Taaddüd‐i zevcât; çıplaklığı, kadın erkek beraberliğini, cinsel nitelikli mûsikiyi, zinâyı, homoseksüelliği, seviciliği, röntgenciliği... ve cinsel fuhuş endüstrisini yasaklayan ve yasakladıkları için de cezalar düzenleyen İslâm Dîni’nin evlilik yanında meşrû tanıdığı tek cinsel görünümlü müessesedir. İslâm, taaddüd‐i zevcâtı ne emir ve ne de tavsiye buyurmuştur. Yalnızca ruhsat vermiştir. Bu ruhsatı veren de bu dinin vâzıı ve insanın yaratıcısı Allah’dır. Allah erkeklerin de kadınların da Rabbidir. O, kullarından ne erkeklere, ne de kadınlara zulmedicidir. Bunun içindir ki Allah Âdem için bir Havva yaratmıştır. Taaddüd‐i zevcâtı örneklendiren de Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed’dir. O, yalnız erkeklerin değil kadınların da peygamberidir. O, ümmetinin erkeklerine de kadınlarına da pek merhametlidir. Bu sebeble taaddüd‐i zevcât bir adâlet, hikmet ve merhamet kurumudur.
Sayfa 633Kitabı okudu
MUTLAK OLANA NİSBETLE BİR KIYMET...
- "(...) İnsan düşüncesi de, kendi vasfıyla bir sınırda! Hayâl mayâl ürünü ne varsa, hepsi sadece MUTLAK olana nisbetle bir kıymet. MUTLAK yerine şu veya bu sebeble kabul edilmişlerin foyası, hayâl, fikir ve ilim faaliyeti içinde mutlaka ortaya çıkar: TARİHİ’ne bak!.."
Sayfa 158 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İstikametten bahsediyor. Rüyanın bir nimet olduğunu anlatıyor. Şunun için nimet: "İnsanın hayatı da bir rüya, ama rüyada gördüklerini dünyada görse dayanamaz, bu bakımdan nimet." Hud sûresini hatırlatıyor. Allah Resûlü'nün "Hud sûresi beni ihtiyarlattı" hadîsini naklediyor. "Herkes aynı şeyi görmüyor" diyor. "Futbol oynamak bir eğlencedir" diyor "Ama göklerde neler oluyor, insan onları görse ne hale gelir. Onlar da bir eğlence, bu sebeble istikamete bakmak lâzım" diye devam ediyor. Ve bana ilginç gelen bir cümle sarf ediyor. Bakmak, görmek mevzuu üzerindeyken, benim kendisiyle alâkalı şeylerden bahsederken arkadaşlara misâl olarak verdiğim "Allah Resûlü'nü Ebu Cehil de gördü Ebu Bekir de" sözünü söylüyor. Bu arada hissettirmeye çalıştığı şeyleri anlıyorum ama yazmayı zül kabul ettiğimden yazamıyorum. Zaten beceremem de...
Sayfa 32
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin.Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
İnsandaki her özellik ariyettir, gölgedir, emanettir. Allah'takiler ise asıldır, tümüyle kendinindir. Onun için "İnsanda hiçbir şey yoktur ve Ben dediği bir hayalden ibarettir" diyoruz. İnsan bir hayaldir ama öyle bir hayaldir ki aslında ne varsa, o damla mesabesinde olan minicik hayale de aktarılmıştır. Esma-yı hüsna içinde dar (sıkıntı) vardır. Bu sebeble , insan bir sıkıntıya düştüğünde bile "Allah'ın dar esması bende tecelli etti "diye düşünerek, memnun olmalıdır. Çünkü er yada geç "O gün arz, arzdan gayrıya tedbil olunur, semalar da, tek ve kahhar olan Allah'a büruz ederler" ayeti icabı, bunun yerini, zıttı olan ferahlık alacaktır. Zulmetten nura dönüş budur.
Sayfa 247Kitabı okudu
Rasûlul-lah: - "Cehennemin ahâlîsinin çoğunu kadınlar olarak gördüm" buyurdu. Sahâbîler: - Yâ Rasûlallah, ne sebeble (kadınların çoğu cehennemlik oluyorlar)? diye sordular. Rasûlullah: "Küfürleri sebebiyle" buyurdu. Sahâbiler: - "Allah'a îmân etmiyorlar mı?" diye sordular. Rasûlul-lah: - "Kocalarına karşı ni'mete nankörlük ederler. İyiliğe karşı küf-rân ederler. Onlardan birine bütün ömür boyu (yâhud bütün zaman) iyilik etsen de sonra senden (hoşlanmadığı ufacık) bir şey görse: Senden hiçbir hayr görmedim ki, der" buyurdu.
Reklam
Geri114
147 öğeden 141 ile 147 arasındakiler gösteriliyor.