Çoğu cephesi kırık dökük, ağır aksak ilerleyen bir hayatın içinde yazmak, anlatmak kaygusu beni sıkı sıkıya bağlıyor yaşadığım günlere. Yaklaşık iki senedir aklımı kurcalayan, nereye gitsem benimle birlikte gelen bir öyküyü nihayet bugün bitirebildim. Öyle aman aman bir öykü değildir, altı yedi sayfalık, kendi hâlinde bir öykü. Lakin bitirebilmenin sevinci, çok şeyleri düzeltiveriyor bir anda. İlhan Berk'in "Bir ağacı bu evleri sarı ters bir kuşu düzeltmek" demesi gibi. Bu akşam, Allah izin verirse, oturacağım, sırtımı yaslayacağım bir koltuğa, şöyle gönlümü dinlendireceğim. Şükür...
Öykünün son cümleleri:
"Telefonu masaya koydum, koltuğuma oturdum, düşündüm. Hepi topu iki insan vardı yeryüzünde. Necati Bey durmaksızın kapılar, pencereler açıyor ama o öbürü yok mu öbürü; bütün kapıları, pencereleri birer birer kapatıyordu."