Sanki kitaplar seni hatırlatmaya ant içmiş gibi C
Atinada yaşadıklarını ve onlarca yıl önce dedeleri Türkiyeden, îç Anadoludan buraya göç eden Kürtler olduklarını söylediler. Çok şaşırdım... Yunanistanda Kürtlerin yaşadığını bilmiyordum. Açıkçası şaşırdığım şey kimlerden oldukları değil yeni bir şey öğrenmekti. Çünkü ilgilendiğim şey kimlerden oldukları değil onlardan neler öğrenebileceğimdi. Isırdığı ekmeğin temiz köşesini karnımı doyurayım diye bana veren bu adamın kimlerden olduğunun ne önemi vardı ki?
Bir şarkıydı, öylesine yazıldı, Bir anlamdı, öylesine bozuldu, Bir savaşdı, öylesine azıldı. Belirli bir yerde durmak için Neler-neler çizildi, Neler-neler yazıldı. Ben dinledim birini; Nasıl söylenecekse, Öylesine susuldu. Bir-ağız’dan söylediler, olmadı. Türlü-türlü derlediler, olmadı. Tesbih gibi, dillerinde çözüldü.
Reklam
Yerle yeksan
Rengin'in 1996 yılında söylediği "Aldatıldık" adlı şarkıda "yerle yeksan etmek" (yerle bir etmek) deyimi geçer. Temeline kadar yok etmek, tahrip etmek anlamına gelir. Şimdi şarkıyı hatırlayalım. "Bize neler neler öğrettiler sevdalar üstüne Aldatıldık, aldatıldık sevda böyle değil Ne masallar ninniler söylediler dünya üstüne Aldatıldık, aldatıldık dünya böyle değil Ufalana ufalana kaç kuşak, eridik bu yollarda Kimimiz yerle yeksan, kimimiz zor ayakta Kolu kanadı kırık kuşlar gibiyiz ayrı diyarlarda Bize saadet nasip şimdi, uçuk rüyalarda"
325 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Rengin'in şarkısı geldi aklıma bize neler neler söylediler sevdalar üstüne aldatıldık aldatıldık sevda böyle değil Doğrusunu öğrenebileceğimiz kıymetli eser okumak lazım efenim güzel sevelim, güzel yaşayalım
Aynalar Koridorunda Aşk
Aynalar Koridorunda AşkMustafa Ulusoy · Kapı Yayınları · 20193,510 okunma
Bu tutsak Yamyamlar bütün korkutmalar karşısında aman dilemek şöyle dursun, iki üç aylık bekleme sırasında güler yüzle dolaşıyorlar; düşmanlarını, yapacaklarını bir an önce yapmaya kışkırtıyorlar; meydan okuyor, küfür ediyorlar onlara, korkaklıklarından, yitirdikleri savaşlardan söz ediyorlar. Bu yamyamlardan üçü, bizim düşkünlüklerimizi öğrenmenin rahatlık ve mutluluklarını ne ölçüde kaçıracağını, yenilik hevesiyle kendi güzelim göklerini bırakıp bizimkilerin altına gelerek bizimle ilişki kurmanın başlarına neler getireceğini, bugün bir hayli ilerlemiş olduğunu sandığım yıkılışlarını bilmeyerek Fransa’nın Rouen şehrine gelmişlerdi; rahmetli kral Charles da oradaydı o zaman. Kral uzun uzun konuştu onlarla. Yaşayışımız, zenginliğimiz, güzel bir şehir örneğimiz gösterildi. Sonra bizimkilerden biri ne düşündüklerini, en çok neyi beğendiklerini sordu. Uç şey söylediler; üçüncüsünü ne yazık ki unutmuşum. En başta şaştıkları şey sakallı, güçlü kuvvetli, silahlı bir sürü adamın çocuk yaşındaki bir krala bekçilik, uşaklık ettikleri, niçin bunlardan birinin kral seçilmediği olmuş. İkincisi, kendi illerinde bir tek bedenin eli kolu, parçaları birbirinin yarısı olarak anlatılan insanlardan kimilerinin neden bolluk sürüp de birçoklarının dilenciler gibi kapılarda, açlık ve perişanlık içinde yaşadıkları olmuş. Nasıl oluyor da demişler, bu yoksul yarımlar böylesi bir haksızlığa katlanıyor, öteki yarımların boğazlarına sarılmıyor, evlerini ateşe vermiyorlar! K İT A P I , B Ö L Ü M X X X I
Alıntı
Çok zaman önceydi.Hatta tilki,bildiğimiz tilki değildi o zamanlar.Neyse,tilkilerden bir tilki ormandaki tüm hayvaları,"Güneş gücünü benden alıyor,eğer ben ölürsem güneş de ölür ve bir daha asla doğmaz."diyerek kandırdı.O kadar muazzam bir yalandı ki bu ,şeytan bile "maşallah !"dedi."Dikkatinizi çekmiyormu hiç ?Ben uyuyunca
Geri128
286 öğeden 281 ile 286 arasındakiler gösteriliyor.