"Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; “İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir?..."
Sayfa 244 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları XXIII.Basım Ocak 2019, İstanbulKitabı okudu
Bir Yakut Türkünün güncesi.Yüz yaşındaki o bilge diyordu ki: 1. Sevebilme yeteneği dünya üzerindeki en önemli yetenektir. Herkesi sevmeyi öğren. Özellikle de düşman bildiklerini...  2. Tüm gücünle diğer insanlara yardım etmeye çalış. Eğer mutluluk veremiyorsan en azından zarar da verme. 3. Zorluklar hayatın olağan durumlarıdır. Daha ciddî
Reklam
İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bakmaya doyamıyorum!
Olga yüzünü ciddileştirdi ve devam etti: — Bitti artık. Bakın şimdi dünkü gibi bakmıyorum; rahat edebilirsiniz. Canınızın sıkılmaması için başka ne yapabilirim? Oblomov, Olga'nın koyu gözlerine dik dik baktı. — Şimdi de siz bana bir tuhaf bakıyorsunuz. Gerçekten Oblomov gözlerini Olga'dan ayıramıyordu; ona gözleriyle değil, bütün düşüncesi, bütün iradesiyle bakıyordu. "Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!" Bu düşünceler zihninden geçerken gözleri, uzakları seyreder gibi, dipsiz bir uçuruma dalmış gibi, haz içinde Olga'ya dikili duruyordu. Olga bu gözlerin yüzünden ayrılmasını hiç de istemiyordu ama şakaya vurarak: — Gördünüz mü, Bay Oblomov, nasıl bakıyorsunuz bana? dedi. Oblomov duymadı bile. Kendinden geçmiş, içinden geçenlerin akışına kapılmıştı. Elini başına götürdü. Düşüncelerini toparlayamıyordu! Düşünceler bir kuş sürüsü gibi kafasında uçup dağıtıyorlardı. Sol tarafına, kalbinin üstüne bir ağrı girmişti.
"Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir?"
Sayfa 244 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığin bir sinekten ne farkı olur, insanlar, eğer en küçük bir haksızlığa, bir zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan böyle daha da beter hale düşecektir. Allah, başkaldır ya kulum, demiş ve insan onun
Sayfa 348 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
2 dakikanızı ayırıp okur musunuz...?? Çünkü çok güzel ve elzem :)
O zamanlarki aşk algım diyordu ki o senin kurtarıcın, seni sen olduğun için seven ve anlayan biri. Senin için her şeyi yapacak, her zorluğu göze alacak yegâne insan. Benim gördüklerimin ete kemiğe bürünmüş hali, yalandı kocaman bir yalan. Kimseye, hiç kimseye bu kadar anlam yüklenmemeli, hiçbir insan bu kadar büyük yükü kaldıracak kadar güçlü değildir, olamaz. E o zaman ne kalıyor geriye? Gerçekler, en çıplak hali ile gerçekler... Gerçekleri görebiliyor olmak şunu gösterir ki hâlâ akli melekelerin yerindedir. Yola devam etmelisin, arada geriye dönüp bak. Âşık olduğun zamanlara bir bak, neler yaşadın, yaşadıklarının ne kadarı gerçekti ne kadarı zihnindeydi? Zihninde yaşadıklarının sana verdiği duygu, geleceğe dair beklentilerinin ne kadarının ayakları yere basıyordu? İçinden çıktıkça özgürleşir, özgürleştikçe daha doğru görmeye başlarsın. Hepsi sadece yanılsama idi, öyle görmek istedin, anlam yüklemek istedin. Yüklediğin anlamlar seni çıkmaza soktuğunda, sorguladın, yargıladın. Ama aşk gerçek sorunları çözemez. Gerçek sorunları, gerçek insanlar çözebilir. İnsan olmak zordur ki zaten kendi potansiyelini, çevrendeki insanların potansiyelini, hayatın vereceklerinin potansiyelini bilerek mükemmel bir hayat arzusu anlamsızdır. Keşkelere kanmadan bakıyorum geriye ve biliyorum.
Sayfa 122 - PDF - KDYKitabı okudu
Reklam
427 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.