Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(yaşlan 30 ila 40 arasında değişen iki çocuğu var, aynı zamanda büyükanne): Bir şeyler yapıyorum. Arıyorum, endişeleniyorum, elbette endişeli biriyim, soruyorum, ilgileniyorum, ziyaret ediyorum, tatil dönemlerinde onları bana davet ediyorum ve bir ailenin bütün bu yapmacık tavırlarını takınıyorum, bütün bu tiyatro oyununu oynuyorum. Ama işte öyle değil, bağ kuramıyorum. Torunları görmek için ziyarete gittiğimde onlarla ilişki kuruyorum ama bu durum ilgimi çekmiyor. Bu gerçekten ben değilim. Bu süre boyunca da düşünüyorum: Bu ne zaman bitecek de gidip yatağımda kitap okuyacağım? lyi bir film izleyeceğim? Radyoda bir program dinleyeceğim? Bunlar daha çok ilgimi çekiyor, bana daha uygun, ben gibi. Bahçede takılmak, kuru yaprakları süpürmek. .. bunlar daha bir ben gibi. En azından bugüne kadar öyle.
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
Yeni Uygarlıklar Kurmak
Kristal Bedene-Girenler, D042102, San Diego, CA. Soru: Benim genel bir sorum var. Ben dünyaya barış getirmek için insanların düşünüşlerinin uyum içine sokulmasına yardımcı olmakla ilgileniyorum. Bunu kolaylaştıracak uygarlıklar kurmakla ilgili olarak bize bir perspektif verebilir misiniz? Grup: Bunu yapacak olan biz değiliz, bunu yapmakta olan
"Sanki aramızda bilmediğim bir fırtına patlak verecekmiş de kesin bir küskünlüğe yol açacakmış gibi. Hiçbir şeyi öğrenmek istemiyordu. Ona göre tartışma akla sığmaz bir şeydi. Her şey pürüzsüz, kaygan olmalıydı. Yine de zaman zaman ona söyleyecek bir şeylerim oluyordu. Onun tavrı problemlerle yüz yüze gelmemizi engelliyordu ve ıvır zıvır ve
Duyarlılık açısından, ölülere ne kadar saygı duysam da yaşayanları iyileştirmekle daha çok ilgileniyorum.
Dolli'nin iç sesi
"Grişa'yla şimdi güzel ilgileniyorum ama şu anda boş olduğum, doğum falan yapmadığım için yapabiliyorum bunu. Stiva'ya elbette bel bağlanmaz. İyi insanların yardımıyla onları yetiştiririm ama ya yine doğum yaparsam..." Ve aklına kadının çocuğunu acılar içinde doğurmak üzere lanetlendiğini söylemenin ne büyük haksızlık olduğu
Sayfa 789Kitabı okudu
Reklam
* Dört yaşındayken akrabalarıyla yaşamak üzere bu ülkeye gelmiş ve o zamandan beri de kah akrabalarının yanında kah yetimhanede kalmış on dört yaşında Jamaikalı bir çocuk, okul yönetimi tarafından bana yönlendirilmişti. Gerekçe, "şiddet eğilimi, kabadayı­lık ve saldırganlık" idi. İlk buluşmamızda yaklaşık on dakika kalmış, ısrarla
Sayfa 144
Fişek son derece kibirli bir tavırla, "Vah zavallıcık!" diye haykırdı. "Görüyorum ki sen aşağı tabakaya mensupsun. Benim mevkiimdeki kişiler asla yararlı olmazlar. Bizim sahip olduğumuz yetenekler tek başlarına yeter de artar bile. Ben şahsen işin hiçbir türünü, özellikle de senin önerdiğin işleri tasvip etmem. Hatta çok çalışmayı,
Sayfa 21 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler Dizisi - Harika FişekKitabı okudu
Briançon teyzemin cenazesi. Bu konuya hiç girmeyeceğim, çünkü duygu yazmak için çözümlendiğinde içten kendiliğindenlik çiçeğini yitiriyor. Kaldı ki bende bıraktığı izlenim çok güçlü değildi. Her şey hala çok nesneldi. Zihnim edineceğim izlenimleri bana fazlasıyla dayatıyordu: Izlenimlerin üstümde bir etkisi yoktu. Buna karşın, Charles yengemin
Sayfa 146 - 147 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Bana ister inanır, ister inanmazsınız Mösyö, bu küçükhanımı tanımıyordum, ne yaptı bilmiyorum; buna rağmen bu zavallı kızı seviyorum, onunla ilgileniyorum, kamelyalırı da tam fiyatına veriyorum. Öz benim en çok sevdiğim ölüm. Biz Mösyö, ölüleri sevmek zorundayız, çünkü onlarla o kadar mesgulüz ki başka bir şeyi sevmeye neredeyse vaktimiz yok."
