Oyun için ilk düşündüğüm son:
Coşkun kalpten ölüyor. O sırada tiyatro patronu giriyor. Ne oldu? Gerçekten öldü mü? Yok canım oyun. Peki şimdi ne yapacağız? Ne mi yapacağız. Oyun bittiğine göre seyirciyi selamlayacağız. (Neden öldü? Kalpten öldü elbette. Yaa kalbi mi vardı. Evet kalbi olduğu için öldü. Oyunları çok ciddiye aldığı için öldü. Ciddi olmayan başka biri hiç olmazsa bir baygınlıkla filan yetinebilirdi. Coşkun'un kötü huyu: her olayı büyütürdü.) #Muhtemelsonumuz#
Sayfa 110 - İletişimKitabı okuyor
Nasıl güzel bir örneksin sen böyle yaa!
Anlatıldığına göre,bir gün İsa (as) havarîlerine şöyle dedi: - Şayet uyumakta olan bir arkadaşınızın yanından geçseniz ve o esnada da bazı avret yerlerinin rüzgâr tarafından açılmış olduğunu görseniz,ne yapardınız? Örter miydiniz? Havarîler, -Elbette örterdik,diye cevap verdiler. İsa (as), Hayır,belki geri kalan yerlerini de açardınız,dedi.Havarîler şaşkınlık içinde, - Hayret! Neden onun geride kalan yerlerini de açalım ki! dediler.İsa (as) şöyle dedi: - O halde dinleyin! Sizden birinizin yanında bir arkadaşınızın gıybeti yapılsa ve o kimse bahsedilen kişinin daha kötü hallerinden bahsetse,üzerindeki kalan elbiseleri de çıkarmış olmaz mı?
Reklam
Favorim yaa...
Ve boynun kadar sıcak dalga sesleri. Azat et beni. Gel ya öldür, Yada öl. Bileyim benden başkasına gitmiyor nefesin.
Jesinia'nın merhametini çok seviyorum yaa
“Tanrılar aşkına, Violet. Boynun!” el hareketleri hızlı ve telaşlıydı, gözlerindeki şefkat de göğsümün sıkışmasına neden oldu. “Şefkat” bizim bölükte kullanılan bir kelime değildi. Öfke, gazap ve kızgınlık vardı... Ama şefkat yoktu.
Sayfa 339 - Olimpos YayınlarıKitabı okudu
Gücümüz yetene, son nefesimizi verene dek devam.!
"Neden gülümsediniz Resul Bey?" "Mücadele efendim." "Yaa Resul Bey. Yılmamak gerek. Mücadele Resul Bey. Sonuna kadar."
HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
Reklam
Sally: Münazaraya katılacağım… İşime yarayabilecek notlar hazırlıyorum. “Yani? Kimin umrunda? Neden olmasın? Unut gitsin! Yaa? Bırak bu işleri!” Charlie: Bence hazırsın…
“İnsan ölmek istiyor,” dedi neden sonra. “Kasvetten mi?” “Kederden.” Kederin anlamı pek aydınlık değildir ben de. Kederden korkuyor muyum, seviyor muyum bilmiyorum. Ölme isteği uyandırmıyor mesela, keder ağırbaşlı bir ruh hali. Ne bileyim, sanki hayatına konuşma fırsatı: Yaa hayat, işte sonunda beni bu hale getirdin. Eserinle övün şimdi.
Sayfa 110Kitabı okudu
"Yaa," diyor, "sen de bilmiyorsun işte kim olduğunu. Hiçbirimiz bilmiyoruz. Kimiz biz? Neden buradayız? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Hiçbirimiz hiçbir şey bilmiyoruz." Sonra yerden toplayıp içtiği izmaritten bir nefes çekiyor. "Kimsek kimiz. Kime ne birader," diyerek tok tok gülüyor.
285 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.