ATSIZ'DA ASKERLİK-ORDU-SAVAŞ-DİSİPLİN 31 Ağustos 1962 tarihinde çıkan Millî Yol dergisinin 31. sayısını elimize alınca, İzmirli Türkçü gençler olarak ne kadar heyecanlandığımızı hatırlıyorum. Orta sayfada Atsız'ın "30 Ağustos ve Türk Ordusu" başlıklı yazısı yer alıyordu. Yazıyı defalarca okumuş, birbirimize aktarmıştık. O
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
Şahıs Kadrosu-Tarihî ve Kurmaca Kişilikler Hayat tek bir kişinin etrafında mı döner? Veya iki üç kişinin? Küçük bir köy toplumunda, küçük bir obada bile onlarca, yüzlerce insan vardır. Realist olduğu ifade edilen pek çok roman birkaç kahramanın etrafında şekillenir. Oysa hayat böyle değildir. İşte Atsız'ın romanındaki en önemli
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Şahıs Kadrosu-Tarihî ve Kurmaca Kişilikler Hayat tek bir kişinin etrafında mı döner? Veya iki üç kişinin? Küçük bir köy toplumunda, küçük bir obada bile onlarca, yüzlerce insan vardır. Realist olduğu ifade edilen pek çok roman birkaç kahramanın etrafında şekillenir. Oysa hayat böyle değildir. İşte Atsız'ın romanındaki en önemli yeniliklerden
Kedinin Sahibi Kim?
Süreyya'nın benliği Yaratıcının kediye hayat bağışlamasını, onun her ihtiyacını görmesini, her an onunla ilgilenmesini, ona en güzel biçimi vermesini, tüylerini olabilecek en güzel şekilde yaratmasını görmezlikten gelip, kedisi için yapageldiği tek şeyi yani onu besleme fiilini -ki o da Yaratıcının verdiği ikram etme, yardım etme, merhamet ve
Reklam
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Hayatı belli şartlar altında yaşamaya buyur ediliriz. Hayat boyu böyledir bu. Doğduğumuz andan ölümümüze değin hep bu şartlar topluluğu bir şartlar topluluğu ile çevrelenmişizdir. Kimimizin babası sert, kimimizin ki fazla yumuşak, kimimizin annesi ilgisiz, kimimizin ki ise insanı boğacak kadar ilgilidir. İçinde yaşatıldığımız şartlar ilk olarak
●Ne kimsenin gözüne görünmek ne de kimseyi görmek istiyordum. Bu gibi durumlarda başkaları ne yapar bilmem ama ben yalnızlığı ararım Üzüntümü kimseye belli etmem. Herkesin derdi kendine yeter. Dişimi sıkar, üzüntümün geçmesini beklerim ●Fazla zorlamayacaksın kendini, yaşamdan alabildiğin kadarına razı olacaksın. Yazgısıyla fazla oynamamalı insan. ●Gerçek güzel şeydir. Gelgelelim, bazen öyle acı gelir ki ister istemez görmemeye çalışırsın. ●Bir kez geçmişle bağları koparmaya kalkınca insan bütünüyle koparmalıydı. ●Seviyordu ama özlemiyordu, yanındayım diyordu ama uzaktaydı, sadece sözler vardı, kendisi yoktu. ●Hâlâ inanıyorum yalanlarınıza, Hâlâ çocuğum. ●Ya insanın yaratılışından bu, ya da ben böyleyim; hep bir şeylerin eksikliğini duyuyordum. Ne çalışmayla ne dostlukla ne de seven birinin ilgisiyle giderebiliyordum bu eksikliği. ●Her şey bitmiş, en sonunda ben yenik düşmüştüm. ●Sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökülür, yağmur diner. Peki o zaman geriye ne kalır? Sahip çıkan dost, sıcak insan eli, insan emeği kalır.
"Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!"
Sayfa 244Kitabı okudu
509 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.