Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
-Ne halt ediyor ki? Üçtür arıyorum açmıyor. +Belki dışarı çıkmıştır. -Yok, annem tek başına hiç dışarı çıkmaz. +O zaman belki ölmüştür... Ne iyi olurdu... Sana da büyük faydası dokunurdu! -Üff amma salaksın... -Yok ama her defasında aynı şey oluyor. Orada olduğundan ve telefona cevap vermediğinden adım gibi eminim. Ne yapıyor olabilir ki?
Hiçbir zaman umut ağacının dalına ipimi bağlamamam gerektiğini yine ve yeniden hatırlatıyor hayat bana. İşte diyor insan unutmak güzel bir yerde fakat hayattan alınan dersler hiçbir zaman unutulmamalı. En korunaklı deftere en kalıcı mürekkepler ile yazılmalı. Yanlışa düşmek elbette Ademeoğlunun kaçınılmaz sonudur, bunu adım gibi bilirim. Bildiğim
Reklam
448 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Spoiler* Hikaye birden başladı ve bu tip başlayan kitapları polisiye dizilere benzettiğim için çok seviyorum. Tek sorun hiç bilgi vermiyor. Cinayet işlendikten sonra başladı tamam da akışa uyarken karakter bakış açısıyla neden diğer iki cinayeti görmedik? Sorgulanmışlar ama sadece bir cümlede geçiyor ve oradan biliyoruz? Ki isimler de
Saklambaç
SaklambaçN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20224,742 okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
Gençliğinde seçim yapmak için çok erken olduğuna inanmış, şimdi ise değişmek için çok geç kaldığını düşünmüştü (s.57) aslında hepimiz öyle değil miyiz? Kafamızda plan projeler tasarlarız sonra da yarın yaparım deriz. Yarın olur bu seferde dün başlasam daha mı iyi olurdu deriz. Düne geri dönemeyeceğimizin hep farkındayız ama bu sözün arkasına
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202077,4bin okunma
Hey, insan ne ki, kendinden yakınabiliyor! İstiyorum, sevgili dost, sana söz veriyorum, daha iyi olmak istiyorum, yazgının bize sunduğu bir parça kötülüğü, hep yaptığım gibi, artık geviş getirip durmak istemiyorum; geçmişi geçmişte bırakmak ve şimdinin tadını çıkarmak istiyorum. Elbette, haklısın, kuzum, - niçin böyle yaratıldıklarını Tanrı bilir - ama insanlar, düşlem güçlerini, umursamaz şimdilerine katlanmaktan çok, geçmiş kötülüklerin anılarını çağrıştırmak için böylesine zorlamasalardı, aralarındaki acılar daha ufak olurdu.
Her ne yeteneğin varsa kullan. Sadece en iyi şakıyan kuşlar ötseydi ormanlar çok sessiz olurdu. -Henry van Dyke-
Sayfa 185 - Doğan Novus Yayınları, 15. Baskı, çeviren: İstem ErdenerKitabı okuyor
Reklam
"Ne iyi olurdu, herkesin, ... Ben yalan söyleyebilirim, Ama sana değil... Bir, sen’i olsaydı.. Ne iyi. Şimdi herkesin bir sen’i var. Yalan söylediği."
Bir gün Don Kişot, hüzünlü kişiliğin bu ünlü şövalyesi, dünyanın gelmiş geçmiş şövalyelerinin en saf, en yüce gönüllü, en kalbi temiz olanı Don Kişot, sadık seyisi Sancho'yla serüven peşinde yolculuklara çıkarken birdenbire onu uzun süre düşündüren kuşku ve şaşkınlığın içine gömülüyor. Olay şu: Yaşamöykülerini şövalye romanları adı verilen ve
Sayfa 950 - 951, 952, 953, 954, 955 Yapı Kredi Yayınları
... " Bir şey mi oldu? Iyi misin?" dedim. Ne olduğunu , nasıl olduğunu sormamalıydım. Soru aptalcaydı: Çünkü bir fahişenin hayatında her gün - onu üzecek en az bir şey olurdu.
