Eğitim sistemi ne kadar kötü, öğretim programı ne kadar saçma, okul müdürü ne kadar anlayışsız olursa olsun, öğretmen öğrenciye sevgisini göstermenin bir yolunu bulur.
normal bir insanın vereceği mantıklı, uyumlu bir yanıt: kravat!.. Oysa deli olan biri boynumdaki bu şeyin saçma sapan, yararsız, renkli bir bez parçası olup çok karmaşık bir biçimde bağlandığını, ciğerlerime hava gitmesini ve kafamı çevirmemi zorlaştırdığını söyleyecektir. Yalan da değil, bir vantilatöre falan yaklaştığımda çok dikkatli davranıyorum, bir kaptırdım mı bu bez parçası yüzünden boğulabilirim. “Bir deli, bana bu kravatın ne işe yaradığını soracak olsa, ister istemez hiçbir şey, demek zorundayım. Yalnızca süs olarak kullanıldığı bile söylenemez, çünkü günümüzde cesaretin, gücün, üstünlüğün simgesi haline geldi. Tek yararlı işlevi, eve gidip de çıkardığınızda duyduğunuz rahatlama; insan sanki bir şeyler kurtulmuş gibi oluyor, neden kurtulduğunu bilemiyor o başka.
Reklam
Ne anlamlı Sesleniştir böyle Sultanım
***** Cüzleri yere bağlı kalana, bu sırlar saçma sapan gelir Ey öylelerinin evi olan dünyaya garip gelen sevgili dostum; onlara muhalefet etme ve idareye bak! Ey onların yurtlarına konmuş dost! Dilediklerini, istedikleri şeyi ver, onları razı et… *****
Yalnızlık
Çevrenizde birileri varken bile yalnız hissediyorsan hayatına renk katacak şeyler aramalısın. Deneyimim: Hayatımın büyük çoğunluğunu ailemden ayrı geçirmek zorunda kaldım. ● 1 - 3 yaşlarıydı arasindaydi sanirsam, çekirdek ailem baska sehirdeyken buyukannem, halam tarafından büyütüldüm. Sonuç olarak çekirdek aileme geç ısındım. ●12.5 Yaşından
672 syf.
2/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Yine hem yabancı kanallarda hem Türk kanallarda ısrarla önerilen ve vasat olan bir kitap. Konusu güzel ama ejderhalar olduğu için güzel. Kız güçlerini haketmiyor,gelişme gösteremiyor hiçbir şekilde. İkisi de sırf yüzleri ve vücutları için yükseliyor birbirine. Bu aşk değil arkadaşlar,bu başka bir şey yani çok iğrendim gerçekten. Yok xaden şöyle yok xaden böyle diye abarttığınız karakter ne zaman göğüs,dudak görse eriyip giden bir karakter miydi? 2 puan da haketmiyor bence ama o 2 puanı da sırf Liam,Tairn ve Andarna için verdim. Okurken sevdiğim 3 karakter buydu sadece koskoca 700 sayfanın içinden. Dili çok basitti,kurguda sadece minder dövüşlerini biliyoruz bir de arada bir ejderhayla savaşa falan çıkıyorlar işte o kadar. Son savaşta dedim neyse bari burası iyidir. Kız yine saçma sapan hareketler yaptı,hiç mi gelişemez bir karakter kaç aydan beri. Egitimdeyken tek düşündüğü şey offf xaden çok kaslı aşırı iyi hemen onla yatmalıyım.kafasinda. Xaden de ondan farksız değil. Bütün olaylar klişe zaten hepsi tahmin edilebilir. Sırf bir kitaba başladığım zaman bitiremezsem rahatsız hissettiğim için katlandim,cidden rezaletti yani.
Dördüncü Kanat
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,131 okunma
Kim demiş hayat zevk ve mutluluktur. Ne saçma düşünce! Hayat hayattır, bir ödevdir.
Sayfa 304
Reklam
312 syf.
·
Puan vermedi
Vakit kaybı,rezalet!!!
