Ne kadar Da Doğru
Bir çocuğa bakınca onun çocuk olduğu hemen anlaşılır ama yetişkin görünümlü birine bakınca onun gerçekten yetişkin biri olup olmadığı hemen anlaşılmaz.
Tarihte dikilmiş en yüksek ve en pahalı ve gerçekten de en kıymetli mezar taşı bir köpek için dikilmiş. Hayır, Amerika'da değil sanılacağı gibi, Londra'da. Bu gerçeği yeniden anımsamak insanın köpek hakkında doğru düşünmesine yetecektir. Soru bu dünyada çoktandır birinin ne kadar insansı olduğu değil, ne kadar köpeksi olduğudur, bugüne kadar temelde, gerçek onurlandırılmak isteniyorsa insanın ne kadar köpeksi olduğunun söylenmesi gereken yerde, ne kadar insancıl olduğu söyleniyor.
Reklam
Julia, dudakları nefis bir sırıtışla büküldü. "Verdiğim sözleri oldukça ciddiye alırım," dedi Clay, parmaklarının arasındaki külotu çevirip, onun ayaklarındaki tutuşunu sıkılaştırırken. İç çamaşırını sabit tuttu ve Julia'nın ağzının açılıp kalmasını, gözlerinin huşuyla kapanmasını izleyerek, onun lezzetli, kayganlığı boyunca
Sayfa 88
Annelerin değişik tedavi metodları vardır
“Anne, çok kötüyüm, ölüyorum galiba,” dedim. “Tövbe de kuzum. Ne ölmesi... Nazar değdi sana. Ondan oldun böyle.” Annem gitti, yan odadan büyücek bir battaniye getirdi ve onu yere serdi. Masanın üzerinde duran boş reçete kâğıtlarından birini aldı eline. Diğer eline de perdede saplı duran dikiş iğnelerinden birini. Merak ve biraz da çaresizlikle izliyordum yaptıklarını. “Hadi, yat battaniyenin üzerine,” dedi. “Ne yapacaksın?” dedim. Cevap vermedi. Yataktan inerek yere battaniyenin üzerine sırtüstü yattım. Annem, elindeki boş reçete kâğıdını iğneyle delerek, bir yandan mırıl mırıl dualar okuyor, bir yandan da Kızılderililer gibi etrafımda dönüyordu. Beş altı tur attıktan sonra, sobanın yanından aldığı kibritle delik deşik olmuş reçete kâğıdını yaktı. Küllerini yine dualar okuyarak üzerime serpti. Başımdan ayak ucuma kadar sıvazlayarak işini bitirdi. “Hadi kalk kuzum, bir şeyin kalmadı,” dedi. Kalktım, yatağa uzandım. Çok iyi hissediyordum kendimi. Titremelerim geçmiş, ateşim de dinmişti. Abdest almak için banyoya doğru giden annemin arkasından, dayanamadım konuştum: “Babam haklıymış. ‘Oğlum, annen diplomasız doktordur, derdi de inanmazdım.” “İyi doktormuşsun valla... Yalnız, yarın hemşirelerin yanında falan söyleme yaptıklarını.” Dualarının içine karıştı gitti cümlelerim.
Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın
Sayfa 83
Sürekli yeme alışkanlığımız ve yiyeceklerin kalitesinin bozulmasının sonucunda "besin algılama yeteneğimiz bozuldu. Artık yukarıda değindiğim dört proteine dayalı olarak hücrelerimiz, yiyecek durumu hakkında doğru bilgi edinemez hâle geldi. Bu yüzden kıtlık sinyali düğmesi çalışmıyor ve bu düğme çalışmayınca kilo vermek de mümkün olmuyor. Özellikle kırklı yaşlarda bu durum daha da belirgin hâle gelir. Vücudunuz artık kıtlık sinyalini algılayamaz ve B planı olarak yağları yakıt olarak kullanmak için hibrit motorlarda yakamaz. Sonuç olarak sizler de her ne kadar aç kalsanız da kilo veremez hâle gelirsiniz. Dahası bazı yiyecek seçimleri, özellikle şeker, hibrit motorların dengesini bozar. Beslenmede yaşlanmaya yol açtığı gerekçesiyle ilk suçlanan gıda şekerdir. Hücre motorlarına yakıt olarak çoğunlukla şeker, yani işlenmiş unlu ve şekerli gıdalar kullanırsak metabolik esneklik giderek azalır ve hücreler yağ yakmakta zorlanır. Şekeri motor analojimizdeki dizel yakıta benzetebiliriz. Yağ ise aracın elektrikli çalıştığı hâli olsun. Sürekli dizel kullanmanın arabayı hızla eskiteceğini anlamak kolay. Gerçekten de şeker, yani glikoz hızlı, ucuz ve kirli bir yakıttır. Şeker neden kirli bir yakıttır? Çünkü fazla egzoz çıkarır.
