Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nazım Hikmet

Nazım Hikmet
@nazimhikmet
Şair
Moskova
Selanik, 15 Ocak
106 okur puanı
Mart 2018 tarihinde katıldı
“Adviye’den mektup aldım, beni çok göresi gelmiş, beni hiç unutamıyormuş... Şaştım da kaldım. Yıllardır, sen memleketten kaçıp gittin gideli, ne kapımı çaldı, ne bir haber yolladı hattâ, hattâ sokakta karşılaştık, bir bayram sabahı, başını çevirip geçti. En yakın arkadaştık. Ama, arkadaşlık ağaca benzer kurudu mu yeşermez artık.”
Reklam
“Paraguvay halk türkülerini çaldı radyo. Bunlar, dikenli bir yaprağın üzerine aşkla, güneşle, insan teriyle yazılmış, acı da, umutlu da. Bayıldım Paraguvay türkülerine.”
“Filme alınmış Çehof’un ‘Ağustosböceği’. Paris’te de göstermişler. Beğenilmiş. O zavallı hoppa kadında mı bütün kabahat? Ben doktoru hem severim, hem de affetmem eşeği. Eninde sonunda kim daha bedbaht? Kim kimin yüzünden?”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bana bir hal geldi, çok ihtiyarladığımı hissediyorum, — halbuki biliyorsun henüz kırkıma basmadım — çok ihtiyarladığımı hissediyorum, söylüyorum da, söyleyince de kızıyorlar, konferans dinliyorum herkesten. Her neyse bu bahsi kapat.”
“Isınsa, iyice ısınsa ortalık ama, hele geceler. Bıktım usandım üşümekten. Rüyalarımda Afrika’ya gidiyorum. Cezayir’deyim bir sefer. Sıcaktı. Alnımı bir kurşun deldi. Bütün kanım aktı, ama ölmedim.”
Reklam
“Canım, uzandığım yerde yazıyorum, yorgunum pek, aynada yüzümü gördüm, âdeta yeşil. Havalar soğuk, yaz gelmeyecek. Haftada otuz liralık odun lâzım, başa çıkılır gibi değil. Demin, sofada iş görürken battaniyemi aldım sırtıma. Camlar, çerçeveler kırık, kapılar kapanmıyor, burda barınmamız imkânsız artık, taşınmalı, ev yıkılacak üstümüze. Kiralarsa dehşetli pahalı. Sana bunları ne diye anlatırım? Üzüleceksin. Derdimi kime dökeyim? Kusura bakma.”
“Hacı oğlu Salih memleketimdendi, Karadeniz’den. Kocaman gözlü, kocaman burunluydu, dazlaktı. Komünistti on dokuzdan. Dövüştü, hapse düştü, yattı Ankara’da, Kırşehir’de. Sonra geçti bu yana, yani ikinci vatana. Baytardı. Kirofabat köylerinde
“Yirminci Kongre’ye geldi Lenin, gülüyordu mavi, badem gözleri. Açılıştan önce girdi içeri. Kürsünün dibindeki basamağa oturdu ve başladı not almağa. Farkında bile değil heykelinin. Lenin’le aynı dam altında olmak, duymak elimizde, ferahlıyarak, akıllı elinin insanlığını. Yirminci Kongre’ye geldi Lenin. Sovyetler Birliği’nin üzerinde ak bulutlar gibiydi tanyerinde bereketli umutların yığını.”
“Yağdı, bütün gece yağdı kar yıldızlarla aydınlanarak. Bir şehir, bir sokak, bir ev var, ahşap bir ev, uzak mı uzak. Yatıyor minderde bir çocuk, benim oğlan, sarışın, tombul. Misafir yoktu, kimseler yok. Pencerede fakir İstanbul. Öttü acı acı düdükler. Hapislik gibidir yalnızlık. Kapadı kitabı Münevver, ağlayıverdi yumuşacık. Bir şehir, bir sokak, bir ev var, ahşap bir ev, uzak mı uzak. Yağdı, bütün gece yağdı kar yıldızlarla aydınlanarak.”
“Şimdi şurdan saptım mıydı, şose, tirenyolu, ova. Yirmi beş kilometreden pırıl pırıldır Moskova...”
Reklam
“Geceleyin, karlı kayın ormanında yürüyorum. Karanlıkta etrafımı gündüz gibi görüyorum.”
“Memleket mi, daha uzak, gençliğim mi, yıldızlar mı? Bayramoğlu, Bayramoğlu, ölümden öte köy var mı?”
“En acayip gücümüzdür, kahramanlıktır yaşamak : Öleceğimizi bilip öleceğimizi mutlak.”
“Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü. Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü.”
“Bende boz bir halısı var bir de kitabı, imzalı. Elden ele geçer kitap, daha yüz yıl yaşar halı.”
690 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.