Hayatımda bu kadar kötü kitap az okumuşumdur kitap okuma gruplarında çok bahsi geçti diye merak edip açıp okudum ki okumaz olaydım . Bu ne saçma kitaptı ne bir olay örgüsü ne bir duygusallık ne bi merak olgusu hiçbir şey yoktu kitapta 3 sene bekaret yemini etmiş vs vs rahipsin sen olayın bu gidip ilk gördüğün güzel kıza hallenmen mi gerekiyordu yani bravo çok güzel eğitim almşn... okuyacak olanlar para verip alacak olanlar almasn yazık etmeyin daha güzel kitaplar var israf resmen
Rahip
RahipSierra Simone · Pukka Yayınları · 202487 okunma
Çağımızın hastalığı...
Elimizin altında tüm dünya var artık… Birkaç tuşla ulaşmamızın çok zor olduğu insanlara bile içimizdekileri dökebilmek gibi saçma bir lüksümüz bile var. Oturduğumuz yerden kendi içimizde biriktirdiğimiz her şeyi ardına gizlendiğimiz takma isimlerle istediğimiz herkese dökebiliyoruz. İçimizdeki çöpleri başkasının hayatının tam ortasına bırakabiliyoruz. İnsanların görünüşüne, giydiğine, sevdiğine, mesleğine, hayatı yaşama biçimine dair fikirlerimizi, hiçbir mahremiyet ve saygı kaygımız olmadan, bir ekran önünde sessiz kalarak, ya da onbeş dakikalık bir ünlü olma umuduyla kameralar karşısında doğmuşuz gibi, özgüvenle haykırıyoruz. Fonda mutlaka güzel bir şarkı çalıyor, bizler de o müziğin eşliğinde başkalarını yargılıyoruz...
Ne saçma, ne umutsuz. Yok olup gitmiş bir aşkı yeniden yaratmaya kalkışmak, üstelik de onun yitik bir gözün boşluğunda aramak.
Sayfa 94 - EverestKitabı okudu
312 syf.
8/10 puan verdi
Kitabın haberi çıkıp arka yazısını okuduğumdan beri deli gibi merak ettiğim bir kitap, Rahip. Herkese hitap etmeyen, yetişkin içerikli bir kitap olduğunu hatırlatarak başlamak isterim. Çünkü 'ayyy bu neeeeğğ' gibi salak saçma yorum yapıp beni çıldırtanlar olacak, siz okumayın arkadaşım, rica ediyorum. Neyse, sakinim. Başrolümüz Tyler
Rahip
RahipSierra Simone · Pukka Yayınları · 202487 okunma
Reklam
394 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Bence de Gurur ve Önyargı
Öncelikle kitabın tartışma oluşturan ismi hakkındaki görüşümü bildirmek isterim. Başlıkta da olduğu gibi bence de Gurur ve Önyargı, çünkü kitabın ana karakterlerinin sorunları gurur ve önyargı, aşksa nihayi sonuç, gurur ve önyargısını yenenler için. O yüzden ben kitaba bu ismi daha çok yakıştırdım. Hikayeyi beğendim bu tarz edebiyat adı
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202375,3bin okunma
Tanrım insanlar ne saçma şeyler yapabilmişler!
