Biz, Yunan esirlerine daima “ insan” gibi davrandık peki ya onlar ? Kaçarken akılalmaz katliam yapıyorlardı. Sivil halktan öç alıyorlardı. Polatlı’ da henüz iki saat önce doğum yapmış olan genç kadını kıstırdılar, peşpeşe tecavüz ede ede öldürdüler. Sekiz yaşındaki kız çocuğunun ırzına geçe geçe öldürdüler. Son nefesini verene kadar
"Biz ayrılmıştık. Hem de onu ben terk etmiştim. Kötünün iyisi olsun diye. Kendimi yatağın üstüne bırakmış MENA Otel'in 438 numaralı odasının tavanını izlerken kendime ayrılığımızı ve nedenini hatırlatma ihtiyacı duyuyordum. Çünkü... Hiçbir şey yapmasa da yatağın diğer tarafındaki ağırlığı beni heyecanlandırmaya yetiyordu. "Biz ayrıldık." diye mırıldandım kendi kendime. Meriç "Eee?"dediğinde kendi yüzleşmeme onun da dahil olduğunu kabul ettim. "Hatırlatıyorum." "Hım. Sıra bende."dediğinde başımı yan çevirip onun kahverengi gözlerine, küçük yuvarlak burnuna ve bir kalbi andıran dudaklarına sırasıyla baktım. Dudağımdan tanımadığım seste bir soru döküldü. "Ne için?" Meriç Tuna parıldayan kahverengi mucizeleriyle bana bakarken kim olduğumu unutturuyordu. "Siyah benim rengim Kayla. Çiçekli elbiselerine ne oldu?" "Değişiklik yaptım." Meriç içini çektikten sonra başını yastığa doğru biraz daha bastırdı. "Ayrıldık demiştin değil mi?" Ses çıkarmadan ona bakmaya devam ettim. Meriç bir kez daha içini çekti. "Ne saçmalıyoruz biz?"dedikten yarım saniye sonra üstümdeydi. Bu ani yer değiştirmesiyle bedenim ona doğru kıvrıldı. Derin bir nefes alıp onu bekledim. Konuşmadan önce diliyle dudağını ıslattığında göğüs kafesimin altında bir sarsıntı yaşanıyordu. Onun sarsıntısı. "Hatırlatayım. Sen benimsin, baş belası."
Reklam
... İnsan ki gelip geçer dünyadan nefes gibi ; Ne büyük ıstıraptır yaşamak herkes gibi?... “Yükseksin!” Tatlı bir ses olamaz bu ses gibi Yaşamak ; kartal gibi göklerde dolaşmaktır, Hâlik ki her mahlûktan başka yarattı bizi Zaman bir avuç toprak yapsa da cismimizi Kainat hayretlerle anmalı ismimizi Yaşamak , asırları bir hamlede aşmaktır...
Kurşun. Küçücük bir revolver. Kendi elinle, yavaş yavaş, metin ve sakin kurşunları koy. Masanın başına otur. Dirseğini daya. Başını bir avucuna al, yasla ve kenara doğru ey, Gözlerini yum. Namluyu kulağının yanına, şakağının çukuruna yerleştir ve içeriye doğru biraz it (o kadar ki etin acısın), parmağına tetiğe tak. Eline kuvvet verebilmek için derin bir nefes al, dur, ve.. çek! Senin duyamayacağın bir müthiş ses: Dann! Ve çıt yok. Belki gözlerinin önünde bir şimşek çizgisi parlayıp geçer. Sonra hiç Kara gece, yapayalnız, sefil bir odanın ortasında, masanın üstüne başı eğilmiş, sakinsin. Sakin, sakin.. bir kurşun, başının içinde, göz yaşlarının o bitip tükenmeyen meş'ûm hazinesini param parça etmiştir. Ne sükûn! Oh.. korkunç ve güzel.
Sayfa 276Kitabı okudu
“Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi ta içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence artık sen de herkes gibisin.” -Nazım Hikmet
Böyle bir odada, çaydanlık kaynayadursun, şöminenin karşısındaki kanepede ayaklarını uzatıp oturmak, hiç de yabancısı olmadığı bir şey gibi gelmişti: bir başına, tümüyle güvende, ne bir gözetleyen ne buyurgan bir duyuru, çaydanlığın fokurtusu ve saatin dostça tiktakları dışında ne bir ses ne bir nefes.
Sayfa 108 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan ki gelip geçer dünyadan nefes gibi; Ne büyük ıstıraptır yaşamak herkes gibi? "Yükseksin!" Tatlı bir ses olamaz bu ses gibi Yaşamak; kartal gibi göklerde dolaşmaktır.
S İşte doğa işte ben Karşılıklı bir sabah sohbetindeyiz İnce ağızlı kelebek sancağımda Çekirge dikkatli Serçekuş Gagası avucumda
( kitabın ozeti niteliğinde) “-mustafa mond üçüyle de el sıkıştı; fakat konuşmasına vahşi'ye hitap ederek başladı. "demek uygarlıktan pek hoşlanmadınız, bay vahşi," dedi. vahşi, denetçi'ye baktı. kendini yalan söylemeye, kabadayılık taslamaya, somurtkan bir biçimde tepkisiz kalmaya hazırlamıştı; fakat denetçi'nin yüzündeki güleryüzlü
Sayfa 225
1,000 öğeden 691 ile 700 arasındakiler gösteriliyor.