Reklam
Astronomiyle ilgileniyorum, kendi teleskobumu yaptım. Geceleri gökyüzüne baktığımda kâinatın düzeni içerisinde ne kadar minicik, önemsiz olduğumuzu fark etmek beni sarsıyor. Eskiden yaşamış insanların kendi önemsizlik duygularıyla baş edebilmek için biz insanları çok önemseyen ve her adımımızı yakından takip eden bir Tanrı yarattığı bence çok açık. Ayrıca ölüm fikrini yumuşatmak için uydurduğumuz cennet tarzı fantezilerin veya peri masallarının da yine bariz bir ortak teması var: "Biz ölmeyiz" - başka bir gerçekliğe geçiş yaparak var olmaya devam ederiz.
Sayfa 46 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Olduğu şekliyle, yaşamlarımızı sadece canlandırıyoruz, sindirilmemiş deneyimleri onları doldurabildiğimiz kadar hızlı bir şekilde yutuyoruz çünkü kendi varoluşumuzun farkındalığı o kadar yüzeysel ve o kadar dar ki bize hiçbir şey basit olmaktan daha sıkıcı gelmiyor. Size dün ne yaptığınızı, gördüğünüzü, duyduğunuzu, kokladığınızı, dokunduğunuzu ve tattığınızı sorarsam, fark ettiğiniz birkaç şeyin ve sadece hatırlamaya değer olduğunu düşündüğünüz şeylerin seyrek, yarım yamalak taslağından başka bir şey elde etmem olası değildir. Bu kadar tecrübeli bir varoluşun sonsuz bir gelecek açlığının doyumsuz olması şaşırtıcı mı? Ama farz edelim ki, "Sana anlatmam sonsuza kadar sürer ve şu anda olanlarla çok ilgileniyorum." Gözler gibi hassas mücevherler, kulaklar gibi büyülü müzik aletleri ve beyin gibi muhteşem bir arabesk sınırları olan bir varlığın kendisini bir Tanrı'dan daha aşağı bir olgu olarak deneyimlemesi nasıl mümkün olabilir? Ayrıca, bu hesaplanamayacak kadar süptil organizmanın, çevresinin daha da harikulade modellerinden ayrılamaz olduğunu düşündüğünüzde, en küçük elektrik tasarımlarından tüm galaksilere kadar bu sonsuzluğun enkarnasyonunun varlıktan sıkılabileceği nasıl düşünülebilir?
Sayfa 123 - Sola UnitasKitabı okudu
Biliyorsun ben evrenle ilgileniyorum Hans Thomas dedi. Gezegenlere ilgi duyuyorum, özellikle yaşam olan gezegenlere. Cevap vermedim, onun bu konuyla ilgilendiğini ikimizde biliyorduk. Babam devam etti. Esrarengiz bir gezegen keşfedildi bu yakınlarda biliyor musun? Birkaç milyar zeki canlı yaşıyor üzerlerinde, iki bacakları var. Etrafta dolaşıp
PAN YAYINCILIK-İSKAMBİL KAĞITLARININ ESRARI
M.E.V. Şu anda hayatta veya dünyada en çok ilginizi çeken şey nedir? J.L.B. Artık biraz huzura kavuşmak ilgimi çekerdi. Şu anda ülkemin kaderiyle ilgileniyorum, bu benim için çok önemli. Sonrasında annemin sağlığı için endişeleniyorum. Yetmiş üç yaşında ama hâlâ başka birini bekleyerek yaşıyor, hem de bu yaşta böylesi bir bekleyişin saçma ve faydasız olduğunu bilmesine rağmen. Tanınıp tanınmama meselesine gelirsek, böyle şeyler hiçbir zaman ilgilendirmedi beni. İkisi de aynı şey bence. Bununla birlikte, tanınmamanın bizi nasıl talihsiz hissettirebileceğini anlıyorum (içten fakat son derece başarısız olmuş yazar arkadaşlarım var). Schopenhauer demiş ki, sahip olduklarımız bizi mutlu etmeyebilir ama sahip olmadıklarımız şüphesiz bizi mutsuz eder. Bu sağlık için de böyle. Vücudumuzdaki organları sadece hastalandıklarında hissediyoruz örneğin. Servet için de aynı şeyin geçerli olduğunu düşünüyorum. Zenginler doğal olarak kendilerini mutlu hissediyorlar, hatta paranın bir öneminin olmadığını bile düşünebiliyorlar, ama parasız kaldıklarında ne kadar da önemli olduğunu fark ediyorlar. Bir keresinde Macedonio Fernández bana kısa bir hikâye anlatmıştı. Şöyle diyordu: "Ne garip! Hiçbir zaman nasıl soluk alıp verdiğimle ilgilenmemiştim, ama Montevideo'daki Capurro plajında bir dalga beni dibe batırınca, beni ne kadar da yakından ilgilendirdiğini fark ettim. Daha da garip bir şey, kurtulunca gene ortadan kayboldu." Bernard Shaw da der ki, diş ağrısı çeken biri, dişi ağrımayanın mutlu olduğunu düşünme hatasına düşer. Âşık olmamak, hastalanmak, bunlar hep diş ağrısının farklı biçimleri.
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.