Fazla düşünmekten cinnet geçirince ben:))
"Kafamı çıkarıp dolaba kilitlesem bir haftalığına."
Sayfa 38 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
"Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm Alacakaranlığımda oynadığım dramın..."
Sayfa 33 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Şehitler (şühedâ)..
"Siz toprak altında ulu köklerimizsiniz Yatarsınız al kanlar içinde."
Sayfa 32 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okuyor
Sevmek mükemmel iş delikanlım. Sev bakalım… Mademki kafanda ışıklı bir gece var, benden izin sana, seev sevebildiğin kadar.
Bu kalabalık, koskocaman dünyada senden başka herkesi ve her şeyi unuttum. Korkunç derecede bahtiyarım.
Sayfa 553Kitabı okudu
Reklam
Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde
Sayfa 62 - Yaşamaya Dair 1Kitabı okuyor
Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya. Ona sorarsanız : "Lafı bile edilmez, mikroskobik bir zaman." Bana sorarsanız : "On senesi ömrümün."
Sayfa 59 - Ben İçeri Düştüğümden BeriKitabı okuyor
O, yalnız ağaran tanyerini görüyor ben, geceyi de Sen, yalnız geceyi görüyorsun, ben ağaran tanyerini de.
Yavrum! hele şükür birinci mektubunu aldım. Çok az yazıyı bu kadar üst üste, bu kadar sevinerek, bu kadar içer gibi okumuşumdur... Bir okudum, bir daha, bir daha!.. Ne şirin, dağınıklığı ne candan, ne içli bir yazı yazışın varmış meğer senin!
Reklam
ve sonra kara sığır ve sonra: ileri, güzel, iyi her şeyi hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır, çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım yarı aç, yarı tok yarı esir…
O bu iç ateşiyle yanarak, aydınlanarak kımıldanıyordu. Ve ben ona baktıkça kendimi başka bir yıldızda yaşıyor sanıyordum
- Ne düşünüyorsun? Ne yapmak istiyorsun? Bilmiyorum. - Ben de bilmiyorum, dedi. Kafam hiçbir şeye inanmıyor. Çünkü bugünkü dünyayı akla uygun bulmuyorum.
Yavrum, bu üçüncü mektubum. Daha senden bir cevap yok. Acaba mektuplarım güzel ellerine ulaşmıyor mu?
Beyler, hanımlar, vatandaşlar! Bütün dünyada dehşetli bir iktisadi buhran var diyorlar ... İngiltere' de, Almanya' da, Fransa' da, Amerika'da işsizierin adedi on milyonlarcaymış, efendim ... Ekmek bulup yiyemeyen, elbise bulup giyemeyenler dehşetli çokmuş ... Açları nasıl doyuralım? çıplakları nasıl giydirelim? diye, bütün cihanın allameleri düşüneeye var­mışlar. .. Demek oluyor ki, efendiler, demek oluyor ki, iki gözüm, aç var, o halde ekmek yok!.. Çıplak var, o halde giyecek elbise yok!.. Demek oluyor ki,'vatandaşlar, buğday fıkdanı, elbise kumaş noksanı var! O halde iktisadi buhranın önüne geçmek için, daha fazla buğday, daha fazla kumaş çıkarsınlar, açları doyursunlar, çıplakları giydirsinler ... Fakat, efendiler, meğerse, iki gözüm, iş böyle değilmiş. Ya? .. Buğday her zamankinden çokmuş, kumaş elbise her zamankinden fazlaymış da, onun için açlar ve çıplaklar ortalığı bu kadar sarmış ... Ve minel garaip ... Bu ne iştir? .. Fazla buğday varsa. Açlık ne oluyor. .. Fazla elbise, kumaş varsa çıplaklık neden? İyi ama kazın ayağı öyle değil, diyorlar. .. Bu iş o kadar basit değil, diyorlar ... Senin aklın bu işe ermez diyorlar. .. Hem sen böyle şeylerle pek uğraşma, diyorlar ... Diyorlar da diyorlar. Ben ise betekrar : Peki, öyle olsun. Ve minel garaip, diyorum ...
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.