Şimdi
Emmi dayı bir arada yaşardık, Gardaş gardaşını görmüyor şimdi... Komşumuzun her derdine koşardık, Bir hatırını bile sormuyor şimdi... Duvarlar kerpiçti damımız çorak, Evin ortasında isli bir direk, Pişerdi sobada bir kuru çörek,
Tevhid akidesini benimseyen muvahhidler "ŞEFAAT YA RASULULLAH" sözünü söylemezler. Allah izin vermeden hiç bir kimse (Rasulullah ﷺ'de dahil) şefaat edemeyecektir. Ancak Allah c.c. izin vermesi ile başta Rasulullah s.a.v. ve diğer şefaat ediciler de şefaat edebileceklerdir. Bunlar da Allahın izin verdiği kişiler için olacaktır . Ayet
Reklam
"Diogenes'in kaynakları arasında en makul açıklamayı yapan MÖ 1. yüzyılda yaşamış Diodotos'a göre kitap doğrudan doğruya doğa hakkında yazılmamıştır. Gerçekten Herakleitos, Miletos'lu filozoflar gibi kosmos'un şekliyle, ortaya çıkışıyla, doğa olgularıyla ve geometriyle ilgilenmemiştir. O daha çok insanın kosmos'taki yeri ve anlamıyla, ahlaki ve dinsel konularla ilgilenmiştir." (Herakleitos/Fragmanlar, syf 21) Tanrı'ya varma fikri doğayı incelemekle başlamış gibi geliyor bana son zamanlarda. Şu zamana kadar okuduğum filozoflar hep çevrelerini anlamlandırmaya çalışmış insanlar. Yıldızları, yer kabuğunu vb. diğer şeyleri. Bir şekilde sonucu Tanrı'ya veya Tanrılara vardıranlar oldu. Tanrılara vardıranları aşağılayanlar da oldu. Ancak ilginçtir ki Herakleitos çevresini değil, kendini anlamlandırmaya çalışmış. Bu yüzden "kendimi keşfettim!" diyor. Yani etrafı değil "kendini." Dışına değil içine dönmüş. Bu da onu melankolik olarak adlandırmalarına sebep veriyor. İçine dönük veya bir şekilde sosyal fobisi olan insanları ben-merkez görüyorum. [Sosyal fobisi olanlar başkalarının kendileri hakkındaki fikirlerine takmış durumdadırlar. Dışa değil içe dönüktür. Acaba şu an yanaklarım kızardı mı, hakkımda acaba ne düşünüyor bla bla. Kısacası "ben-merkez"] Tahminim Herakleitos da ben-merkez bir insan olabilir. Belki de Herakleitos tarihin ilk varoluşsal sancılar çekiyorum, ben bad-boyum ben şöyleyim diyen insanıdır ha? :D taman filozoflarla dalga geçiyorum gibi oluyor böyle.
Çocuğunuz yalan söylüyorsa sebebi sizsiniz.
Bu yaşa geldin hala şunları şunları şunları yapamıyorsun hiç tanımıyor musun bu yaşa ve işe geldin hala bir şeyleri toparlayamıyorsun düşüncelerini çocuğuna söyleyen bir kişi için çocuğun kafasındaki düşünceler aynen şu şekildedir utanıyorum ve korkuyorum sana kendimi Nasıl yeniden sevdireceğimi bilmiyorum çıkış yolu bulamıyorum artık bu saatten sonra eğer yalan söylersen bana bağırmayacağına ve kendimi sana sevdirmek için elimden gelen her şeyi yapacağım sanki bana insan olmadığımı tekrar tekrar hatırlatıyorsun ve hissettiriyorsun gibi ben gerçekten çok kötü biriyim o zaman yalan söylemeliyim ki nasıl olursa olsun Zaten beni kimse dinlemiyor benim duygularımı kimse sormuyor ve kimse yaşadığın bu durumu anlamıyor diyen çocuk yetişkinlikte birçok alanda sorunlar yaşarken özellikle ve özellikle de utanç başka birilerinin eleştirisi ve birçok alanda kendini göstermemeyi ve ne olursa olsun karşısındaki kişi kötü davransa bile ona yaptığı tüm davranışları doğru veya yanlış olsa da telafi etmeye çalışır ve Bu da kendi kendine sürekli mükemmel olmalıyım çabasını ortaya çıkarmak için yeterlidir.
Sevdiklerimizin değerini bilelim:(
(okumak isteyenler için çok uzun ama duygusal bir metin bırakıyorum buraya -bendenizden-) (Askerden dönen Necmi'nin annesini kaybetmesi üzerine arkadaşına bunu anlatması) Necmi başını büküp olayları tek tek anlatmaya başladı. ‘Valla devrem ne sen sor, ne ben söyleyem. Bizimkiler de bilmez ama benim sonum yakındır. Benim Valideyi hatırlar
Yaşam Türkce
Yaşam Ne söylendiyse sadece dinledik. Başka nasıl yapılmalı kesin bilemedik. Yaşamı görüb de böyle yapdık? İnsanlar konuştu gerçeğe çatdık? Yalnız konuşulur aynı mevzular. Bunu yaparsan olacak budur.
Reklam
213 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.