Tanıdık geldi mi?
Gelecek yıllarda nasıl olacağını bilmiyorum. Dünyada müthiş değişiklikler oluyor, bazı güçler yüzünü tanımadığımız bir geleceği biçimlendiriyor. Bu güçlerin bazıları bize kötü görünüyor, kendi içlerinde olmalar da iyi diye bildiğimiz baska şeyleri ortadan kaldırma eğiliminde oldukları için. İki adamın tek adamdan daha büyük bir taşı kaldırabileceği doğru. Bir ekip tek adamdan daha büyük hızlı ve iyi otomobil üretebilir; devasa bir fabrikanın ekmeği de daha ucuz ve daha bir örnektir. Besinlerimiz, giysilerimiz ve barınaklarımız hep seri üretimin karmaşıklığı içinde imal edildiğinde, seri yöntemi düşüncemize de sızarak diğer bütün düşünüşleri ortadan kaldıracaktır. Zamanımızda seri ya da kollektif üretim ekonomimize, siyasetimize, hatta dinimize yayılmış durumda; öyle ki bazı uluslar Allah düşüncesinin yerine kollektif düşüncesini koydular. Benim zamanımın tehlikesi bu. Dünyada müthiş bir gerilim var, kopma noktasına yaklaşan bir gerilim; insanlar mutsuz, kafaları karışık. Böyle bir zamanda kendime şu soruları sormak bana doğal ve iyi bir şey gibi geliyor: Ben neye inanıyorum? Ne için ve neye karşı mücadele etmeliyim?
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
Reklam
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
GECEYE KARŞI MÜDAFAA I Hayır, ben varım, yalnız ben, İster dursun, ister aksın suları. Bana başka başka şekiller gösteriyor, Vücudumun sonsuz arzuları.
Sayfa 241Kitabı okudu
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Necmettin Erbakan düşünce ve fikirleriyle her daim benim için değerli bir devlet adamı olmuştur. Erbakan kitabında, davamızın İslam ve İslâm'ın temelinde yatan adaletli bir yönetimin bulunduğu, İslami değerlerin, milli şuurun yaşatıldığı ve tüm İslam ülkelerinin birleşip, bir fetih ruhu ile yeni bir dünya, yeni bir çağın başlaması
Reklam
Tanrı'yı tanıyor musun ki?" "Yukarılarda bir yere tahtını kurmuş, bana şöyle yalvarın, şöy le af dileyin, sürekli itaat edin, dua edin diyen Tanrı'yı mı? Her an beni sayıklayın, yatıp kalkıp beni övün, çünkü ben sizi ve diğerlerini yarattım diyen Tanrı'yı mı? İnan bana yanında çalıştığım adamlar Tanrı'dan çok daha iyi. Hem sonuçta ikisi de diktator." "Diktatör mü?" "Evet diktatör. Sanki yukarıda seçim mi var? Şeytan onun başta oluşundan memnun mu? Peki diğer melekler, hangisinin fikri soruldu? Bu böyle olacak, sen şunu yapacaksın, sürekli beni anacaksınız, yapmayan cehennemde yansın, yapan bizdendir. Tanıdık geldi mi? Bu diktatörlük değil de ne?"
Ben de yürüdüm. Kalabalı­ğın uğultusundan hoşlandım. Yaşam tüm unsurlarıyla ayakta durup bana sırıtıyor gibi geldi. Garipsedim biraz ama durma­dım üzerinde. Olurdu bazen böyle. Trende, vapurda, balkan­ da, bir şiir okuyunca, ekmek almak için arka sokaktaki fırına giderken, duyuverdiğin şarkıdaki bir kelime tanıdık gelince ... Keyifli bir şeymiş gibi geldi birden hayat, değişti etrafımda birçok şey. Başkalaştı, görüntüler, insanlar ve ben, inandım yine, dışarıda ne olduğunun pek önemi yoktu, içerideydi ne varsa. Biliyorum hayat yeniler kendini, şarkıdan bu, içim cız.
*Cehalete geri dönüşün cehaletten çıkmaktan çok daha zor olduğunu, hafızamın rahatsız eden darbeleriyle anlamıştım... Hatta belki yaratacağım yeni ve bomboş aklım sayesinde mutlu bile olabilirdim... *Zaten acıya ve yalana ne kadar dayanabileceğimi hep merak etmişimdir. Aslında sadece birkaç yıl merak ettim çünkü bir gece aynaya baktığımda,
156 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.