Nasıl tarif ederim bilmiyorum. Deli gibi özledim mi denir ? Yoksa özlemimden deliriyorum galiba mı… Tek bildiğim artık dağıtıyor beni sevgim de özlemim de. Bi yanım kaç diyor bi yanım git diyor bi yanım ara özledim de bi yanım uyumuştur mesaj at. Sonra oturuyorum bi köşeye öylece kalıyorum yalnız başıma. Üstelik hiçbirşey yapamadan. Öylesine bomboş. Öylesine haksızlığa uğramış, uçurtmasının ipi kopmuş bi çocuk gibiyim. Sadece izleyebiliyorum. Koşsam boyum yetişmiyor uçurtmanın ipini tutmaya. Arkasından baksam içim acıyor. Birine söylesem uçurtmamın ipi koptu diye bırak boşver yenisini alırız gibi bomboş anlamsız saçma sapan teselliler. Yenisi eskisi vs değil mesela anlamıyorlar. Mesele sensin görmüyorlar. Bi sigaram anlıyor beni. Ara sıra rakım ve karşımda senin vesikalığın. Ama yetmiyor artık, ne duruluyor ne dayanılıyor ne kaçılıyor ne uzaklaşılıyor. Dümdüz hiçbirşey ilaç olmuyor sensizliğe. Aklımı kaçırıyorum diye korkuyorum bazen. Dur diyorum yapma oğlum. Delirme kaybetme kendini dur. Ya olacaksa da zamanı varsa, ya bi ihtimal varsa da sen delirerek onu da yok edersen diyorum. Dur emre diyorum dur. Kaybetme kendini. Kendini kaybedersen içindeki kocaman onu da kaybedersin dur. Ama inan durdurulacak gibi değil. Gerçekten değil. Dayanamıyorum…
23 Nisan’ımız buruk da olsa kutlu olsun. Geleceği görebilen, çok güzel bir adam tarafından tüm çocuklara armağan edilen bir gün, bir töreni vırt zırt bahanesiyle kutlayamadığımız tören, yasaklasınlar bakalım. Kendi kendimize kutlarız. Yarın bana saçma sapan gecelerde, günlerde mesaj yazan herkese kutlama mesajı göndereceğim. Ulusal egemenliğimizin ve çocuklarımızın karanlık bir zihniyetine maruz kalmasına rağmen inatla ve severek kutlayacağım. Bi’ de neydi? Türkçe Bayramı mı ne yapmaya başlamışlardı, üstelik tam da 23 Nisan haftasına denk geliyordu. Televizyonda mal mal hareketler. Fetö diye sövdükleri adamın bayramına çevirdilerdi güzelim çoçuk törenini. Sahi, o bayrama n’oldu? Temelsiz, zorlama, yalakalıkla yapılan her işin yok olması gibi o da yok oldu. Aman Atatürk’ü anma, aman cumhuriyet deme de yerine ne kutlarsan kutla. Alternatifleri, bahaneleri bitmedi, bitmiyor. Neyse, korkmayın siz de kutlayın. Çocuklar ülkelerini, değerlerini severek büyüsünler. Zararı olmaz vatan sevmenin. Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan. İşte, bugün bir meclis kuruldu, sonra hemen padişah kovuldu. Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan. Bugün, Atatürk'ten bir armağan, yoksa, tutsak olurduk sen inan. Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan.
Tengrigens

Tengrigens

@Tukue
·
26 Ekim 2019 20:59
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu olsun!
Atatürk, 12 Nisan 1934 akşamı İzmir'de İzmir Palas salonlarında Hakimiyeti Milliye Okulu fakir çocukları menfaatine verilen baloyu şereflendirir. Öğrencilerden Ali isminde bir çocuk ortaya gelir; fakat heyecandan bocalar, konuşamaz; derken küçük Ali coşar kendinden geçer, kollarını Ona doğru uzatarak içten gelen bir sesle: "Senin ismini andıkça, senin resmine baktıkça, seni karşımda görünce damarlarımda bir şeylerin kaynadığını duyuyorum. Ah seni doya doya öpmek istiyorum" diye haykırır. O zaman o da kollarını açar "Öyleyse gel" der. Ali koşar boynuna atılır. Diğer çocuklar dururlar mı? "Bizde, bizde..." diye bağrışarak koşarlar. Öperler, öperler. Paşalar, Yaverler, herkes heyecandan ve sevinçten ağlamaktadırlar. Bir avuç Türk yavrusunun içten gelen coşkunluğu, onu sarsmış, heyecanlandırmıştır. Gözlerine dolan yaşları zapt etmek için dudaklarını ısırır, sonra heyecandan titreyen sesle yanındakilere dönerek: "İşte benim neslim bunlar! Bunlarla biz akranız" der.
Sayfa 56 - Güven Kitabevi
Resim