Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir. Acı ne kadar büyükse sabır da o kadar büyüktür.
BİLİYORUM CANINI YAKTIM ACITTIM EN SON İSTEYECEĞİM ŞEY BENİM KALP KIRMAK GÖNÜL ACITMAK AMA BENİDE ANLA NE OLUR YAPAMAZDIM BU KENDİME İHANET RUHUMA VE KALBİME KARŞI BÜYÜK ACI OLURDU SENİ KULLANMIŞ GİBİ OLURDUM BİLİYORUM KELİMELERİ HAFİF SEÇMEYE ÇALIŞIRKEN DAHA AĞIR OLANLARI KULLANIYORUM BU AĞIR KELİMELER ÜZERİNE SENDEN ÖZÜR DİLİYORUM...
Mustafa Gökduman
Mustafa Gökduman
Reklam
Ne tuhaf değil mi..? Bir zamanlar gönüllerimizi onarıp yüreklerimizdeki en büyük boşluğu dolduranlar, bizleri o boşluğa elleriyle bırakanlar oldular.. Ne sevmeyi bildiler ne seveni anladılar. Anlattıkça anlattık yine anlamadılar. Sustuk sonra..! Sustuk çünkü konuşsak kıracaktık, biliyorduk.. Ama bir yerden sonra birikir içindeki suskunluk ve sığmaz olur içine, taşmak için yol arar kendine.. İşte biz o anda bile taşmasın diye direndik durduk. Yormamak için yorulduk, kırmamak için kırıldık, yıkıldıkça yıkıldık.. Çaresiz yol aldık, nereye olduğunu bile bilmeden. Velhasıl gittik işte..! Geride bıraktığımız gözlerle önümüze baktık ve yürüdük uzun uzun.. Gidişimiz kalbimizi bırakıp gidecek kadar asildi. Anlamadılar..! Korkup kaçtığımızı sandılar, bizi kaybetti saydılar.. Oysa bir kazananı yoktu bu oyunun. Bir tek kaybedeni vardı o da onlara olan hislerimizdi.. Bir gün anlayacaklar ve o son pişmanlığı yaşayacaklar ama geldiklerinde hiçbir şeyi bıraktıkları gibi bulamayacaklar. Ne acı değil mi..? ◇ Mehmet Zeki İçer ◇
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
"Yüreğim paramparçaydı. Halkın suçu yüzünden kız kardeşler, anneler ve eşler acı çekiyordu. Tanrı olsaydım bu onursuz halk için kadınlar yaratmış olmaktan pişmanlık duyardım!" . . .
Kedi Gezegeni
Kedi Gezegeni
mükemmel bir distopik roman örneği. Bu türü çok severim, ancak her distopik esere bayılmam, aralarında tekrar tekrar okurum dediklerim de
Kedi Gezegeni
Kedi GezegeniLao She · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022431 okunma
Kaç acı gördüğümü sana söylemem, zaten bunlar da çok önemli değil. İnsanoğlu her şeyi unutur, acıyı da unutur. Anlatır ve unutur. Sanki acıyı başkasına yükler ya da başkası ondan almak ister. Ama sen unutmamışsın acını. Hâla kalbinde.. hâla hissediyorsun.Dinlediğin şarkılar hep acını hatırlatıyor bana. Yirmi yıl önce olmuş olayı hâla dün gibi hatırlıyorsun. Ne anlatmak dindiriyor ne de zaman. Yarabantları da hiçbir işe yaramıyor. Ağlıyorsun bayım, içli içli ağlıyorsun.
"Yaşa, işe, güce, itibara en ufak hürmeti olmayan bu acıya aşk acısı diyorlar. Kim olursan ol, seni saklandığın yerde er ya da geç buluyor, gelip göğüs kafesini ateşle sıvazlıyor ve sen içe­ride kapkara kurum tutuyorsun. Ağzını açsan, alevler püskü­rüverecekmişsin gibi, ciğerlerine damla damla kurşun eriti­yorlarmış gibi. Kolay kolay geçmiyor, geçtiğinde de sen geç­miş olduğunu bile fark etmiyorsun. Yağmurlu havalarda sız­layan eski bir kırık gibi sızlayıp duruyor, kendini hatırlatıyor. Bir tadı, bir kokusu, bir eti var hatta, bir kütlesi; gelip göğsü­ne oturmasından belli. Kokusunu, kütlesini hesap edemiyo­rum ama bir tadı varsa bence o genizde kalmış greyfurt tadını andırıyordur. Çok sevdiğin bir şeye benzeyen, ama o olmadı­ğını da bal gibi bildiğin bir tat; acı, buruk, portakala benzeye­cek neredeyse, değil ama işte. Hani kelime çok havalı olmasa, "kekre" diyeceğim. İstediğin kadar yutkun, üstüne istediğini ye, iç; geçmiyor, genzinden aşağı yuvarlanıp gitmiyor. Ne ye­diğinden anlıyorsun ne içtiğinden. Allah belasını versin."
Sayfa 19 - benim adım FeridunKitabı okuyor
Reklam
200 syf.