Sayfa 53 - İletişim Yayınları
Yaşamak, doğmuş olmanın bir sonucundan başka bir şey değildir
Taocu bilge Lao Tzu, bütünlüklü ve nezih bir hayatın küçük bir köyde yaşanabileceğini söyler. Zen’in kurucusu Bodhidharma, dokuz yılını bir mağarada, ortalıkta koşuşturmadan geçirmişti. Pa ra kazanmak, büyümek, gelişmek, endüstri ürünleri yetiştirmek ve bunları nakletmek için endişelenmek çiftçiye uygun bir yol değil dir. Burada olmak, küçük bir tarlaya bakmak, her günün, her bir günün tüm özgürlük ve bolluğuna sahip olmak; tarımın özgün yolu bu olmuş olmalı. Yaşantıyı ikiye bölerek, bir tarafa maddî diğer tarafa da manevî demek daraltıcı ve kafa karıştırıcıdır. İnsanlar yiyeceğe bağımlı olarak yaşamazlar. En nihayetinde, gıdamızı nereden aldığımızı bilemeyiz. Hatta insanlar yiyeceği düşünmeyi bıraksalar daha iyi olurdu. Benzer şekilde, insanlar “yaşamm gerçek anlamı”nı bul mak için kendilerini sıkıntıya sokmaktan vazgeçseler iyi olurdu; büyük manevî soruların yanıtlarını asla bilemeyiz, ama anlamamak iyidir. Doğduk ve yaşamın gerçekliğiyle doğrudan yüzleşmek için dünyada yaşıyoruz. Yaşamak, doğmuş olmanın bir sonucundan başka bir şey de ğildir. İnsanlar yaşamak için her ne yiyorlarsa; insanlar yaşamak için her ne yemeleri gerektiğini düşünüyorlarsa, bu yalnızca dü şünerek buldukları bir şeydir. Dünyanın varoluşu öyledir ki, eğer insanlar, İnsanî iradelerini bir yana bıraksalar ve onun yerine doğa tarafından yönlendirilselerdi, açlıktan öleceklerini düşünmek için hiçbir neden olmazdı.
Sayfa 122
Reklam
68 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Stefan Zweig'in kitaplarını, anlatım dilini, hikayeyi ele alış şeklini genel olarak seviyorum. Beni hikayenin içine çekip o hikayede ki karakterleri hem anlamaya hem de kendi hayatımda olanlarla bağdaştırdığım olayları daha çok düşünmeme ve farklı bakış açısı ile bakmama sebep oluyor. Bazen de evet böyle düşünmekte çok haklıymış diyorum.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,5bin okunma
İnsan hayatta edindiği bu deneyimlerle, tekrar dünyaya gelip yaşantısına çekidüzen verebilseydi ne iyi olurdu!
Yapı Kredi Yayınları / PDFKitabı okuyor
120 syf.
8/10 puan verdi
Hatice Günday Şahman'ın H2O Kitap tarafından yayımlanan yeni öykü kitabı Yarım Kalmasın, bir yerinden kırılan, yarım kalan hayatlara sahip insanların öykülerini anlatıyor. Yarım kalmasın dileğiyle belki de karakterler yaşamlarına bir şekilde devam ediyor. Anlatımdaki duygu yoğunluğunu kitapta yer alan on iki öyküde de görebiliyorsunuz. Bu da bir yerinden öykülere tutunmanızı sağlıyor. Özellikle italik kısımlarda yer yer sözlü halk kültürümüze de dayanan masalsı bir dili görüyorsunuz. Eserde en çok bu anlatımın ön plana çıktığı öyküleri beğendim. Keşke bu güzel dil tüm öykülere sirayet etseydi, ne de iyi olurdu. Kitapta en çok "El İyisi" adlı öyküyü beğendim.
Yarım Kalmasın
Yarım KalmasınHatice Günday Şahman · h2o Kitap · 20243 okunma
Kafatasımı açıp, bütün bu gri yumuşak kıvrım kıvrım yığını çıkarıp uzağa atsaydım, bir köpeğin önüne atsaydım, ne iyi olurdu!
Yapı Kredi Yayınları / PDFKitabı okuyor
Edep ilimden önce
"Hz. Ömer ne de güzel söylemiş “Edep ilimden önce gelir.” diye. Günümüz insanı ne kadar da muhtaçtır bu söze. Edeb, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlâk, hayâ, nezaket, zarafet gibi manaları içinde barındırır. Edep haddi aşmamaktır. İnsanlara iyi muâmelede bulunmak, sünnet üzere yâni Peygamber Efendimizin (sav) buyurduğu ve davrandığı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.