Takvimler 2 Haziran 1963'ü gösterdiğinde, Yani 61 yıl önce bugün, gece yarısına yakın Nazım Hikmet ile Vera, her pazar günü yaptıkları gibi klasik türk kahvelerini içerler karşılıklı. Nazım o gün biraz durgundur, Vera'ya: “Kalk Veracığım, kalk da parka gidelim, Kestane ağaçlarının altında otururuz. Baştan aşağı çiçek
bu şehrin bana verdiği en tatlı yemiş en akıllı söz en insan sokaksın günlük güneşlik ruzgârım benim saçları saman sarısı kirpikleri mavi karım benim
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
iki şey var ancak ölümle unutulur anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü
Sen yoksun, yeryüzünün en güzel Şehirlerinden biri boşaldı ..
yağmurlar içindeydi Pırağ Bir gölün dibinde gümüş kakma bir sandıktı kapağını açtım içinde genç bir kadın uyuyor camdan kuşların arasında saçları saman sarısı kirpikleri mavi yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu kapadım kapağı yükledim sandığı yük vagonuna habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres baktım arkasından kollarım iki yanıma sarkık yağmurlar içindeydi Pırağ sen yoksun uyuyorsun alacakaranlıkta alt ranzada üst ranza bomboş sen yoksun yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri boşaldı içinden elini çektiğin bir eldiven gibi boşaldı söndü artık seni görmeyen aynalar nasıl sönerse
Saman SarısıKitabı okudu
Takvimler 2 Haziran 1963'ü gösterdiğinde, Yani 61 yıl önce bugün, gece yarısına yakın Nazım Hikmet ile Vera, her pazar günü yaptıkları gibi klasik türk kahvelerini içerler karşılıklı. Nazım o gün biraz durgundur, Vera'ya: “Kalk Veracığım, kalk da parka gidelim, Kestane ağaçlarının altında otururuz. Baştan aşağı çiçek
Reklam
500 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.