"Dünyada ne yapıyorsan bil ki; ya Allah içindir ya nefsin için."
Sayfa 125
Dünya Sevgisi
"Dünya sevgisi nedir ki Allah sevgisi yanında? İnsanların ne diyeceklerine ne çok takılıp kalmışım ben! Ne önemi var insanların ne dediklerinin, ne düşündüklerinin? Asıl sevgiyi suretlere değişmişim de suretleri zannetmişim ve vazgeçemiyorum onlardan. Allah'ım ne zor bu. Yapamıyorum. Senin sevgin yanında, dünya sevgisi bir hardal tanesi etmez biliyorum ama onlardan vazgeçip de gelemiyorum sana. Yardım et Allah'ım. Bana yardım et!"
Sayfa 96
Reklam
"Ey nefsim! Seni sen yapan benim, beni de ben yapan sensin. Ya yola gel beraber gidelim ya da yoldan çekil ben Hakka gideyim... "
Şüphesiz mü’min, kılıcıyla ve diliyle Allah yolunda cihad eder. Nefsim kudret elinde olan (Allah)a yemin ederim ki; onların (dilleriyle) atmış oldukları (söz ve şiir) ok atmak gibidir.
Sayfa 49 - anlatı
kulların korku ile dolmuş kalblerinin ha- lini, dolayısıyla diz üzeri düşüşlerini ve cehennemden kaçış- larını, kalbinde hazır bulundur. Bu durum, öyle bir günde olur ki, her ümmetin dizler üzerine çöktüğünü görürsün. Bazıları yüzüstü yere serilmiştir. Ásî ve zâlimler, kurtulmak için azab ve helâki isterler. Sıddîklar da "Nefsim, nefsim!" diye bağırırlar.
Reklam
Ağlayasın istiyorum, ağlayabilesin. Zira insan ağladığı zaman insan. Ve ağlarsan anlarsın biliyorum, anlarsan ağlarsın.
Gençlik... Gelip geçti... Bir günlük süstü; Nefsim doymamaktan dünyaya küstü. Eser darmadağın, emek yüzüstü; Toplayın eşyamı, işim acele!
Aklı olan kimse, hergün, sabâh nemâzından sonra, hâtırına hiçbirşey getirmeyip, ortağı olan nefsine demelidir ki: (Benim sermâyem, yalnız ömrümdür. Başka birşeyim yokdur. Bu sermâye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes, hiçbir şeyle tekrâr ele geçemez ve nefesler sayılıdır, azalmakdadır. Ömr bitince, ticâret sona erer. Ticârete sarılalım ki, vaktimiz azdır ve âhıret uzun ise de; orada ticâret ve kâr olmaz. Bu dünyâ günleri, o kadar kıymetlidir ki, ecel gelince, bir gün izn istenir, fekat ele geçmez. Bugün, bu ni’met elimizdedir. Aman nefsim, çok dikkat et de, bu büyük sermâyeyi elden kaçırma! Sonra ağlamak, sızlamak, fâide vermez. Bugün, ecelin geldiğini, dahâ bir gün müsâ’ade etmeleri için, yalvardığını, sızladığını ve sana, bir gün bağışladıklarını ve şimdi, o günde bulunduğunu farz et! O hâlde, bu günü elden kaçırmakdan, bununla, se’âdete kavuşmamakdan dahâ büyük ziyân olur mu? Yarın ölecekmiş gibi, dilini, gözlerini ve yedi a’zânı harâmdan koru!)
Doldu ömür peymânesi ben değil de kim ağlasın Şeytan gönül hemhânesi ben değil de kim ağlasın Yok nasihat eyleyenim isyan ile doldu günüm Böyle geçti ömrüm benim ben değil de kim ağlasın Kur’an hattı görmez gözüm âyet hadis değil sözüm Kulum desen yalan özüm ben değil de kim ağlasın Nefsim bana düşman olur her an tenden canım alır Derdim devâ bulmaz kalır ben değil de kim ağlasın Ölüm sundu bir cam şarap evi barkı kıldı harap Vedâ eder cümle ahbab ben değil de kim ağlasın Eyledim ben fısk u fücur nasıl bulsun içim huzur Gönlümde yoktur zerre nur ben değil de kim ağlasın Hak Kerim’dir o Rahman’dır Hoca Ahmed bu ne gamdır Perişanlık anbeandır ben değil de kim ağlasın.
peymâne: Büyük kadeh, şarap bardağı. hemhâne: Aynı evde oturan, evdeş, eş. fısk u fücur: Hak yolundan ayrılmak, günahkârlık.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.