Reklam
doğru mesafe, rahat hissetmenizi sağlar, bu sayede bağlanma konusunda kendinizi savunmanız ya da içinize çekilmeniz gerekmez. sıkı ancak esnek sınırlar, duygularınızı hissetmeniz için yeterli alanı sağlarken aynı zamanda ailenizle kurduğunuz bağı iyileştirirken keyif almanızı da mümkün kılar. sonunda gerçekten ne hissettiğinizi bilecek kadar derin nefes aldığınızda, bırakmak zorunda kalmazsınız.
Sayfa 189Kitabı okudu
200 syf.
7/10 puan verdi
·
79 günde okudu
Kahve Soğumadan Önce | Yorum & İnceleme
Her şeyin bir soruyla başladığı bir kitap. “Geçmişe gidebilseydiniz ama yalnızca kahvenin Soğuyana kadar orada kalabilseydiniz ne yapardınız ve kiminle buluşmak isterdiniz?” Tabi aynı zamanda geçmişe gitmeniz geleceği de değiştirmiyor. Bu kitap benim Japon Edebiyatına ait okuduğum ilk kitaptı. Bu yüzden açıkçası kitaptaki karakterlerin
Kahve Soğumadan Önce
Kahve Soğumadan ÖnceToshikazu Kawaguchi · Epsilon Yayınevi · 20215,5bin okunma
- "Ay, burada (sanatoryumda) öğrenmekten bıkıp usanmadın, biyolojin, botaniğin ve elle tutulmaz dönüm noktaların bitmiyor. İlk geldiğin gün 'zaman' diye tutturdun. Burada olmamızın nedeni daha akıllı olmak değil, daha sağlıklı olmak. İnsanlar konuşup düşüncelerini sergilemeye başladıklarında sonuç hep kafanın karışmasıdır. Sana hep diyorum, önemli olan bir insanın ne düşündüğü değil, doğru dürüst biri olması. En doğrusu da hiçbir fikir sahibi olmayıp yalnızca görevini yapmak." - "Evet, vatanın bir uşağı olarak yaşam yalnızca biçimden oluştuğuna göre bunu söylemen doğal. Benim içinse farklı. Ben bir sivilim. Ama bu kadar kafa karışıklığı beni rahatsız ediyor. İşimizin daha akıllı olmak değil, daha sağlıklı olmak olduğunu söylüyorsun. Bu ikisinin birbirleriyle uyumlu olması gerekir, tamam mı! Buna inanmıyorsan dünyayı ikiye bölmüş olursun.
Sayfa 60
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
‘ gölgeler içindeki Hamlet ’
Sahte bir Shakespeare tiyatrosu gibi gözükse de tamamiyle Dazai'ye ait muhteşem bir tiyatro eseri olmuş. (Yani Dazai yine yapmış yapacağını.) Becerisizim dese de beni hayranlık içerisinde bırakan hatta Shakespeare tiyatrolarını okurken alamadığım zevki Dazai'nin tiyatro alanında ki tek çalışmasını okurken zevk almak, beni fazlasıyla
Yeni Bir Hamlet
Yeni Bir HamletOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 2022588 okunma
Reklam
Merhaba kitapseverler #7Antakya#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#alıntı "O gün Antakya önceki günlerden farklıydı,çok farklıydı. Her yerde ölüm kokusu vardı. Kaldırımlar ceset torbaları içine konulmuş, götürülmeyi bekleyen çok sayıda cansız bedenle doluydu ve sayıları giderek artıyordu." ( 6. gün. 11 Şubat 2023) Deprem olduğu gece kardeşini telefonla arayıp ulaşamayınca Ankara 'dan yolara düşen Doğan Doğru , Antakya'da gördükleri karşısında ne yapacağını bilemez ,manzara o kadar kötüdür ki. Kardeşinin yaşadığı yeri ,evi zor bela bulur ve enkazın yanı başında on dört gün bekler . Bu uzun bekleyiş ona bu eseri yazmasına vesile olur. Tüm yaşadıklarını kaleme döker. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanılan tüm hayatları değiştiren ve aynı zamanda da yaşamını kaybeden Mustafa Sinan Doğru ' nun ağabeyi Doğan Doğru'nun 7 Antakya eseri İsteyenlere bu türü sevenlere önerim olsun. Sağlıcakla, kitapla kalın!!! @elpisyayinlari
Aylin Sezersan
Aylin Sezersan
164 syf.
