Ben öncelikle kitabı çok beğendiğimi söyleyerek başlamak istiyorum bu incelemeye.
Hikayesi ile, tarih bilgisiyle, kurgusuyla, sözcüklerin ve cümlelerin içimde oluşturduğu, sanki rıhtımda dans eden o karakterleriyle unutamayacağım harika bir yolculuk oldu benim için.
Beyaz Hala, beyaz pudrayla kat kat pudralanmış kadar beyaz yüzü, yüzlerce derin çizgiyle oya gibi işlenmiş, mavi gözlü yaşlı kadın senden ne çok şey öğrendim, seni ne çok sevdim. Emin ol en kısa sürede yanına geleceğim, o Gelibolu sokaklarında dolaştığını görebilmek için.
Mülazım Ali Osman Bey, gömleği ile beraber hayatını ve milletini emanet eden o kahraman adam...
Anzak Er Alistair John Taylar, ne kadar üzüldüm, ne kadar ağladım seninle beraber bilsen. O savaş gecesi Gelibolu da Uzun Beyaz Bulut'un altında koşarken, ayağına takılıp seninle beraber yere düşen bendim sanki...
Ya Viki Taylor sen, bir hikâyenin peşine takılıp gelen Yeni Zelandalı, müthiş kadın...
Ya sana ne demeli Beyaz Hala'nın kardeş torunu genç, zeki, yakışıklı İstanbullu Avukat Ali Osman Taylor, sen siyasete girmedin mi hala El-Yi OTH-MAN...
Öylesine akıcı, kucaklayıcı, samimi bir tarih destanıydı ki anlatılan, yüreğim ağzımda, Gelibolu'nun ayazında ruhum üşüdü resmen... kesinlikle tarihle ilgileniyorum diyen herkesin okuması gereken bir kitap...
Suğra Öncü nün çevirdiği 
Kendine Ait Bir Oda yı okudum. Çok kitap okurken düşülen minik bir hata affınıza sığınarak. Lakin alıntılarıma bakarsanız çevirisinin de ne denli tertipli ve yerinde olduğuna hak verirsiniz.
''Her ne olursa olsun, kitaplar söz konusu