Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazlama ile Muffin (3)
"Bazlama: Günaydın prenses Muffin!" Muffin, pencereden başını çıkarıp şaşkınlıkla baktı. "Muffin: Oh, günaydın Bazlama. Ne tatlı bir sürpriz bu!" Bazlama, heyecanla devam etti. "Senin için buradayım, gözlerinin güzelliğini gün ışığına vurmaya geldim!" Muffin, kıkırdayarak cevap verdi. "Muffin: Gerçekten mi? İyi ki gelmişsin o zaman!" Bazlama, kendine güvenle devam etti. "Seninle birlikte olmak, yüzümde bir ekmek kadar geniş bir gülümseme bırakıyor!" Muffin, kahkahalarla yanıtladı. "Muffin: Aferin, o kadar da kötü değil!" Bazlama, gülerek devam etti. "Aslında, seninle olan her an bana bir peri masalı gibi geliyor. Sen benim prensesimsin, Muffin." Muffin, gülümseyerek karşılık verdi. "Muffin: Öyle mi? Peki, o halde prensesinizin kahvaltıya ihtiyacı var, değil mi? Gel içeri, sana bir fincan kahve ısıtayım." Bazlama, sevinçle kabul etti. "Bazlama: Evet, lütfen! Kahvenin tadı senin gülüşünden daha tatlı olabilir mi ki?" Muffin pencereyi kapatırken, içeriye doğru yürüdü. Bazlama, sevinçle gülümserken kendi kendine konuştu. "İşte bu, Bazlama. Aşkını ilan ettin ve hatta kahvaltı bile kazandın!"
“ Bir şey gibi olmamak, asla kötü değildir. Henüz bir çerçeveye sıkıştırılmadığın anlamına gelir ne de olsa."
Reklam
Ne tesadüftür ki bölgede katledilen hep Sünni nüfus Irak ve Suriye tamamen şiirlerin elinde olduğunda üç yüz yıldır hayal ettiğiniz Türkiye İran Savaşı gerçekleşecek beş yüz yıldır mezhebi Sünni olan tarikatların içinde yerleştirdiğiniz ajanlarınız Şii düşmanlığını pompalıyor bu tarikatlara bağlı olan milyonlarca insanın birden savaş için ayaklandığını düşünürsek kötü bir plan değil bir de bu işin öbür tarafı var mezhebi olan tarikatlar içindeki ajanlarınz uyanık şekilde sünni düşmanlığını yayıyor İslam’ın önemli simgelerinden halife olmuş Ömer’e bazı şii ler küfrediyor Türkiye’de ABD ve İngiltere düşmanlığından daha çok İran düşmanlığı yayıldı İran ve Irak’taysa Türkiye düşmanlığı yayılmaya çalışıyor mesele budur
Devletlerin gücü ve zayıflığı, ulusların refahı veya çürümesi sadece yöneticilerin yetkinliğine veya yetersizliğine bağlı değildir. Yöneticiler ne olursa olsun, iyi ya da kötü, kahraman ya da zalim her zaman halklarının bir yansımasıdır.
33. Mektup
Alimlerin dünyaya olan düşkünlüğü, güzel yüz üzerindeki bir leke gibidir. Bu gibi âlimlerin ilmi halka fayda verse de kendilerine fayda sağlamaz. Her ne kadar dinin güçlenmesi bunların omuzlarına bırakılmışsa da bunun fazla bir önemi yoktur. Zira dini takviye bazen zalim ve günahkâr kimselerin eliyle de olabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz ﷺ buyurmuştur: إِنَّ اللَّهَ لَيُؤَيِّدُ هَذَا الدِّينَ بِالرَّجُلِ الْفَاجِرِ "Hiç kuşkusuz Allah bu dini günahkâr bir kimse ile de güçlendirip destekleyebilir. " Bu tür âlimler fâris taşı gibidir. Bu taşa saydam bir şey sürüldüğünde altına dönüşür. Ama taşın kendisi taş olarak kalır. Bunun gibi, taş ve ağaca bırakılan ateş de çok fayda sağlar ama söz konusu taş ve ağaç içlerine bırakılan ateşten bir türlü yararlanamaz. Hatta kötü âlimlerin ilimlerinin kendilerine zarar verdiğini bile söyleyebilirim. Çünkü ilimleri sayesinde aleyhlerine deliller tamamlanmış olacaktır.
Semerkand | ⚘
"Hagrid'in sorunu da bu ya zaten!" dedi Ron, kulübenin duvarına vurarak. "Hep canavarların sanıldığı kadar kötü olmadığını düşünüyor. Peki, sonuçta bu ona ne kazandırdı? Azkaban'da bir hücre!"
Reklam
Kötü bir insanın hata yapmamasını isteyen biri, incir ağacının incirlerinde acı sıvı bulunmamasını, bebeklerin ağlamamasını, atın kişnememesini veya kaçınılmaz olan herhangi bir şeyi isteyen biri gibidir. Karakteri kötü olan biri başka ne yapabilir? Gücün varsa, onun karakterini iyileştir.
Sayfa 171 - Can Yayınları - 1. BaskıKitabı okuyor
Denizden gelen hava ılıktı, ama Sydney'nin tüylerinin ürpermesinin sebebi havanın sıcaklığı değil, yanı başında duran adamdı. "Bu hafta seni özledim, Syd." Sydney ona döndü, adım atma konusunda hazır olup ol- madığından emin değildi. "Ben de seni özledim." Dudakla- rını yaladı, bakışlarını Luke'a çevirme cesaretim buldu. "Söylediklerini çok düşündüm." Dökülen bir tutam saçı Sydney'nin kulağının arkasına atan Luke sordu: "Ve?" "Şu anda ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok. Kötü bir bahisim." Luke kollarını ona doladı. "Söylemiştin." Bunu nasıl yapabiliyordu? Nasıl onu sarıp sarmalarken aynı zamanda bu kadar güvende hissettirebiliyordu? Luke, sanki kendine engel olamıyormuş gibi, başını eğip onu öptü. "Luke..." "Hmm?" Tekrar öptü. "Bu akşam ne kadar harika gö- ründüğünü söylemiş miydim!""
Sayfa 57
Sen ne kadar iyi olursan ol, senide çoğu zaman yanlış anlayan insanlar olacak. Ne kadar güzel olursa olsun kalbin, her zaman seni tanımayan birinin önyargısı yüzünden kötü niyetli biri sayılacaksın. İnsanları kendin gibi iyi niyetli sanma. Kim ne derse desin, olduğun gibi kal. Çünkü başkalarının senin hakkındaki fısıltıları, senin ışıltıların olmamalı.
"Yoksulluğum yüzünden belli yetilerim öyle keskinleşti ki bu bende doğrudan birtakım sıkıntılar yaratıyor, evet, emin olun, doğruca kötü durumlara neden oluyor ne yazık ki. Ama bunun da kendine özgü yararları var, belli durumlarda bana yardımcı oluyor. Yoksul zekâsı zengin zekâsından çok daha incelikli bir gözlemcidir. Yoksul attığı her adımda çevresine bakar, karşılaştığı insanların söylediği her sözü kuşkuyla dinler; kendi attığı her adım düşüncelerine ve duygularına yeni bir ödev yükler, bir iş verir. Yoksul dikkatli bir dinleyicidir,duyarlıdır,tecrübeli bir insandır, ruhunda yanık yaraları vardır."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.