Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... önüme çıkan kocaman uçurumları fark edemeyecek kadar dalgın yürüyordum. Aptal biri değilim. Sadece insanın ne kadar düşebileceğine dair iflah olmaz bir merakım var.
Ergenlik kendi içinde pek çok afeti olan bir evredir. Örneğin bu dönemde hayata nicelik penceresinden bakıp sayabildiğimiz her şeyi sayarak kendi değerimizi ölçeriz. Kaç kitap okuduğumuza, kaç arkadaşımızın olduğuna, ne kadar paramız olduğuna bakarız. Nasıl olduğumuzu değil başkalarının bizi nasıl gördüğünü önemseriz. Oysa bu evreyi sağlıklı atlattığımızda sayı ve skor hesabını bırakıp nitelik arayışına gireriz. Kaç kitap okuduğumuz önemini yitirir, okuduklarımızdan geriye ne kaldığına bakarız. Yanımızda kaç kişi olduğunu değil, ne kadarıyla gerçekten dost olduğumuzu önemseriz. İnsanların hakkımızda ne düşündüğüne aldırmaz, gerçekte kim olduğumuzla ilgileniriz. Sonuç olarak yavaş yavaş içimizdeki benlik fırtınası durulur.
Sayfa 192 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Herkesin ne olursa olsun hayatta kalmak için savaşım verdiği bu dünyada, ölmeye karar verenleri anlamak kolay mı?
Sayfa 28
Bir ilişkide ne kadar kontrol varsa güven o kadar az olur. Güven ne kadar azsa ilişki de o kadar az olur. Güven ilişkisinin temelinde anlaşılma vardır. Ödül aile ile çocuk arasında ilişkiyi zayıflatır. O zaman çocuğu ödülle kontrol etmek yerine onunla gerçek bir ilişki kurmak gerekir.
Geride bir yerde kaldım ben. Dünde kaldım. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin önemi yok. Dünde kaldım. Hevesim kaçtı, durdum..
Nâziât Suresi'nin 40. ayetinde Allah şöyle buyuruyor: "Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.”
Reklam
Sende sorma! Oradayım...
Hayatın bir döneminde farkına varmadan kendi ayaklarımızla düştüğümüz ecel gibi bir yer var. Ne ileri gidebildiğimiz ne geri dönebildiğimiz bir yer orası; kocaman bir boşluktan ibaret. Yaşamak için de, ölmek için de geç kaldığımız yer. Zamanın hükmünü yitirdiği bir durağanlık. Birbirine çok benzeyen sokaklarda yön duygusunu yitirince yaşadığımız kaybolma hissi. Bomboş, sessiz, her yere uzak. Her yere, insanın kendi varlığına bile uzak. Bir rüyada konuşmak, bağırmak için ağzını açtığında sesinin çıkmaması hali. Adımların gitgide ağırlaştığı yer. Oraya gelince -savrulunca mı demeliyim- neden sorusunun bir hükmü kalmıyor. Sen de sorma! Oradayım.
Kim kimi tam anlayabilmiş ki?
İçimdeki hararetli sıkıntıyı giderecek serin sözler peşindeyim. Hangi kelimeden medet umduysam bir jilet gibi boğazımı, dilimi paramparça etti. Ne söylesem bir yanıyla yarım kalacak, biliyorum. Kendini anlatabilmek diye bir hurafe var, işimize geldiği için körü körüne inanıyoruz. Bu dünyada kim kime kendini anlatabilmiş ki?
bu gençler tuhaf oluyorlar, ne düşündükleri, ne yapmak istedikleri bir türlü anlaşılmıyor.
Der Mensch kann was er will; er kann aber nicht wollen was er will. Kişi istediğini yapabilir ama ne isteyeceğini isteyemez. #arthurschopenhauer
Reklam
Derler ki Hz. İsa Efendimiz havarileriyle gezerken yolda çok kötü koku yayan bir köpek leşine rastlamış. "Bu leş ne kadar da pis kokuyor!" diye bağırmış havari. Hz İsa şöyle cevap vermiş: "Dişlerinin beyazlığı ne kadar güzel!". Güzelliği hayatlarımızdan kovalı çok oluyor. Sokakta ve evde, insanda ve âlemde burnumuza hep leş kokularının gelmesi bundan. Halbuki Gafûr olan Allah güzel olanı koruyan ve çirkin olanı saklayandır.
Sayfa 57 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Bazen sadece saflığı hatırlatır. Ona bakarak kalbimizin aslında ne kadar kirlendiğini fark ederiz. Ondaki beyazlığı ararız yüzlerde, gönüllerde.
Sayfa 63
Kar, Allah'ın es-Settar sıfatının tecellisidir. Gökten düşen her kar tanesi bizim kirlettiğimiz ne varsa üzerini örtüp saklar ådeta. Tıpkı dünyada başkasının ayıbını örtenin kıyamet gününde ayıplarının örtülmesi gibi.
Sayfa 63
Partizanlığın temeli
Ittihat ve Terakki ile beraber partizanlik da Türk idare hayatına kaçınılmaz bir hastalık olarak girmiştir. Ondan evel partizanlik yoktur, yoldaşlık vardir. Yoldaşlık zayif bir bagdir. Türk hayatinda partizanlik, "ne olursa olsun, bizden olsun" anlayisini hâkim kilmistir.
Neye uzak durması, neye yakınlaşması gerektiğini idrak etmekten aciz olduğunu iliklerine kadar hissetti. Bütün doğruları altüst olmuştu, kafası darmadağındı. Bir yandan bilmek istiyordu, diğer yandan ne olacağından habersiz sürüklenmeye razı geliyordu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.