Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benim çocukluğumun belli başlı imtiyazı hürriyetti. Bu kelimeyi bugün sadece siyasi manasında kullanıyoruz. Ne yazık onu politikaya mahsus bir şey addedenler korkarım ki hiçbir zaman manasını anlayamayacaklardır. Politikadaki hürriyet bir yığın hürriyetsizliğin anahtarı veya ardına kadar açık duran kapısıdır.
Tarkovski'ye göre sinemaya neden gidilir?
Bana kalırsa normal koşullarda sinemaya giden bir insan, oraya zaman için gider: yitirdiği zaman, kaçırdığı zaman, ya da henüz hiç yanına bile yaklaşamadığı zaman. Hayata dair deneyimlerini zenginleştirmeye gider, zira sinema, hiçbir sanatın yapamayacağı ölçüde insanın olgusal, pratik deneyimlerini genişletir, zenginleştirir ve yoğunlaştırır; üstelik basit bir zenginleştirme de değildir. Bu deneyimleri uzatır da, hem de esaslı bir şekilde. Sinemanın gerçek gücü buradadır, yoksa ne 'yıldızlar'ı, ne ele aldığı konuları, ne de eğlence özelliğiyle güçlüdür sinema. Gerçek sinemada seyirci, seyirci olmaktan ziyade tanıktır.
Reklam
"...ona göre bir insanın en gerçek, en değerli özgürlüğü intiharı, kendisini öldürebilme hakkıydı. Hayatı boyunca bunu düşünmüştü, bunu başka herkesten daha fazla sarıldı; sanırım ben de aynı şeyi ondan aldım. Ne zaman istersek, derdi, intihar edebiliriz, üstelik de istediğimiz kadar estetik bir biçimde. Varlığını ortadan kaldırma fikri yeryüzündeki en muhteşem şeydir. "
Sayfa 20 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Ölü Adamın Sandığı
Dip. 23.18.32.15 Bazı şeyler bir ilkti anlatmak için Canavarıma yenildim Tutku ve aşk Bir deri bir kemik Dalgalar geçiyor
Babamın 46 yaşında öldüğünü hatırladım. İnsan anne babasının öldüğü yaşa ulaşınca ölümlü bir varlık olduğunu anlıyor. Hayatın ne kadar kısa, ölümün ise sonsuz olduğunun farkına varıyor. Keşke okul müsamerelerinin hepsine gitseydim, kayak gezilerinin, futbol maçlarının hiç birini kaçırmasaydım, diye düşünmeye başlıyor. Kim ölüm döşeğinde “Keşke ofiste daha çok zaman geçirseydim,”demiş ki?
Vre, re.. :)
“Saçma ha? Ayıp! İnsan ne zaman insan olacak be? Pantolonlar, kolalı yakalar, şapkalar giyiyoruz, ama hâlâ katırız, kurduz, tilkiyiz, domuzuz. Bizde Tanrı’nın sureti varmış! Kimde? Bizde mi? Tüh suratımıza!”
Reklam
Matematik te eşitlik, hukukta adalet,iktisatta denge ne ise zaman ilmindede saat ayarı böyle bir disiplinler arasının romandaki karşılığı olur.
İnandır beni
Kapalı kapılar,inandır beni. Son anahtarı çeviriyorum. Gözlerim bağlı,ellerim çözülüyor. Geç kaldım hikayeler için. Denedim bu şeyden defalarca vazgeçmeyi anlaşılan yine beceremedim. Yazıp yaşamak yaşayıp yazmak.
Ben ;)
her zaman zorlayıcı bir okur olmuştu. Eline ne zaman para geçse kitaba harcardı.
Sayfa 40 - Jaguar Kitap
İlk baskılar ilgimi çekmiyor, sadece kitap mümkün olan en iyi şartlarda elimin altında olsun istiyorum, aksi takdirde kaygı beni yiyip bitiriyor. Sizin gördüğünüz bu kitaplıklar lapacho ağacından, masif ahşap; böceklerin girebileceği hiçbir delik yok içlerinde. Rafları özel yaptırdım: On kat sert ahşap, böceğe karşı dayanıklı bir yapıştırıcı ile muhkem bir hale getirildiler ve bir de cam taktırdım; çünkü, bilindiği üzere, kitaplar çok tozlanıyor. Yine de zaman zaman tozlarını almam gerekiyor, zira ne olacağı bilinmez öyle değil mi?
