün değil, söylemlerinde verdikleri vaatleri hayata geçirmeye yanaşmıyorlar bir türlü. Halkı yalnızca seçim zamanlarında dinliyor ve ne istediklerini dikkate alıyorlar aslında. Peki ama bütün bu partiler tam olarak Almanya'nın karakterini mi yansıyor? Bize ihanet ettiklerinde yaşadığımız hayal kırıklıkları ülke olarak geleceğimizden şüphe duymamıza neden olmalı mı? Eğer halihazırda var olan partiler kötü ise bir şekilde onları başımızdan def edip halkı uğruna çalışıp gidilen yeni partileri desteklemek de pekala mümkün!"
Sayfa 16 - Zeplin Kitap,2019
Nazi-Sozi/ Politikaya Hayır!
"Basit, düşmanlarımızın amacı da tam olarak Alman halkını politikadan uzak tutmaktı zaten! Alman halkı üretmeli, çalışmalı ve başkalarına Kahya misali hizmet etmeli ve politikayla yalnızca Alman topraklarında yaşayan Yahudiler yönetmeli diye düşünüyorlar!"
Sayfa 16 - Zeplin Kitap/2019
Nazi-Sozi/ Politikaya Hayır!
Zira günümüz politik yaşamında mütemadiyen vatana ihanet etmekten ve sahtekâr yapmaktan başka bir şey yapıldığını görmüyorum.
Sayfa 15 - Zeplin kitap/2019
"Bu kanunla kurulan düzenin medenî memleketlerde bir benzeri daha yoktur. Nazi Almanya'sında bile böyle kanunlar mevcut değildi." (Çünkü bu terör kanunlarını devam ettirebilmek için İsrail'de 1948'den beri olağanüstü hâl hiç kaldırılmamıştır.)
Sayfa 134 - Hapraklit,s.59-64, Şubat 1946Kitabı okuyor
Reklam
"Kimsede görmedim sendeki nazı Tunus Trablus'u Mısır Hicaz'ı Kars'ı Kağızman 'ı Acem Şiraz'ı Girit'i Hanya'yı değer gözlerin
Batılı bir aşktan hayır görmezse o aşkı geçmişe gömer ve ders alır Almanların nazi aşkı, Amerika'nın beyaz ırkçılığı gibi... Ama doğulu bir aşık olduğu zaman onu asla terketmez nefret ettiği zaman aşırı nefret eder Türklerin Kemalizm aşkı, Kürtlerin komünist Kürtçülük, Arapların baas Arapcılı gibi
Tûran gözlü Türk kızı Her hâlinde elâ nazı Gülüşünde güller açar Yüreğinde ince sızı.. open.spotify.com/track/11MYkEg62... 🇹🇷
Ben akıllı kadınları severim Düşünen, az konuşan, çok bilen Her yerde, her zaman nazı çekilen
Reklam
Sofulara mutlak hakikati akıllarıyla değil, kalpleriyle aramaları telkin edilir hep. "Tanrı'nın bilincinde olan akıl değil kalptir." Rudolph Hess 1934'te tüm Nazi Partisi önünde yemin ederken dinleyenlere şöyle bir öğütte bulunmuştu: "Adolf Hitler'i beyninizle araştırmayın; hepiniz onu kalplerinizin gücüyle bulacaksınız."
Değerler bilgi değildir; “değerler” büyük resim içinde olaylar, nesneler, kavramlar arasında nasıl ilişki kurulacağını belirten inançlardır. Dünyanın en iyi doktoru olabilirsiniz, ama bu bilginizi Nazi Almanya’sında olduğu gibi insanları gaz odalarında en etkili biçimde öldürmek için de kullanabilirsiniz, Albert Schweitzer gibi Afrika’da hastane açıp fakir halkı tedavi etmek için de. Bilgi araçtır, değerler ise niyeti ifade eden inançlardır ve bilginin nasıl, nerede, hangi amaçla kullanılacağını belirlerler.
Gözyaşı kalpten gelir derken haklılar. Kalbin kırılmışsa ve parçaları taşlaşmışsa artık gözyaşı gelmez. Artık kalbinden gelecek ve kalbinin yaralarını yıkayıp seni sakinleştirecek bir su yoktur .
Sayfa 45 - MahnuşKitabı okudu
83 syf.
·
Not rated
Satranç sonsuz eski, ama aynı zamanda sonrasız yenidir; kuruluşu mekanik, ancak sadece hayalgücü ile etkilidir; geometrik açıdan sabit bir alanla sınırlı olmakla birlikte kombinasyonlarında sınırsızdır, sürekli kendini geliştiren, ancak yine de verimsiz, hiçbir yere götürmeyen bir düşünme eylemidir; hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, esersiz bir sanat, temelsiz bir mimaridir. Stefan Zweig'ın, 1942 yılında, Hitler iktidarından kaçarak sürgün hayatı yaşadığı Buenos Aires'te yayımladığı Satranç adlı romanı, hem yazarın intiharından önce bıraktığı bir veda mektubu hem de doğrudan Nazizm'i hedef aldığı tek kurmaca eseridir. New York'tan Buenos Aires'e yapılan bir gemi yolculuğunda, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, kendisi için beklenmedik bir rakip olan Dr. B. ile karşılaşır. İsimsiz bir amatör olan bu gizemli rakibin satrançla tanışmasının olağanüstü bir hikâyesi vardır. Bir Nazi kurbanı olan Dr. B., o kara günlerde sadece satranç sayesinde ayakta kalabilmiştir. Hikâyenin diğer kahramanı Czentovic ise iletişim kurmakta zorlanan, yaşamında satranç dışında hiçbir şey olmayan, kazanmaya kurulu bir saat, soğuk, küstah, kuralcı, yüzeysel, kültürsüz, karacahil bir "dahi"dir. Bu kısa anlatıda, Zweig'ın tüm izleklerini bulmak mümkün: dünün dünyasından bugünün dünyasına geçiş, marazi tutkular, sapkın zekâlar, felaketlerini yaşamları boyunca taşıyan bireyler, fazişm ve kaba şiddet karşısında Avrupa'nın ve dünyanın kaderi…
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237.5k okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.