·
Not rated
Herkese merhaba. 02:16 Kitap hakkında söylenecek anlatılacak o kadar çok detay var ki düşündükçe her birinin kalp acısını derinden duyabiliyorsunuz.. Hissetmek için düşünmek de gerekmiyor bazen.. Her birinin ayrı ayrı haklılık payı var ki ,kimi desteklesen diğeri masumca göz kırpıyor. Elbette suçu olan kişiler var fakat olayın içine girdiğinize
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,056 okunma
Kuma! Bu sözcükten tiksiniyorum. Hangi karanlık çağda, kim düşünmüştü bu iğrenç sözü? Ruhuyla, gövdesiyle köle olan ikinci kadının durumundan daha aşağılık ne olabilirdi? Ey mutsuz kadınlar! Ey, insanlık onurlarını yitirmiş, aşağılanmış, sefilce yaşamış kadınların ruhları , kalkın mezarlarınızdan! Kalkın ey acı çekmiş zavallılar, o çağların karanlığı sizinle birlikte silkinsin! Yazgısı sizinkinin aynısı olan sonuncu kuma söylüyor bunu size!...
Tutku, insanın yoksunluklarından yarattığı en yapıcı, en yıkıcı yaşama arzusudur, tek yaşama nişanıdır. Yazmaktan aşka, bir tutkumuz yoksa ne yaşamak sevinç verir bize ne ölüm acı verir. Şarkımız olmaz. Sokağımız olmaz. Yıldızımız olmaz. Mutsuzluğumuz olmaz. Yalnızlığımız bile olmaz.
Sayfa 55 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okuyor
Nasıl yaşadıysam öyle öleceğimi biliyorum ve insanlar seni ne kadar sevdiğimi özlediğimi bilmeden gömecekler bedenimi toprağa ne acı.
Onur Sevindik
Onur Sevindik
Reklam
Dünyayı gördün sen, sokakları gördün  Acı sirkeden tattın Ayrılıkları gördün tren istasyonlarında  Trenler ki dumandan tekerlekleriyle  Yol alır Sadece taşların, rayların ve ayrılıkların  Olduğu yere Her yerde sorular soruluyor  Her yerde Bir kör adam var üstü başı kanla kaplı  Bir başkası var ki gazapla bilenmiş  Yüreksizin biri var  Ezilmiş yoksulun biri var  Çivilerle kaplı bir ağaç var  Haydutlar var sırtında övgüler taşıyan Yaşam bu, Federico Hepsi bu kadar Erkeğin erkekçe sunacağı Hüznün arkadaşlığından başka ne var? Şimdiye dek çok şey öğrendin Başkaları da sırası gelince öğrenecekler Yani öğrenmek isteyecek olanlar.
"...Ne kadar hüzün geçmişse dünyadan Ne kadar acı geçmişse yaşayacağız Hepsini yeniden, bir bir dünyada.."
KRAL HENRY
Bu dünyada acı ve kederden başka ne var ki?
Sayfa 48 - İş Bankası Kültür Yayınları
272 syf.
·
Not rated
Türk Mektupları Yabancı bir elçi Devlet-i Aliyye topraklarına, Devlet-i Aliyye'nin kudretli padişahı kanuni Sultan Süleyman ile görüşmeye gelir. Yolda başından geçen olayları ve gözlemlerini mektup şeklinde ailesine yazar. Kitap bu mektuplardan oluşur ve dört mektup (yani dört bölümdür) mektuplar normal olarak kahraman bakış açısı ile yazılmış kitap haline getiren ve çeviren bu durumu bozmadığı için harika bir eser olmuş sanki mektuplar bize gelmiş de biz okuyor gibi hissediyoruz. Elçinin gelmesi zaman dilimi olarak şehzade Mustafa'nın katline denk gelir ve o acı olayı detaylıca anlatır. Payitahta geldikten sonra Kanuni ile görüşmek için nasıl Amasya civarına gittiğini, kendisine ve mahiyetine nasıl davranıldığını, ordugahı, askerin moral ve motivasyonuna kadar detaylı bir şekilde aktarır. Ülkenin haberleşme sistemi, yabancı tüccar ve yolcuların nerelerde ne şartlarda konakladığını hayranlık ile anlatır. Türk hanlarını o kadar beğenir ki " Sanki bir kraliyet sarayında ağırlandım " Diye açıklar. Ama genel anlamda bir Türk kini kitap boyunca mevcuttur. Arka arkaya iki yabancı yazarın hatıralarını okumak ve yapılan haksız eleştiriler bazen sinir bozuldu. Benim en çok şaşırıp takdir ettiğim yer ise Osmanlı halkının ev ve kıyaget yönünden sadece ve gösterişsiz oluşunu hayranlık ile anlatması oldu. Okunmalı hatta kesinlikle olunmalıdır. Bu kitabı okuduktan sonra bir de yurt dışı kaynaklarına baktım doğru söylüyor. Şiddetle tavsiye ederim iyi okumar.
Türk Mektupları
Türk MektuplarıOgier Ghiselin De Busbecq · İş Bankası Kültür Yayınları · 2011296 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.