Takvimler 2 Haziran 1963'ü gösterdiğinde,
Yani 61 yıl önce bugün, gece yarısına yakın Nazım Hikmet ile Vera, her pazar günü yaptıkları gibi klasik türk kahvelerini içerler karşılıklı.
Nazım o gün biraz durgundur, Vera'ya:
“Kalk Veracığım, kalk da parka gidelim,
Kestane ağaçlarının altında otururuz.
Baştan aşağı çiçek
yağmurlar içindeydi Pırağ
Bir gölün dibinde gümüş kakma bir sandıktı
kapağını açtım
içinde genç bir kadın uyuyor camdan kuşların arasında
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu
kapadım kapağı yükledim sandığı yük vagonuna
habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres
baktım arkasından kollarım iki yanıma sarkık
yağmurlar içindeydi Pırağ
sen yoksun
uyuyorsun alacakaranlıkta alt ranzada
üst ranza bomboş
sen yoksun
yeryüzünün en güzel şehirlerinden biri boşaldı
içinden elini çektiğin bir eldiven gibi boşaldı
söndü artık seni görmeyen aynalar nasıl sönerse
Takvimler 2 Haziran 1963'ü gösterdiğinde,
Yani 61 yıl önce bugün, gece yarısına yakın Nazım Hikmet ile Vera, her pazar günü yaptıkları gibi klasik türk kahvelerini içerler karşılıklı.
Nazım o gün biraz durgundur, Vera'ya:
“Kalk Veracığım, kalk da parka gidelim,
Kestane ağaçlarının altında otururuz.
Baştan aşağı çiçek