Sayfa 39 - Jaguar Kitap
Reklam
Savaştır Türk'ün Töresi
Savaştı Türk'ün töresi 101 yıldır kılıç kınında bekler Devleti Ali'ye için can verirdi Devlet olarak savaşmayı unuttu Türkler. Nerde bir Müslüman kanı akar Uzak diyarlara dahi akın ederdi Ecdat Bugün dipte dökülür kanlar Kınamaktan öteye gidemez evlat Ne zaman özüne dönecek bu millet Düşmanın kapıya gelmesini mi bekler Varsa eğer bunu bekleyen Kanında Türk'ten kalmamış eser...
Ne kadar ben ;)
Siz kitapları raflara diziyorsunuz ve hepsi bir toplam ediyor, ama bu sadece bir yanılsama. Çeşitli konuları takip ediyoruz ve insan bir süre sonra kendisine çeşitli dünyalar tayin etmiş oluyor; ya da şöyle diyelim, kendisine, elindeki izlerden yola çıkarak, bir seyahat rotası çiziyor. Bu, basit bir iş değil. Sahip olmadığımız bir kitaba yapılan göndermeler karşısında duyduğumuz ilgi sonucu kaynakçalarla tamamlanan bir süreç... Kitapları buluyor ve onların bizi başka bir yere götürmelerine olanak tanıyoruz. Gerçi, çok sınırlı bir okur olduğumu da itiraf etmem gerek. İlla tüm dipnotları okumam, her kavramı anlamam lazım, dolayısıyla bazen sadece tek bir bölümü anlamak için yirmi kitap daha okumam gerekiyor. Bu işe kesinlikle bayılıyorum.” Yüzünde seve seve karşılık verdiğim bir gülümseme belirdi. “Ama ne yazık ki,” dedi, “günde kaç saatimi okumaya ayırabilirim ki? Toplam dört, bilemedin beş saat. Görüyorsunuz işte. Sabah sekizden akşam beşe kadar çalışıyorum. Buraya geleceğim anı bekliyorum çaresizce. ‘İn’ diyelim buraya, siz de uygun görürseniz; inime girmeyi ve akşam yemeği saati olan ona kadar keyifli bir zaman geçirmeyi iple çekiyorum.
Sayfa 38 - Jaguar Kitap
Merham ve Merhem
Üç günlük dünya, gidenin, kalanın ve yananın tuttuğu. Verilen her söz umuttu. Ben unutulmaya yüz tuttum. Göremedim ondan başkasını Sorma, sorma bu aşk nasıl.
O bir tepe ben bir ova Koyulmuşuz aynı yola O gök mavi bense kara Koyulmuşuz aynı dünyaya Zaman zaman sorarım "neden?" "Zaman nedir, sabah nedir?" Şimdi gitsem buralardan Bunu kim bilir, kim bilir? Bak bana, bak bana Ne çok şey aldın benden Sev beni, sev beni İstemem başka senden
adresini bulamayan mektuplar
Bu şehir seni hazmedemiyor oysa sensiz tadı yok sokağın,ağaçların,rüzgarın cümle şehrin.. Önce kokun geldi sonra sen. Sebebi,hikmeti nedir bilinmez,ama gelişini sevdim. Gelişin ne kadar sevince boğduysa bu yüreği, gidişin bir o kadardan da beter daralttı içimi... İçim daralıyor Aşk. Vuslata umut taşıyan her bir şeyden uzağım. Gece ıslanıyor yanlızlığımla,bense titriyorum yokluğunda. Sessizliğe başım eğik,yüreğim buruk,ciğerim yanık katlanmak zorunda kalıyorum. Yine ümitvarım. Ümit hüzünle el ele, diz dize imiş meğer. Kilitlendim. Zaman kör karanlığa kilitledi beni. Kilitlenmiş zamanımın anahtarı yok... Seni içimde seviyorum. İçten seviyorum ama en içimdeki içten anlıyot musun ? Aşk ehline kavuşmak cennet, ayrılmak cehennemdir. Ey kıyamet bakışlı, aşkın arada sırat köprüsü olmuştur da bilmezsin... Ey gönlüm, sultanımın adını her kim sorarsa, işaretle gizlice ilk harfi "aşk" son harfi "aşk" de... Ey Aşk!!! Ey benim gece karanlığı çökmüş gönlüme,tan ağartısında sıcak süt nehri gibi akan sen !!! Ey benim karanlık içimde, ışıksız gecelerimde sabab gibi hep doğan sen!!! Bu gönlü fetheden sen , senden mahrum kalan ben !!!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.