"İyi bilin ki yaratma da, emretme de yalnız O'nundur. Âlemlerin Rabbi Allah ne kadar yücedir!" (A'raf, 7/54) Bu âyette yaratma da, emretme de (hükmetme, yasama) bir ve tek olan âlemlerin Rabbi Allah'a has kılınmıştır. Bu sebeble hem yaratma hem de kevnî ve şerî emir (hüküm koyma ve yasama) O'na aittir.
Tıp profesörü yıllarca öğrencilerine şu dersi verirdi: Karşınıza gelen biri, şikayeti ne olursa olsun, siz ona hastalığını söyleyinceye kadar henüz hasta değildir. Sadece bir “hasta adayıdır”. Bu sebeble dikkatli olun, “hasta adaylarını” gerçek hastalar yapmayın.
Reklam
İbrahim Suresi 14/22
Emr kada edilince {yani, azab kada edilince [tahakkuk ettiği vakit] } şeytan da {yani, İblis de -beraberindekilerle birlikte cehenneme girdikten sonra ateş içerisinde kalkıp bir konuşma yaparak-} der ki: " {Ey cehennemlikler!} Doğrusu Allah'ın size {rasülleri aracılığı ile} va'di, hakk va'd idi {yani, bu günün gerçekleşeceğine dair va'di doğruydu} . Ben de size {gerçekleşmeyecek} bir va 'dte bulunmuştum, size {olan va'dime} hulfettim. Zaten benim sizin üzerinizde bir sultanım {yani şirk hususunda bir mülküm [iktidarım/ egemenliğim] } yoktu. {Bu sebeble sizi bana: dinime ittiba etmeye zorlayamazdım.} Ben, başka değil sizi davet ettim {yani, bu işi size güzel gösterdim} , siz de {Rabbinize itaati bırakıp} bana {itaat ile} icabet ettiniz. O halde {bana uyduğunuz için} beni kınamayın, aksine {Rabbinizin emrini terketti­ğiniz için} kendinizi kınayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz {yani, ne siz benim imdadıma koşabilirsiniz, ne de ben sizin imdadınıza koşabilirim} . Doğrusu ben bundan önce {yani, dünyada iken} beni {itaat hususunda Allah'ın beraberinde} şirk koşmanıza küfretmiştim/ortak tutmanızı tanımamıştım" {bugün de uzak olduğumu bildiriyorum} . Gerçek şu ki zalimler {yani, müşrikler} , evet onlar için elfm {yani, can yakıcı} bir azab vardır.
Sayfa 348 - İşaret Yayınları 1. Baskı İstanbul 2006 - 2.CiltKitabı okuyor
Önemli
Ne vakit ki Hakk inkârcılara "cehenneme gidiniz" diye seslenir. Onlar, "Ne sebeble?" derler. Yüce Hakk, "Uygun olmayan inanışlarınız sebebiyle" diye cevap verir. Derler ki: "Küfrümüz ilâhî irâden ile oluşmamış mıydı?" Buyurur ki: "Evet, fakat irâdem ilmime ve ilmim de sizin hakikâtlerinizden aldığım bilgiye yani bilinene bağlıdır.
Sayfa 114 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Çekinilen şeylere nisbetle korkular da değişir. Zati bakımdan değil de başka sebeble kendisinden korkulan, mesela tevbe etmeden ölmekten, tevbeyi bozmaktan, Allah'a karşı vazifelerini hakkıyla yerine getirmek imkânlarından mahrum olmaktan, kalbinin kararıp katılaşmasından, istikametten ayrılmasından, alıştığı şehvetlere uymasından, Allahu Teâlâ'nın onu kendi iyilikleri ile başbaşa bırakmasından ve bununla kendini beğenmesinden, kibre kapılmasından, başka şeylerle meşgul olmasından, istidraçtan, insanların her ne şekilde olursa oIsun aleyhinde bulunmasından, ileride ne hâl alacağından, peşin cezaya uğrayacağından, dünya varlıklarına kapılıp onlara aldanacağından, sû'-i hâtimeden veya ezelde hakkında yazılan yazıdan korkması gibi. Bütün bunlar âriflerin taşıdıkları korkulardır ve her birinin özel faydaları vardır.
Ağızdan çıkan sözler dörde ayrılır: Birinci kısım, sırf zarardır. ikinci kısım, sırf menfaattir. Üçüncü kısım, kâr ve zarar karışıktır. Dördüncü kısım, ne kâr ne de zarardır. Sırf zarar olan sözlerden ve hattâ hem kârı, hem zararı olup da, kârı zararını karşılamayan sözlerden sükût etmenin lüzumu meydandadır. Ne kâr ne de zararı olmayan sözlere gelince, bunların kıymetli vakitleri öldürmeleri bakımından aynı hüsran ve zarardır. Bunlardan da kaçın- mak lazımdır. Görüldüğü gibi sözlerin dörtte üçü düştü. Kaldı dörtte biri, o da sırf menfaat olan sözlerdir ki, bunlarda da tehlike vardır. Çünkü buna da riyâ ve gösteriş gibi yapmacık sözler, gıybet ve nefsi tezkiye gibi fuzûlî sözler, gizli bir şekilde ve hiç farkında olmadan karışabilir. Bu sebeble inşân tehlikeye düşer.
Reklam
147 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.