-3. tanrı insanı unuttu...
Tanrı insanı unuttu Şeytan vekil Doğruyla yanlış yer değiştirmiş Bir muammâ kimin ne yaptığı Anlaşılmadı bir türlü kim kime kefil Dualar işlemiyor galiba eskimiş
“... Kaçıncı gündü hatırlamıyorum. Falaka ve dayaktan sonra kaldırıp başka bir odaya aldılar. Üzerimdeki her şeyi çıkarmamı istediler. Sonra buz gibi bir suyla yıkadılar. Soğuktan uyuşmuştum. Hemen arkasından da elektrikli işkenceye geçtiler. Odada başka biri daha var. Tanıyorum çocuğu. Ürgüplü. Onu da soymuşlar. Her ikimizin de cinsel organına kabloları bağladılar. Açık uçlu diğer kabloyu da avucumuzun içine yerleştirdiler. Manyetoyla elektrik verecekler. Ne yapacağımızı da baştan tembihlediler. Elektriği verdiklerinde ben “aaa” diye bağıracaktım, arkadaşıma sıra geldiğinde o da “iii” diye bağıracaktı. Bizi anırtacaklardı yani.” Zulüm ile abad olanın akıbeti berbat olur. Yapıp ettikleri her şey, arkadaşlarımın namuslu avuçlarında kayboldu gitti işte. Şimdi onlara, bir baykuş gibi tünedikleri sandalyelerinde, susarak kurtulacaklarını zannettikleri bir vicdan ve bitirmeye çalıştıkları zavallı bir ömür kaldı.
Reklam
Bugün ne yana baksam kendimden bir parça gördüm, ne çok kırılmışım meğer!
384 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Devamı başlangıcından iyi olan nadir serilerden
Köprü Krallığı
Köprü Krallığı
'ndan sonrasını anlatan bu kitap, sürükleyici bir hikayeye sahip olmasının yanı sıra ilk kitaptaki birçok hatasını da düzeltmiş. Artık Aren kitabı okuyan kadınları etkilemek için yapmacık hareketler sergileyen yaz dizisi karakteri değil, derin bir kitap karakteri haline gelmiş. Lara ise zaten ilk kitapta güzel işlenen bir
Hain Kraliçe
Hain KraliçeDanielle L. Jensen · Martı Yayınları · 2023465 okunma
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum oh ne iyi Ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum Ayten üstüne Saatim her zaman Ayten'e beş var Ya da Ayten'i beş geçiyor Ne yana baksam gördüğüm o Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor Ahmet Selçuk İnan
Reklam
Akım varmış hiç söylemiyorsunuz (:
Başımdaki tacımla Diva'lığımın ne zamandan geldiğini bir de şöyle ifade edeyim dedim hazır günün anlam ve önemi de müsaitken 😅
Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türkü'm diyene! 🇹🇷 (Köyümün eski okulundan bir kare yazının tahmini 70 senelik olduğu söyleniyor silinmedi ve silinmeyecek.)
İnsanların henüz gerektiği derecede ahlaki olgunluğa erememiş olduklarını söyledim. Bu olgunluk oluşuncaya kadar bir millet eşitlik, özgürlük, kardeşlik kelimelerinin parlak anlamları altında ne kadar ilerleme mucizeleri gösterirse boşunadır. İnsanlar yine hakim ve mahkum olarak iki sınıf üzere yaşayacaklardır.
"ne kadar az bir hikmetle yönetiliyor dünya." O zamanlar çok az bir hikmetle şimdiyse çok fazla bilgiyle; şu farkla ki artık hikmet yok.
Reklam
‘Beni hiç anlamadı. Oysa anlamayacak ne var? Anlamamak, anlamaktan daha zor.’
Soyculuk, aynı zamanda bir sağlık koruma meselesidir. Karışmak, daima, üstün olanın aleyhine olduğundan büyük meziyetler sahibi Türklerin, bu meziyetlerden yoksun soylarla karışmaları halinde ortaya çıkan melezlerde Türk’ün bazı büyük meziyetleri kaybolmakta, onların yerini diğer soyların iptidai vasıflarından bazıları tutmaktadır. Birer müsbet ilim olan antropoloji ve rasyolojinin vazgeçemeyiz. Bilim ve gerçek, siyasetin oyuncağı olamaz. Türkçülere soyculuğu değişmez bir prensip olarak kabul ettiren işte budur. Ancak, bu soyculuk, soyculuğun ne olduğunu bilmeyen veya bilmemezlikten gelenlerin ileriye sürdüğü gibi, insanları ölçüden ve laboratuvar muâyenelerinden geçirerek hangi milliyete mensup olduklarını tayin anlamına gelmez. Hemen hemen her soy, başka soylarla karışmıştır. Bundan bir şey çıkmaz. Çünkü tabiat bir süre sonra melezliği temizler. Fakat, bir soy durmadan başka soylarla karışmakta devam ederse, bir zaman sonra, bir daha düzelmemek üzere bozulur.
Türkçülüğün Önemli MeseleleriKitabı okuyor
Bir anıda durup kaldım; Ne ileri gidebiliyorum Ne geri dönebiliyorum. Lefevre
Benlik Sınırları
"Ben" dediğimiz şey büyük oranda yapay bir algıdır. Hayat, insan için "ben" senin o başlangıç fikrini genişletme işlevine sahip olabilecek benzersiz bir maceradır. Kendimizi ve benliğimizi genişletmezsek dünyaya hep o dar başlangıç penceresinden bakmak zorunda kalırız. Bu daracık sınırlar içinde ise ne yaparsak yapalım, gerçekliği ve gerçek kendimizi hakkıyla anlamamız belki de hiç mümkün olmaz.
Bir şeyi ne kadar istesem o kadar gerçekleşmiyordu.