10/10 puan verdi
Selaamm Kitapdostlarım Kişilik problemi yaşıyorum. Psikoloji kitaplarında olanlardan değil. Bir ilişkide iki insandan birisi hep iki insan oluyorsa en çok seven odur @mavigokyayinlari'ndan çıkan @atakanmustafadogann'ın kaleminden müthiş bir kitabın yorumu ile geldim sizlere. Ontolojik manada özümüze kör bir varlık olduğumuz için
Habil’in Başına Gelmeyenler
Habil’in Başına GelmeyenlerAtakan Mustafa Doğan · Mavi Gök Yayınları · 202412 okunma
"Benimle o kadar sert sevişmeni istiyorum ki," dedim, "her şeyi unuttur." Sergei beni kıçımın altından tutup kaldırdı ve ön kapıya doğru taşıdı. Bacaklarımı beline doladım ve yüzünü avuçları- mın içine alıp her yerine öpücükler kondurdum. Kusursuz bur- nuyla başladım, sonra alnına ve kaşlarına geçtim, her bir detayı hafızama
Sayfa 210
Bir insanın yalnızlığı üzerine söylenecek o kadar söz vardır ki! O kadar büyüktür ki yalnızlık. O kadar kalabalıktır ki. Dünyayı dolduran canlılardan uzak bir hayat yaşamak ya da binlerce bedenin arasında olup hiçbirini dinlemeden ilerlemek. Hepsi de yalnızlığın türleridir. Hapishanelerdeki tek kişilik hücreler bazılarını delirtip kendi isimlerini bile unuttururken bazılarını da Tanrı’ya dönüştürür. Ama ne olursa olsun önemli olan tek şey pişmanlıktan arınmaktır. Kendini yalnızlık okyanusuna can simidi olmadan, boğulmak üzere bırakmış bir insan, içindeki dibe sürüklenirken devirdiği her metrede sonsuz huzuru hissetmeye başlamışken, eğer tek bir salise pişmanlık duyarsa yalnızlığından, tek bir salise tereddüt ederse tercihinden, işte o an kişinin felaketi başlar. Panik acıyı getirir. Bir kuş gibi suyun içinde süzülen vücudu çirkinleşir, gerilir, kıvrılır, kontrolsüzce kasılır. Ve tercih ettiği yalnızlığın içinde kaybolmaktan korkan insanın en büyük acısı olan deliliğin başladığı noktadır. Daracık, nefesin bile zor alındığı, yerin metrelerce altındaki bir dehlizde, tonlarca havayı hatırlayıp nefes almamaya ve kalp krizi getirecek kadar büyük bir panik yaşamaya benzer. İçine adım atıldığında girdaba ayak uydurulur. Kendisine çeken dev hortumla uyumlu şekilde dönmek, yapılması gereken tek doğru harekettir. Kurumuş bir yaprağın lodosa boyun eğmesi gibi, insanda yalnızlığına boyun eğilmedir. Yalnızlığın çelikleşmiş iskeletine karşı çıkmaktansa onda keşfedilmeyi bekleyen binlerce bilinmeyeni aramaya çalışmalıdır. Yalnızlık insanın içindeki gizli mabettir..
144 syf.
5/10 puan verdi
Bu kadar kasma, paranoyak olursun ;)
"Buldum. Buldum. Son soru. Sen hala bir nebze olsun, kalbinin herhangi bir köşesinde, evliliğin bir aşk ilişkisi olduğu yanılsamasını taşıyor musun? Eğer taşıyorsan, bu birçok sorunun nedeni olabilir." Soruyu soran karakter, bunun bir yanılsama olduğunu kabul ederek, içine kendi yargısını da katarak sormuş ama, siz ne düşünürsünüz?
Aldatma
AldatmaPhilip Roth · Ayrıntı Yayınları · 2010113 okunma
Resim