18imi yeni doldurmuştum, canımdan öte dediğim can bağı kardeşim ve sevgilimin ihanetine kadar.. Yıkılmıştım. Ben yaşadığımı yaşadım daha ne acı yaşayabilirim ki demiştim o zamanlar. Köprüleri yıkmak, tekrardan güven inşa etmek de hiç kolay değildi benim için. Hiç ummadığım yerde hiç ummadığım bir zamanda biri çıkmıştı karşıma. Dünya iyisi de biriydi ama bende oluşan cam kırıkları zedeliyordu bizi. Zamana ihtiyaç vardı ama zaman yetmedi bizi biz yapmaya. Ömrü yetmemişti sevdiğimin. İsyan etmemiştim ama ihanet, ölüm .. Hepsi beni mi bulmuştu gerçekten. Tekrardan yeni başlangıçlar yeni arkadaşlıklar . . Sonrasında ne mi oldu bu sefer farklı ihanetler.. arkamdan kuyumu kazmalar, kıskananlar, menfaat için ikili ilişkiler.. Zayıf olmam bile dert olmuştu bazılarına. Oysa iştahım kesilmişti uykusuzdu geceler. O yüzdendi gözümün altındaki morluklar .. Otuzlu yaşlarımda hevesim kalmadı hiçbir şeye. Zaman ne gösterir bilinmez ama gücüm yok, güzel günlere inancım yok, umudum yok.. Şimdi düşünüyorum da herşey insanoğlu için.. Kim bilebilir belki başka bir hayatta..
Gönül
Neydi bu içindeki susmak bilmeyen çocuğun adı? Sahi hiç mi susmazdı?Onu zorla susturmaya çalıştığı zamanlar oldu evet ama o bir müddet sonra, daha fazla çığlık atma derecesine gelene kadar devam ederdi haykırmaya. Beden onun ne istediğini gayet iyi biliyordu. Ama bunu ona anlatmaya çalışsa da başarılı olamıyordu bir türlü. Cahil körpenin bilmesi gereken bir şeyler daha vardı sanki.Beden ona çok güç sarf etmişti öğretmek için ama o kulak bile asmamıştı. Ona bunu sonunda biri öğretmiş ve yaşatmış olacak ki gün geçtikçe sesi çıkmaz olmuştu. Çocuk anlamış olmalıydı. Bağırmanın, haykırmanın bi çare getirmediğini.Bi ara terk-i diyar etmeyi düşündü bu bedenden. Ama bedeni orta yolu bulup onu yanında kalmasına ikna etmişti. Ona hayatı boyunca eşlik edeceğine dair söz vermişti.Menfaat uğruna yapılan bir çıkar ilişkisine dönmemişti bu söz.
Reklam
Güzide | 1.Deneme
Otur işte evinde, derdi sevgili abim. Bok mu vardı okumakta? Her yeni bilgi mutsuzluk sebebidir azizim. Bak hele şu insanlara. Daracık zihinlerinde ne kadar da mutlular. Dünyanın tasası sana mı kalmış?
.... Bir işçi ölümünün “dayanılmaz hafifliği” Zincirlerle çekiyor işçiler Güneşi yatağımın başına Ben nasıl çıkarım bu kirli yüzle Güneşin karşısına? Celal Sılay Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği romanındaki “dayanılmaz hafiflik” ifadesinin, birçok yazıya başlık olmasının artık sinir bozucu hale geldiğini kabul ediyorum. İnsan
Geç kalmak yapıştı üzerime, ne yapsam terk etmiyor. Dönüp diyorum: “Hep mi geç kalacağız!”
Beklemek de yorulur. Yorgunluğum beklemeye değil Kırgınlığım kendime, Dermansızlığıma. Rızkıma razı olamayışıma. Beklemek de rızkın bir parçası değil mi?
Reklam
Sevmek mi güzel sevilmek mi ne dersin
Çok küfür ediyorsun diyorlar .Ne yani hayatımın içine edenlere şiir mi yazayım ?
Aya mı gülümsedin, bu ne güzel gece #Atilla İlhan
Defterimden birkaç yazı
Bazen insan yazmak istiyor. Artık yazmak, okumak, çizmek, oynamak her şey elektronik. O yüzden yazmayı, okumayı ve eskisi gibi oyun oynamayı özledim. Küçükken okulda hoca söyler biz yazardık, ellerimizde derman kalmazdı. Yazmak güzel bir eylem ama ders notu yazmaktan nefret ederdim ki hala daha sevdiğim söylenemez. Ben herkesin yazması gerektiğini düşünüyorum. Ellerimizin kalem tutmayı unutmaması gerekiyor. Halbuki yazmamız gereken çok şey var. Hiçbirimiz yazar değiliz belki ama hepimiz kendi hayatımızda başrole sahibiz. Şu an bile yazarken ellerimin ağrıdığını hissediyorum. O kadar unutmuşuz ki yazmayı, kalem tutmayı… En son ne zaman elinize bir kalem kağıt alıp duygu ve düşüncelerinizi yazdınız ? Bahse varım çoğumuzun ilk uçurtma uçurduğu zaman kadar olmuştur. Sahiden neden uçurtma uçurmuyoruz ? Ben en son 8 yaşında uçurdum. Bunun bir yaşı mı var ? Varsa eğer bunu kim belirledi ? Eğer böyle bir kural yoksa neden bunca zaman bir kez olsun uçurtma uçurmadık ? Bilmiyoruz… Hepimizin bir hayatı var. Dinimiz, kültürümüz, ailemiz, arkadaşlarımız, sorumluluklarımız var. Yaşıyor ve nefes alıyorken hepimizin yazacağı muhakkak çok şey vardır. Kiminin mutluluk dolu, kiminin hüzün dolu, kiminin hayallerle dolu…
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.