Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tıp profesörü yıllarca öğrencilerine şu dersi verirdi: Karşınıza gelen biri, şikayeti ne olursa olsun, siz ona hastalığını söyleyinceye kadar henüz hasta değildir. Sadece bir “hasta adayıdır”. Bu sebeble dikkatli olun, “hasta adaylarını” gerçek hastalar yapmayın.
Tıp profesörü yıllarca öğrencilerine şu dersi verirdi: Karşınıza gelen biri, şikayeti ne olursa olsun, siz ona hastalığını söyleyinceye kadar henüz hasta değildir. Sadece bir “hasta adayıdır”. Bu sebeble dikkatli olun, “hasta adaylarını” gerçek hastalar yapmayın.
Reklam
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Bir zamanlar iki hoca efendi vardı. Biri sigara içmiyor, diğeri içiyordu. Olay çok eskilerde geçmiş. O zamanlar böyle sarma sigaralar yok. Tütün içilirmiş. Bu tiryaki hocanın da birbirine geçmeli çubuğu varmış. Onu doldurur uzun uzun içermiş. Arkadaşı demiş ki, ben ona sigara konusunda ne desem boş ve biraz da ayıp. Zira o da benim gibi bir hoca.
Ağızdan çıkan sözler dörde ayrılır: Birinci kısım, sırf zarardır. ikinci kısım, sırf menfaattir. Üçüncü kısım, kâr ve zarar karışıktır. Dördüncü kısım, ne kâr ne de zarardır. Sırf zarar olan sözlerden ve hattâ hem kârı, hem zararı olup da, kârı zararını karşılamayan sözlerden sükût etmenin lüzumu meydandadır. Ne kâr ne de zararı olmayan sözlere gelince, bunların kıymetli vakitleri öldürmeleri bakımından aynı hüsran ve zarardır. Bunlardan da kaçın- mak lazımdır. Görüldüğü gibi sözlerin dörtte üçü düştü. Kaldı dörtte biri, o da sırf menfaat olan sözlerdir ki, bunlarda da tehlike vardır. Çünkü buna da riyâ ve gösteriş gibi yapmacık sözler, gıybet ve nefsi tezkiye gibi fuzûlî sözler, gizli bir şekilde ve hiç farkında olmadan karışabilir. Bu sebeble inşân tehlikeye düşer.
"Tıp profesörü yıllarca öğrencilerine şu dersi verirdi: Karşınıza gelen biri, şikayeti ne olursa olsun, siz ona hastalığını söyleyinceye kadar henüz hasta değildir. Sadece bir 'hasta adayı' dır. Bu sebeble dikkatli olun, 'hasta adaylarını' gerçek hastalar yapmayın."
Reklam
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
MUTLAK OLANA NİSBETLE BİR KIYMET...
- "(...) İnsan düşüncesi de, kendi vasfıyla bir sınırda! Hayâl mayâl ürünü ne varsa, hepsi sadece MUTLAK olana nisbetle bir kıymet. MUTLAK yerine şu veya bu sebeble kabul edilmişlerin foyası, hayâl, fikir ve ilim faaliyeti içinde mutlaka ortaya çıkar: TARİHİ’ne bak!.."
Sayfa 158 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Kader, sebeble müsebbebe bir taalluku var. Yani şu müsebbeb, şu sebeble vukû'a gelecek. Öyle ise, denilmesin ki: "Mâdem filân adamın ölmesi, filân vakitte mukadderdir. Cüz'-i ihtiyarıyla tüfek atan adamın ne kabahati var, atmasaydı yine ölecekti?" Suâl: Niçin denilmesin? Elcevab: Çünkü; kader, onun ölmesini onun tüfeğiyle ta'yin etmiştir. Eğer onun tüfek atmamasını farzetsen, o vakit kaderin adem-i taallukunu farzediyorsun. O vakit ölmesini ne ile hükmedeceksin! Ya Cebrî gibi; sebebe ayrı, müsebbebe ayrı birer kader tasavvur etsen veyâhut Mu'tezile gibi kaderi inkâr etsen, Ehl-i Sünnet ve Cemâat'i bırakıp fırka-i dâlleye girersin. Öyle ise, biz ehl-i hak deriz ki: "Tüfek atmasaydı, ölmesi bizce mechûl." Cebrî der: "Atmasaydı yine ölecekti." Mu'tezile der "Atmasaydı ölmeyecekti." Sözler
201 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.