Bediüzzaman Said Nursî:
"Ey sersem nefsim! Acaba şu vazife-i ubûdiyet neticesiz midir? Ücreti az mıdır ki sana usanç veriyor?"
Ey gaflete dalıp ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup dünyaya talip bedbaht nefsim! Bilir misin neye benzersin? Deve kuşuna... Avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, tâ avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda. Avcı görür. Yalnız o, gözünü kum içinde kapamış, görmez.
Reklam
"Haydi, evlatlarım, bahar vaktidir, gidin de birer çiçek getirin bana" demişti de bütün dervişler sanki ufacık çocuklar gibi sevinçle koşup gitmişlerdi. Ve Hüdâyî de çıkıp gitmişti hocasına bir çiçek alıp gelmek için. Dolanmış, dolanmış durmuştu bostanın her bucağını. Bir vakit sonra bütün dervişler ellerinde çiçeklerle gerisin geri gelmişlerdi Üftâde'nin yanına. Hepsi muhabbetle vermişlerdi çiçeklerini. Ne güzel renkleri vardı, ne güzel kokardı Bursa'nın çiçekleri. Hüdâyî o çiçekleri görünce kendi elinde tuttuğu çiçeğe bakıp da mahcup kalmıştı, utanmıştı. Zira onun getirdiği kurumuştu sararmıştı. Ama yine de vermişti hocasına. Üftâde o kuru çiçeğe bakıp da sormuştu Hüdâyîye; "Evladım bak herkes tazecik, rengârenk çiçekler getirmişken sen neden bu kuru çiçeği getirdin?" Mahcup olmuştu Hüdâyî, çok utanmıştı da cevap vermişti hocasına edeple; "Efendim, hangi çiçeği koparacak olsam kendi lisanınca Allah'ı zikreder buldum onu. Koparıp zikrinden alıkoymak istemedim, yapamadım da bu kuru çiçeği aldım geldim. Ölmüştü de zikri tükenmişti onun” demişti de bütün dervişler hayret etmişti. Bir vakit sonra hocası kulağına eğilip "En çok senin getirdiğin çiçeği beğendim evladım" deyivermişti de gönlü kanat lanıp uçmuştu Hüdâyî'nin.
"Bu dünyada" dedi Hüdâyî "İşittiğin ve gördüğün her şeye hemen inanma. Zira işittiğinin ardında bir başka ses, gördüğünün ardında bir başka hâl vardır. İnsanın her işittiğine hemen inanması ve onu söylemesi günah olarak yeter' der Peygamber Efendimiz."
Ey nefsim! Bilenden korkma! Bilmediğini bilenden korkma! Bildiğini bilmeyenden de korkma! Lakin bilmediğini bilmeyenden kork! Zira insanların en şerirleri onlardır.
Reklam
"Bilmek başka şey bildirmek bambaşka.. Âlim olmak başka şey, ârif olmak bambaşka.. İlim başka, irfan bambaşka." ~Aziz Mahmud Hüdayi Hz~
Reklam
"Lâkin bunda da vardır bir hikmet, bunda da bir efsun vardır ama sen bilmiyorsun."
İbni Mübarek, isyan eden hakkında buyur- muştur (Şiir): "Allaha isyan ediyorsun. Halbuki onu sevdiğini belirtiyorsun! Senin bu yaptığın -hayatıma yemin ederim- fiiller içerisinde gariptir! Eğer senin sevgin gerçek olsaydı ona itaat edecektin. Muhakkak ki seven sevdiğine mûtî olur." Bu mânada yine denildi (Şiir): "Canımın istediğini senin istediğin nesne için terk ediyorum. Sen neye razı olursan ben de ona razı olurum. Her ne kadar nefsim ondan hoşlanmasa bile!"
İlginç bir hadis :)
عَنْ أَبِي أُمَامَةَ بْنِ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، عَنْ أَبِيهِ أَنَّ النَّبِيَّ ﷺ قَالَ : " لَا يَقُولَنَّ أَحَدُكُمْ: "خَبُثَتْ نَفْسِي"، وَلَكِنْ لِيَقُلْ : " لَقِسَتْ نَفْسِي ". 5570- Ebû Umâme b. Sehl b. Huneyf'in, babasından bildirdiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: İçinizden hiç kimse "Nefsim kirlendi" demesin. Bunun yerine "Nefsim daraldı" desin. El-Mu'cemu'l-Kebîr Taberânî
Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:"Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayrı istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim."
"Burası yokluk kapısıdır var ile gelinmez, burası hiçlik kapısıdır çok ile gelinmez, burası darlık kapısıdır bol ile gelinmez. Lâkin siz varlıktan geliyorsunuz, bolluktan, çokluktan geliyorsunuz. Burası sizin eğleşeceğiniz yer değildir."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.